• şelaleydi, alt geçidiydi, havuzuydu, grisiydi derken kafası hayli karışmış bir insana yapılmaması gereken eylem.

    ***
    hayat bir bilgisayar oyunu olsa, gelebilecek en zor görevlerden biri bu olurdu. kalabalık önünde konuşmak gibi heyecan yaptırır, sahne tozu gibi büyülü gelirdi kişiye. adres tarif edemeyen insanlarıyla buram buram simit kokan sokaklarıyla ünlü ülkemizde, rastgele yüz insan çevirip adres tarif etmelerini istesek 3 yaklaşık sonuçla cevap alabilirdik. ancak hayatının son demlerini bol tasvirli romanları ve akıcı türkçesiyle sahil kenarında geçirmek isteyen olgun bir insandan "abi şu adama denizi anlat" talebinde bulunsak kaz dağlarına kadar kovalanırdık.

    ***

    duygu ve düşüncelerimi en iyi ifade edecek bir şiirle sonlandırmak isterim sözlerimi. düşüktür cümlelerim ama olur öyle.

    ***
    her gören ağladı/ kalbini bağladı dalgalı saçlarına/ boş yere ağlama/ kalbini bağlama ankara kızlarına
  • çok kolaydır. asıl zor olan ankaralı olmayan birine keçiören şelalesi'ni anlatmak.
  • geniş bir sözcük dağarcığı gerektirir. ayrıca hangi denizi, denizi olan hangi şehri ve hangi manzarayı anlatacağına karar verdikten sonra karşındaki ankaralının anlamaya düzeyine göre sabırla anlatma becerisi ister.

    edit: kötüleyin kötüleyin de nereye kadar? denizi anlatmak değildir bu denizin getirdiklerini anlatmayı sever insan.
  • anlatan da gaziantepliyse pek bi anlamı olmayan aktivite

    - abi böyle bissürü su işte..
  • ankaralıyı ağaç zanneden gerizekalının yapacağı iş.

    insan denen mahluk seyahat edebiliyor. uçak ile 45 dakikada bodrum'a ,dalaman'a varılıyor . en yakın deniz akçakoca'da. muhtemelen yazlıkları falan vardır istanbul da deniz gördüm diyip içine giremeyen fakirlerin kendi ezikliğini ankaralılar üzerinde tatmin etme çabasıdır. ankaralı en azından görgüsüz değildir.

    (bkz: #9818386)

    (bkz: türkiye'de en taze balık ankara'da bulunur)
  • "denizi olmayan yerde yaşayamam" klişesiyle desteklenmesi gereken eylemdir. sonra "balık mısın lan?" cevabını alınca kızmak yok ama.
  • ankaralı'nın salya sümük "leave ankara alone" diye ağlamasıyla sonuçlanabilecek eylem.

    hiç gocunmam: leave ankara alone la!!!111bir
  • yersiz ve gereksizdir.

    denizi olan bir şehirde özellikle de istanbul'da yaşayıp da, hayat gailesi ve yaşam koşturmacası içerisinde denizi bile göremeyecek hale gelen insanlara nazaran, denizi olan şehirlere genellikle tatil, gezmek ve keyif almak için gittiklerinden, belki onlardan daha da çok denizi tanıyor ve tadına varıyorlardır emin olun.

    gün içinde hergün geçtiğin ve artık senin için sıradan ve olağan hale gelen boğaz manzarası, bir ankaralı'yı nerelerden alıp-nerelere götürüyor, duygularını nasıl çırpıştırıyor bilemezsin.

    deniz, kocasının hergün itip kaktığı ve hor davrandığı bir kadınsa, ankaralı, o kadının tüm inceliklerine sızmış, kıymetini ve değerini bilen, o kadın için yanıp-tutuşan aşığıdır. buradaki hödük koca kim oluyor dersin? bir tahmin et bakalım.
  • (bkz: #22653389)
  • bir deniz kenarı insanına, ankara'da insanların denizsiz, mutlu, mesut ve bunu hiç dert etmeden yaşadıklarını anlatmaktan daha kolaydır.
    ankara'ya okumaya gelecekler, askerliğe gelecekler, sevgilisi ankara'da olduğu için gelenler, bir işi olduğu için gelmek zorunda kalanlar: olm, ankara'da deniz yok! ve bu zerre umrumuzda değil, buraya gelip "yaaa sen deniz ne demek biliyor musun?" diye kafa ütülemeyin, vay amk ne denizmiş arkadaş yavvv, sanki bana hepsi balık adam, sanki bana alayı sat komandosu alla alla...
hesabın var mı? giriş yap