• bir futbol kulübünden çok daha fazlasıdır. bir baş kaldırıdır, zalime korku verendir.
  • nihayet bursa'ya kartal yuvası açacakmış.

    kartal yuvası mağazaları genel müdürü cemil kent'in dediğine göre konya ve gaziantep de planlar arasındaymış.
  • beşiktaş kompleksiyle yanıp tutuşan arkadaşları bu aralar çıldırtan.

    kapattırın interneti biraz gezin tozun havuza falan yazılın amk nasıl bir psikolojik rahatsızlık bu ya. oturmuş beşiktaş debe'lerinin edebi analizini yapıyor adamlar. debe ne olum ya, amma büyüttünüz. her gün debe'nin çıktısını alıp duvarına asıyolar galiba.
  • yarinki debe entry'sine henuz karar verilmemis takimim.

    hazir karar verilmemisken bu olsun lan bence. ibneler daha da kudursunlar.
  • 2014 transfer dönemini çok iyi geçiren takım. başkanları mantıklı işler yapıyor ama biraz cimriliğe kaçtı sağbek konusunda. satın alma opsiyonu ile oyuncu transfer etmek dünyanın en mantıklı işi. en azından krasiç, kaldec gibi oyuncular elinizde patlamaz. fenerbahçeli olarak kendimize bu sene rakip olarak gördüğüm takım.
  • o değilde en sonunda sikeriz debe'nizi deyip, anlaşmalı olarak 50 entriyi delicesine oylayıp, debe'nin tamamını beşiktaş entrileri ile doldurduktan sonra tüm gs'lileri sıçırtacağız o olacak. yapalım bir ara bunu..
  • yavaştan 4-4-2'ye geçeceği sinyalleri medyada da yer almaktadır.

    biliç'in kafasında şöyle bi şekil var imiş:

    ------------tolga--------------
    --------------------------------
    ismail--pedro--ersan--motta
    --------------------------------
    sosa----ozi-----atiba-----töre
    --------------------------------
    --------musti---demba-------
  • sahip olduğu yabancılara bakıyoruz kısaca;

    teknik bir yorum yapmayacağım. sadece kişilik;

    1-pedro franco; çocuk muthiş. takım otobusunda gözlüğünü takıp kitap okuyor lan bu adam. böyle futbolcu kaç tane kaldı gezegende. işine emeğine her şeye saygılı. gelişime açık ve kültürlü. yeni transfer olduğu takımda 6 ay üvey evlat oldu küsmedi bozulmadı. işini yaptı.

    2-tomas sivok; profesyonelliğin çek dilinde anlamı budur. beşiktaş trihinde görülmüş en profesyonel yabancılar listesine kafadan girer. kendine bakıyor. sorunsuz, kaprizsiz.

    3-atiba; bunu zaten açıklamaya gerek dahi görmüyorum. yeteneğini geç. profesyonelliğin kanada dilindeki adı da budur.

    4-demba ba; öyle aman aman tanımadık daha ama duyduğum gördüğüm adam dinine çok bağlı. laga lugada işi olmayan, kendine bakan bir profesyonel.

    5-ramon motta; hırçın mırçın bi çocuk. futboldaki yeteneği de ayrı bi konudur ama bu adam için de profesyonel değil diyen var mı? allahın brezilyasından kiralık geldi, tek bir an bile ne işim var benim burda demedi. son maça kadar çok afedesiniz it gibi sahiplendi takımı.

    6-jose ernesto; yeni geldi. şimdilik öyle aman aman tanımasak da kendisi hakkında çokça sözedilen en belirleyici özelliği profesyonelliği. verilen işi yapar ya da yapmak için elinden geleli yapar. herkesin emin olduğu kısmı bu. yeteneği meteneği başka konu.

