hesabın var mı? giriş yap

  • evlenirken, benim birikmiş param vardı, damat bey de onun yarısı kadar kredi çekti öyle hallettik her işimizi. ailesi düğün üstü yok yere küslük çıkardı, gelmediler, tek kuruşluk katkı da sağlamadılar, düğüne tek akrabalarının gelmesine de izin vermediler. canları sağolsun dedik geçtik, mutluyduk.

    düğünün hemen ertesi günü tüm takıları bozup eşimin çektiği banka kredisini kapattım. hani diyorsunuz ya, "kendi" akrabalarımın taktıklarıyla.

    bir zaman sonra eşimin ailesi bizimle barışmaya karar verdi, öyle yaptık. söz merasiminde bana bir kolye ve küpe takmıştı, küsünce de geri almıştı annesi, onu tekrar verdi. kırmadım kalbini aldım.

    boşanma sırasında ilk o kıytırık iki takı geldi aklına. geri istedi.

    yine de hiç aklıma, bütün erkekleri şeytanlaştırmak gelmedi. tek iyi örnek görmedim çevremde bu konuda, tüm arkadaşlarımın boşanma davalarında altın savaşları yaşandı, iki taraflı, ben hep kendime baktım. elbette bunların lafını bile etmeyecek adamların varlığına da inandım.

    diyeceğim, iyiyi de kötüyü de cinsiyette aramayın hiç. kimseyi de boşanma dilekçesini görmeden tanıdım demeyin. iyi insan seçmeye bakın. becerebilirseniz.

  • isim benzerliğinden dolayı içlerinde amca oğlumu gördüğüm liste. bir an için "neden olmasın?" diyerek ümitlendim ve amca oğlumun çok zengin olduğunu, vergi kaçırıp kara para akladığını, göze batmamak için de mütevazi hayat sürdüğünü düşündüm. hemen telefona sarıldım:

    + abi nerdesin?
    - bim'deyim.

    fakirlik hayal gücünü bile kısıtlıyor.

    debe editi: amca oğlu, bim'in kapalı olduğu bir vakitte bim'de olduğunu söyleyerek şüpheleri iyice artırdı. geçen hafta arka camı olmayan fiat doblo satın almasına anlam verememiştim zaten. çok kurnaz bu amca oğlu. dikkat dağıtmak için facebook'ta "tofaşk, israil'i boykot et" tarzında paylaşım yapıyor. du bakalım her şey ortaya çıkacak.

  • "tırda silah varmış" denileceğine "tırda makarna varmış size vereceklerine suriye'ye yollamışlar; hem de fiyonk makarna olm!" deselermiş daha büyük tepki alabilirlerdi. bu haliyle kimsenin sikinde olmaz.

  • osmanlı'nın viyana önlerinde ordularından çok daha fazla şeyi kaybettiği kuşatmadır.

    yenilginin bazı sebepleri şunlardır:

    -avusturya'nın olası bir türk kuşatmasına karşı viyana kalesini kuşatmadan 10 sene önce tahkim ve tamir etmesi. öyle ki viyana o tarihte avrupa'nın en kuvvetli kalesiydi. bastiyon ve ravelin sayısı olarak en güçlü kaleydi. ayrıca yiyecek, içecek, cephane, barut vs. gibi kuşatmada savunmacıları hayatta tutacak herşey kale depolarında bekliyordu. ii. leopold'ün kuşatmada az sayıda askeri şehir savunması için bırakmasının sebebi de budur. az sayıda askerle minimum erzak harcayıp olabilecek en uzun süre dayanmak ana stratejiydi. savaşın sonundan da anlaşılacağı gibi, ii. leopold bütün umutlarını avrupadan gelecek yardıma bağlamıştı.

    -osmanlı ordusu genellikle hafif sahra topları, orta boylu şahi topları ve az sayıda ağır top olarakta baldöken topları ile kuşatmaya başlar. viyana savunucularının elinde ise osmanlı ordusunda ki top sayısından daha fazla top vardır. öyle ki, savunucular tünel kazılıp içeri girilmesine karşı kanalizasyon içine dahi top yerleştirirler.

    -merzifonlu kara mustafa paşa, viyana şehrinin osmanlı idaresine geçtiğinde rahat savunulması ve kullanılması için şehri saldırılarla yıkmaktan kaçınıp, kendiliğinden teslim olmasını beklemişti.

    -viyana önlerine gelene kadar osmanlı ordusu pek çok ganimet ele geçirmişti. yağmalanan köylerden kasabalardan ve bazı şehirlerden çok büyük zenginlikler osmanlın askerlerinin eline geçmişti. öyle ki bir köle akçelerle el değiştirirdi. bu ganimet zenginliği askerlerde savaşmak için bir şevk bırakmamıştı. genel düşünce evlerine dönüp ganimetlerini harcayabilmekti.

    -merzifonlu kara mustafa paşa viyana şehrinin yağmalanmadan ele geçirilmesini isteyip olası bir yağmayı engellemek için de çok kesin emirler veriyordu. bu da askerlerin saldırıları ve savaşma istekleri üzerinde gözle görülür bir eksiklik yaratıyordu.

    -osmanlı karargahı içinde bir anlaşmazlık ve çekememezlik vardı. tavsiye almaya yatkın olmayan merzifonlu kara mustafa paşa, pek çok veziri ve komutanı kendisine küstürmüştü. bu da son savaşın* yapıldığı zamanda yenilgiye kadar gidecek husumetin başlangıcıydı.

    -kırım hanı, kral sobieski'nin köprüyü geçmesini izlemiş, onlara saldırması gerekirken hiçbir şey yapmadan izleyip, en sonunda osmanlı karargahına geri gelip leh kralının ordusuyla geldiğini bildirmişti. kırım ordusu köprüden geçmekte olan ve oldukça zor durumda olan leh ordusuna saldırsaydı, kahlenberg savaşının kaybedilmesi çok zordu.

    -orduya erzak getiren yollar belgrad'a kadar uzanıyordu. bu levazım kolları, hem çok uzun hemde çok tehlikeli yollardan geçtiği için saldırıya uğraması artık alışıldık bir hal almıştı. viyana önlerinde ise erzak ve cephane kıtlığı vardı. bunlar askerin moralini bozuyordu ve savaşma isteği tükenmeye yüz tutmuştu. ne de olsa ordular midelerinin üzerinde yürür

    -istanbul'dan yola çıkan ordunun sadece 70.000 kişilik olan kısmı savaşçı güç olarak viyana kalesi önündeydi. ordunun geri kalan kısmı ise uzun iaşe yollarını korumakla ya da civar köy ve şehirlere akınlar yapmak ile meşguldü. bu kadar geniş alana dağılan ordular son savaşın yapılacağı gün meydanda bile değildi, bazıları yenilgini haberini birkaç gün sonra alabildi.

    bu sebepler ve bunların bağlı olduğu * diğer alt sebeplerden dolayı kuşatma osmanlı açısından tam bir hayal kırıklığıdır...

  • hayatımda sözlüğün olmadığı zamanlarda, 16 yıl içtikten sonra,
    15 mayıs 2011 akşamı yaptığım şeydir.

    benim 2 tane oğlum var, sevdiğim bir eşim var,
    çocuklarımını büyüdüğünü, kızlarla çıktıklarını, evlendiklerini, onların da evlatları olduğunu görmek istedim.

    sadece o kadar.

    bir akşam zort diye bıraktım, ardıma bile bakmadım, zerre de zorlanmadım. bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim.