hesabın var mı? giriş yap

  • sili'de, ozellikle santiago'da yaygin olarak gorulen bir kafe turu. ispanyolca (literally) "bacakli kafe" anlamina geliyor ve adindaki "bacak" basbayagi bildigimiz bacak. nasil derseniz, minicik etekler giymis -hatta neredeyse etegini evde unutmus- uzun bacakli, boylu poslu bol makyajli kizlar servis yapiyor bu kafelerde. daha dogrusu kafenin tek atraksiyonu bu. su + cay ve kahve turlerinden baska hicbir sey (unlarin yanina kek, kurabiye vs. dahil olmak uzere) bulunmuyor. oturacak yer de yok, kahve servisi yapilan ve kizlarin durdugu yere paralel uzuuuun barlar var, burada ayakta iciliyor cay-kahve.

    ancak bu tariften ustsuz garsonlarin servis yaptigi, it kopuk ve gereginden fazla alkollu turist tayfasinin kizlara yavsamaya gittigi barlar gelmesin akliniza. insanlarin gercekten de bir kahve icip cikmak uzere geldigi, hatta musterilerinin cogunlugunu takim elbiseli kravatli is adamlarinin olusturdugu mekanlar bunlar; "iki toplanti arasi kahve molasi verelim, arada bir iki bacak gorelim gozumuz gonlumuz acilsin" havasinda daha cok. bu da ortami gercekten absurd bir hale getiriyor.

    musterilerin arasinda kadinlar da var ama cogunlugu erkek. hatta kadinlar tuvaleti bulunmuyor.

    kahve bahane belki ama, yine de soyle bakalim sunulan kahve nasil derseniz bu arada, hic fena degil.

  • özgecan için yaptıkları şey sanırım verilen tepkilerin en samimisiydi. şimdi biz internet sahibi bireyleriz bunu yapan firmanın filli boya olduğunu biliyoruz ama inanın milyonlarca insan bunu bilmeyecek. yani kendi reklamlarını yapıyorlar falan demek için gerçekten çok gaddar olmak lazım. kaldı ki viral bile olsa bir şey değişmez.

    kendilerini tebrik ediyorum. gerçekten yüreklere dokunur bir olaya imza atmışlar.

  • evrenin kendi kendisini algılayış biçimlerinden sadece biri olan bilincinizin içinde var olduğu bedeni bağımsız bir "birey"den ziyade, sinemadaki bir izleyici koltuğu gibi düşünmeye başlarsınız. hayat senaryosu yıllar önceden yazılmış bir filmdir, spinoza'nın tanrısı ise sıkıcı bir senaristtir.

    her olayın, belirsiz sayıda karşılıklı etkileşimin örüntülerine bağlı olarak belirsiz sayıda koşulların tutarlı bir şekilde ortaya çıkışı olduğu bir kere kavrandığı an, dünya görüşü tamamen değişecektir. kainatın idrak edilişinde, irdelenişinde, hayat perspektifinde gerçekleştirilebilecek en önemli devrim, materyalist determinizmdir.

    suçlulara ve masumlara, hukuk sistemine, savaşlara, felaketlere, politik liderlere ve onların takipçilerine, o güne dek verilmiş tüm önemli kararlara dair önceden edinilmiş fikirler ve hissiyatlar kökten sarsılır. sevinçler ve kederler absürdleşir. pişmanlık, artık tamamen yabancısı olunacak bir kavramdır.

    algoritmalar her yerdedir. gezegenlerin yıldızların yörüngelerinde dönüşünde, bir kağıdın havada süzülüşünde, okyanus dalgalarının her bir köpüğünün kumlar ve çakıllar ile buluşarak yok oluşunda, bir annenin bir çocuğu dünyaya getirişinde, bir bilimadamının "robot" terimini kullanırken kendisinin de bir biyo-robot olduğunu gözardı edişinde, bir atom bombasının gökten düşüşünde, bir zanlının müebbet hapis istemiyle hakim karşısına çıkışında, ve benim bu sözcükleri bir araya getirişimde.

    daha dingin, daha duygusuz, daha sakin yaşarsınız. her kaos aslında düzenin ta kendisidir ve her şey nihayetinde, olmak zorunda olduğu gibi olacaktır.

  • 100 kişilik bilgisayar mühendisliği sınıfında ana bilgisayar bozulmuştur. yine kendisi de bilgisayar mühendisi olan profesörümüz epey uğraşır, beceremez tabi ki ve bizi dumurlara sürükleten o tarihi cümleyi kurar;

    -hademe hüseyini çağırsanıza ya o anlıyordu böyle işlerden.

    edit: bu entry instagram hesaplarında çok paylaşıldı. küçük bir dipnot geçeyim, bu hocamız bilkent, odtü, hacettepe gibi üniversitelerde eğitim görmüş bir hocamızdı. ve kendisi son khk'lar ile birlikte artık ihraç edildi. şükür.

  • google'dan mail hesabı alamaz.
    çünkü google "hesabınızı doğrulayabilmemiz için telefon numaranızı girmeniz gerekiyor." der, aklı sıra çaktırmadan telefonunu alıcak kızın.
    türk kızı bu tip şeyleri yemez, bunlar hep ayak.
    offff... google bna yzıyo yhaa :s :s

  • alm. "bir başkasının hal, tavır ve davranışlarından ötürü utanç duymak" manasına gelen şükela bir tanım.