    6 yabancımız var. 6 sı da düzgün insanlar. işte ben bunu seviyorum kardeşim. bana bunlarla gelin.

    böyle adamlarla başarı güzel. martin linnesi de bu yüzden istiyordum cunku şu düzene çok yakışacak bi çocuga benziyordu. pedro gibi kafası önde, kitabını alır okur işine bakar gibi biriydi.

    son yıllarda profesyonel davranmayan yabancılarımız; simao, guti (evet o bile), fernandes, korejma, almeida vs vs

    profesyonel davranan yabancılardan aklıma bi çırpıda gelenler ; fabian ernst, roberto hilbert, holosko, bobo (son ikisi için aman ne yaptı onlar beşiktaşta diyebilirsiniz. size cevabım 2008 de şampiyon yaptılar olur)

    bu takıma böyle adamlar alın. slaven biliçi de bu yüzden seviyourm. adam arıza ve kaprisli adamı tutmuyor takımda. net bu. istemiyor kralı bile olsa. düzgün adamları seçiyor hep.

    beşiktaş böyle güzel.
  • bu topraklarda doğmuş futbolla ilgilenen bir çocuk için en taraftarı olunası takım. büyüdüğünde küçük de olsa gurur duyarsın bununla, her ne kadar büyük bir camianın küçük bir parçası da olsan. her gs-fb maçında yaşananlardan katkısı olanlar adına utanıyorum zira ortada futboldan çok absürt bir tiyatro izlediğini düşünüyor bazen insan. ki geçen sene sahaya inen sandalyeli manyakları, milleti bıçaklayanları beşiktaşlı olarak falan göremem ben.
    bunların dışında da sportif başarı açısından gelecek adına umut veren tek takım beşiktaş, tabi bunda zamanında yapılan enteresan transferlerden yenen kazığın etkisi büyük her ne kadar arada kazık yemeye devam etsek de (sezer öztürk) en azından istikrar abidesi gibi dolaşmıyoruz artık bu konuda.
    sen çok maç falan izlemesen de beraber futbol konuşamasak da beni iyi ki beşiktaşlı yapmışsın babam...
  • hayatını siyaha ve beyaza adamış insanlar var bu ülkede. belki algınızı bozabilirler ama var böyle insanlar. beşiktaş ile uyuyup, beşiktaş ile uyananlar. tek dertleri beşiktaş'ın kendilerine yaşattıkları olan insanlar.

    bu insanların çokça ortak noktaları da var. mesela kışın ortasında olimpiyat'ta beşiktaş için bağırırken bulabilirsiniz hepsini. gece yattıklarında beşiktaş'ın nasıl şampiyon olabileceğini ya da beşiktaş'ın teknik direktörü olsalardı takımı nasıl oynatacaklarını düşünerek uyuyabilirler ancak. durduk yere okulda ders anında ya da işte toplantı esnasında yanındakine "akşam maça gidiyor muyuz?" diye sorabilirler bu insanlar. en mutlu oldukları an, kombineyi ceplerine koyup atkıyı boyunlarına dolayarak maça gittikleri andır. hele üç beş arkadaş da varsa, tadından yenmez. o gün statta ses bırakılır ve eve dönülür.

    bu tariflerin hepsi size "duygusallık", "beşiktaşlı bilmem nesi" şeklinde görünebilir. bunun nedenini ben gayet iyi anlıyorum. beşiktaşlılık zaten bundan ibarettir. herhangi bir başarı ya da aksi bir durum bir beşiktaşlıyı etkilemez. o zaten beşiktaşlıdır. her halde de aynı şekilde kalacaktır. beşiktaşlının kıstasları farklıdır.

    mesela sahada canını dişine takan futbolcu her beşiktaşlı için olmazsa olmaz bir değerdir. takım 94 tane gol yemiş, önemli değil. eğer o futbolcu formanın hakkını vermek için savaşıyorsa, o futbolcu değerlidir. bir beşiktaşlı için en büyük başarı her zaman hakkı ile elinden geleni yapıp, daha iyiyi ararken kendisine düşene sebat etmektir. bu ilkeyi, kendisini sürekli başarı ile kıyaslayan biri asla anlayamaz. bu yüzden de duygusallık, abartma vs. gibi beşiktaşlıya gayet normal gelen tabirler kullanılır. mesela bir pozisyonda veli dişlerini sıkarak kırk metre depar atar ve bir topa hamle yapar. akabinde de nefes nefese kalır. işte o andan sonra o artık velinho'dur, veliesta'dır. ne yaparsanız yapın bu değişmez. bir beşiktaşlı için son nefese kadar savaşmak en büyük başarı olarak kalacaktır her zaman. bu bir abartma değil, hayata bakış açısıdır.

    en doğru bakış açısına sahiptir bu itibarı ile taraftarı. olmaktan ve kendimi bu şekilde tanımlamaktan da büyük onur duyarım her zaman.
hesabın var mı? giriş yap