ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eş tarafından yapılan muhteşem sandviç
-
hamburger ekmeğinin 'gerçek' olduğunun vurgusunun neden yapıldığını anlayamadığımız sandviç.
ayrıca sandviçin güzelliğinden ziyade adam normalde nasıl muamele görüyorsa, 2 dilim salam 2 dilim peynir görünce havalara uçuyor ya la. afiyet olsun.
erkek olmanın en zor yanı
-
güce olan tutkusudur kanımca. güçlü olmak zorunda olmak, ortamdaki en güçlü erkek olmaya çalışmak, kadına, anaya, babaya, ona buna bakkal hamzadan neriman teyzeye güçlü görünmeye çalışmak ne kadar yorucudur gündelik hayatta.
oysa bir erkeğin yeterince derinlerine inerseniz ne kadar yıpranmış ve yaralı olduğunu hemen fark edersiniz. konuşamamış, anlatamamıştır bile, muhtemelen güçsüz görünme korkusundan. ve ne yazık ki size kendini yeterince açıp dertlerinden bahsettiğinde bunu biraz uzatırsa beyninize yerleşmiş kalıplardan ötürü kendinizi o erkeğin yanında artık güvende hissetmez ve ondan yavaş yavaş uzaklaştığınızı hissedersiniz. onu hep güçlü görmek istediğinizi fark edersiniz. ağlayamaz, ona her şey vız gelir tırs gider, dağ gibi adamdı ne oldu ya? diye düşünmeye başlarsınız. bu duygunuzu bir kere aşabilirseniz ilişkinize katkıları paha biçilemez.
8/5 çalışmak vs 9/6 çalışmak
-
8-18 çalışarak iki sistemin de kötü yanlarından etkilendiğim çalışma şekilleri.
hakan ural'ın kızıyla dudak dudağa öpüşmesi
-
ak troll'lerce savunulabilen hareket. ne esnek omurganız varmış arkadaş, kendi öz kızını pijamalı görüp tahrik olma ihtimalinden yakınan yobazı da savunuyorsunuz, kızını dudağından öpen herifi de.
debe edit'i: yalan yalan yalan! dolan dolan dolan! 20 sene oldu, istifa ulan! (video)
pazar gecesi depresyonu
-
az evvel; eti'ye, bisküvileriyle ilgili önerilerimi dile getiren bir mail atmama sebebiyet vermiş işsizliktir.
17 şubat 2015 istanbul kar yağışı
-
otobüse binerken mecidiyeköy'de bir numara yok. bir güzel uyudum. sonra gözümü bi açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. bir daha açtım başımda bir çocuk: “kalk abi.” diyor “kars’a geldik(!)” *