hesabın var mı? giriş yap

  • en sonunda tanking yapsınlar, tanking yapsınlar diye zombi gibi dolaşanlarin bir şeyler öğrenmesini umduğum lotaryaya sahne olmuş draft.

    bakın bir iki yorumcunun her söylediğini tekrardan başka bir şey bilmeyen nba severlere birkez daha anlatalım. nba'de draft sistemi değişti. artık en kötü takım olmanız ilk sıradan seçme ihtimalinizi o kadar da artıramiyor. işte aşağıda lotaryaya girerken takımların ilk sırayı alma ihtimalleri:

    2019 lottery teams & odds:

    team lottery odds
    new york 14.0%
    cleveland 14.0%
    phoenix 14.0%
    chicago 12.5%
    atlanta 10.5%
    washington 9.0%
    new orleans 6.0%
    memphis* 6.0%
    dallas** 6.0%
    minnesota 3.0%
    los angeles lakers 2.0%
    charlotte 1.0%
    miami 1.0%
    sacramento^ 1.0%

    gördüğünüz üzere nba'in en kötü 5 takımı neredeyse aynı şansa sahip.

    bu da oluşan draft sıralaması:
    1. new orleans
    2. memphis
    3. new york
    4. los angeles lakers
    5. cleveland
    6. phoenix
    7. chicago
    8. atlanta
    9. washington
    10. atlanta (from dallas)
    11. minnesota
    12. charlotte
    13. miami
    14. boston (from sacramento via philadelphia

    yukarıyi dikkatle incelerseniz tanking yapan, yani spor ahlakına tamamen aykırı şekilde bilerek maç kaybeden takımların durumları ortada. ve berbat bir sezon geçiren takım büyük ihtimalle o berbat durumdan çabuk çabuk siyrilamiyor. kaybeden takım olma kimliği yapışkan şekilde takıma kodlaniyor.

    örnekler verelim:

    phoenix amerika'nın en büyük 8. şehri ve basketbolu seven bir şehir. yıllardır durumları içler acısı. diğer taraftan nba'deki en zayıf şehirlerden utah hemen hiç tanking yapmadan her yıl iddialı bir takım kurabiliyor.

    şimdi hemen tankingin çare olduğunu söyleyenler philly örneğini verecek. bakın philadelphia gibi bir basketbol şehri the process için uzun yıllar nba tarihinin en kötü takımlarını kurdu. adeta hem basketbola hem nba'e ihanet etti. karşılığında bu kadar yıl sonunda nerlens noel, jahlil okafor ve markelle fultzlari draft etti. elbette elinde embiid ve ben simmons var. ama sixers gibi bir takım nba'deki toplam yeteneğin bu kadar zirveye vurduğu bir dönemde 10 yılda mücadele ederek de bu düzeyde yetenekleri bulabilirdi. ve iddia ediyorum sixers bu çekirdekle istediği şampiyonluğu falan da asla elde edemeyecek. yani kaybeden takım olma alışkanlığına geri dönme riski de her an hortlayabilir.

    bakın tanking tek bir sezon için hoşgörülebilir. bir duncan için san antonio'nun tankingi iyi bir örnek mesela. ama bunun dışında uzun süreli tanking takımın kültürünü yok ediyor.

    artık amerika'da hemen herkes tankingin değil floatingin daha doğru seçim olduğunu görüyor. yani elinizden gelen en iyi şekilde ayakta kalarak oyuncu çekebilen bir franchise olacaksınız.

    son söz olarak şunu söyleyelim. her başarısız sezonda tüm takımı dağıtıp tanking yapsin demeyi bırakalım. nba 'de sadece bir şampiyon çıkıyor ve her yıl tanking yapan takımlardan belki biri gerçekten sonraki sezonu değiştirebilecek bir oyuncu seçebiliyor. işte buyrun genç yeteneklerle dolu phoenix, 10 yıldır lotaryadan seçen sixers ya da surekli login dibinde olan knicks. diğer yandan küçük bir şehir olan san antonio büyük üçlüsünün emekli olması sonrası en büyük yıldızı takas isteyince kawhi karşılığı draft hakkı değil hazır oyuncu aldı. ve şehrine play-offta harika bir heyecan yaşattı. düşünün san antonio sözgelimi phoenix, chicago, atlanta gibi bir takımın draft hakkını alsa bugün ilk beşten secemiyordu. ancak bu mücadeleci takım bir iki sezon içinde iyi oyuncuların free agencyde adresi olabilir. hakeza clippers'in duruşu ve mücadelesi onları da free agencyde harika bir adres yaptı.

  • baslik: capslii beyleeer tipim nasil sizce

    1. evet beyler herkes soruyor bide ben soruyum dedim sizce nasılım

    2. allaha dava aç bence kazanırsın

    not: capsler vardi silinmis.

  • insan hakları dersi tüm bölümlerde zorunlu olarak okutulmalı dedirten fotoğraftır. hadi ne yazık ki kolluk güçlerinin işkence tutkusunu normalleştirmişiz kendi içimizde, bari bunu sesli dile getirmeyelim. "ama dövülen reina saldırganı" diye bir savunma olamaz. çünkü polislerden yapması talep edilenler, polisin potansiyel yöntemleri zaten normal bir psikolojinin ürünü olamaz. yani eğer sen kendini adama jopla işkence yaparken, çığılıklarına, yakarışlarına gülerken hayal edebiliryorsan çare xanax'tır. ve unutmayın, şimdi dövdükleri için o çok takdir ettiğiniz polisler bu şiddete alıştıkça canavara dönüşürler. yarın bir gün bir eylem yapacak olursunuz, bir eleştiride bulunacak olursunuz; malum süreç bu tarz özgürlükler için hiç de parlak gitmiyor, gözaltında sizi bu canavarlar karşılayabilir.

  • hala türk silahlı kuvvetleri başlığında ayinler yapanlara duyurulması gereken taziyedir.

    tsk 2008-2011 arasında bahanelerle derdest edildi; temmuz 2011'de de ışık koşaner ve kuvvet komutanlarının da istifasıyla lağvını gerçekleştirmiş bir kurum.

  • (bkz: sivas)

    sivaslı bile durmuyor sivas'ta. internette dolaşan "kürdistan" ya da "büyük israil" haritalarına bakıyorum hep sivasa kadar almışlar ama sivasa girmeyi hiç düşünmüyorlar.

  • davayı kaybederse örnek teşkili bakımından dönüm noktası olabilir, cidden benzersiz bir dava oluyor. ama bi şekilde kazansa bile, kendi reputasyonunu bitirdi, yani her şey ortada videolu kanıtlı, nasıl kameraya oynadığı, nasıl yalan söylediği, nasıl kocasını aldattığı, nasıl şiddet uyguladığı, nasıl adaleti yalan delillerle kandırmaya çalıştığı.. bunlar uzar karının vukuatları bitmiyor. daha kötüsü gerçekten şiddete uğrayan kadınların ilerideki hak arama proseslerini riske soktu. korkunç bir kadın, korkunç bir iki yüzlü, korkunç bir sosyopat.

  • yalnız o dolapta yemeklik hiçbir şey yok.
    bir de havalı havalı buzluğu açınca etle vs dolu olduğunu gösterecek zannettim de, orası da boş.
    sadece sarı renkli, ki o da şişelere ve poşetlere doldurulmuş limon suyu diye tahmin ettiğim şeyden başka bir şey yok buzlukta.
    hayır o dolabın içinde ekonominin çok iyi olduğunu gösteren ne var?

    hakikaten bu hayat bunlara müstehak ya, biz boşa kendimizi harap ediyoruz.
    ne gerek var, yesin ketçabını baksın keyfine.

    edit:elli tane mesaj almışım tavuk suyudur, kemik suyudur vs diye.
    “tavuk suyudur la o” diyen de var. *
    tamam tavuk suyu olsun. madem ekonomi o kadar iyi, niye bir tane tavuğu haşlayıp poşet poşet suyunu saklamış ki her yemeğe koymak için?
    alsın doldursun dolabını tavukla, etle, butla. ne seviyorsa artık?
    ayrıca limon suyunu şekilli dondurup içeceklere attıklarını görmüştüm, oradan aklıma geldi. ekonomi de o kadar iyi olunca. *

  • nerde oğlum bu güneş? saat 8 oldu güneş yok lan! sizin yüzünüzden her gün geç kalıyorum. böyle saçmalık mı olur, gece yatıyom gece kalkıyom, güneş efendinin ancak keyfi oluyor da 8den sonra doğmaya başlıyor.

    gece gözümü açıyorum, lan niye uyandım gece gece, akşam çayı fazla kaçırdım heralde diye düşünürken alarm çalıyor meğer sabah olmuş.

    21 aralık’a kadar asker gibi şafak sayıyorum, en azından dipten dönelim diye, 20 aralık’ta şafak doğan güneş diyorum o güneş bile doğmuyor.

    psikolojim bozuldu, çok gerginim çok.