• yüzünü beyaza boyamasıyla bilinen ingiltere kraliçesi.

    birinci elizabeth'in yüzünün tamamını beyaza boyadığı birçok kişi tarafından bilinir ama nedeni genellikle bilinmez. kaynaklar bunun nedeninin 1562'de yakalandığı çiçek hastalığı olduğunu söyler. o dönemde milyonlarca insanın ölümüne neden olan çiçek, birinci elizabeth'i de ölümün eşiğine getirmiş ancak uzun bir mücadeleden sonra iyileşmeyi başarmış. hastalıktan geriye yüzünde açılan yaralar kalmış. bu yaraların kalıcı olduğu anlaşılınca da nedimelerinden mary sidney'nin önerisiyle o dönemde kadınlar arasında popüler olan yüzünü tamamen beyaza boyama modasını benimsemiş.

    bu "yüz boyama" modası o dönemki kadınlar için gençliği, güzelliği ve erdemi temsil ediyordu. tamamen beyaz olmalarının nedeni "evlerinden dışarı çıkmamaları, yani erdemli olmaları" algısı yaratma çabasıydı. birinci elizabeth için ise bundan çok daha fazlası demekti. çiçeğe yakalandığında sadece 29 yaşında olan elizabeth, bir kraliçe olarak asla zayıflık belirtisi göstermemeliydi ve hastalık onu konseyinin gözünde zayıf göstermeye yeterliydi. o da yüzünü dönemin modasına uygun olarak kapattı. üstelik bunun "ilahi" bir tarafı vardı. o dönemde kral ve kraliçelerin tanrının yeryüzündeki temsilcisi olduğuna inanıldığı için beyaz olması gerektiği anlayışı vardı. bu sebeple bazı kraliçelerin ten rengini korumak için açık havada çok az zaman geçirdikleri bilinir. birinci elizabeth yüzünü boyayarak kendisine sadece "genç, güzel ve erdemli" imajı vermedi, bir de buna ilahi bir boyut kazandırdı.

    tarihçiler bu makyaj için venedik fondöteni (venetian ceruse) denilen kimyasal bir madde kullanıldığını söyler. bu fondötenin deriye fazlasıyla zarar veren bir madde olduğunun altını çizerler. bir noktadan sonra deride neden olduğu hasardan ötürü de bu ürünün kullanımı bağımlı hale geliyormuş.

    elizabeth hayatı boyunca yüzünü boyamaya devam etti, hatta bir noktadan sonra görünen her yerini boyadı ve bu makyaj onunla özdeşleşti. bunun tek nedeni yüzündeki yaraları saklamak değildi. büyük ihtimalle bu hastalık olmasaydı da elizabeth bir yaştan sonra yüzünü boyamaya başlayacaktı. onun hayatına baktığınızda doğduğundan beri var olma ve güç mücadelesi içinde olduğu görürsünüz. hükümdarlığına zarar gelmemesi için kuzeni mary stuart'ı hapsettirdi. sırf evlenirse kocası onun yetkilerini elinden alır diye asla evlenmedi. böyle bir karakter, konseyinin onu hafife almasına asla izin vermezdi. görünen her yerini boyamak, konseyinin ve halkının gözünde yaşlanmayı durdurup ilahi bir figür gibi benimsenmek için de seçtiği bir yoldu.

    elizabeth, ataerkil bir toplumda sürekli sorgulanan bir kraliçe olarak hakimiyetini korumak için her şeyi yapmış bir hükümdar.

    kaynak kaynak kaynak kaynak
  • halkınca sevilmeyi hakeden kanuni sultan süleyman'ın çağdaşı kralice:

    17 kasım 1558'de tahta çıktı
    ingiltere'nin "üzerinde güneş batmayan imparatorluk"a dönüşmesinin temellerini atan deha odur.
    "ispanyol altınlarını" soyan "ingiliz korsanları"'nın getirdiği ganimetleri "doğu hint şirketi"'nin kurulmasına harcayarak tarihin en başarılı ticaret ağını kurmuştur. bu sayede "ticari emtea" kavramında ahlaki ve insani sınır gözetmeyen hayasızlıkları sayesinde ingiliz tacirleri uyuşturucu* , silah, alkol hatta insan ne varsa ticaretini yaparak, ispanyolların dünya ticaretindeki hakimiyetine son vermişlerdir. öte yandan bugün 3üncü dünya devletleri veya geri kalmış ülkeler varsa bunların çoğunun çektiği zafiyetin , sömürgeciliğin , mandacılığın da sorumlusu sayılabilir.
    (bkz: sir francis drake)
    (bkz: sömürgecilik)
    (bkz: afyon savaşları)
    (bkz: köle ticareti)
    http://www.costumes.org/…een elizabeth - 1588 -.jpg
  • kimseyle evlenmemis ve manevi olarak kendini ingiltere'yle evli ilan eden, ingiltere'ye siyasi ve ekonomik olarak en basarili donemlerinden birini yasatmis kralice.
    babasi 8. henry, anasi erkek cocugu dogurmadigi gerekcesiyle henry'nin emriyle kellesi ucurulan anne boleyn.
  • bu kadının neden hiç evlenmediği konusu sadece türklerin değil ingilizlerin de ağzına sakız olmuştur. zira bir kadınsanız, evlenmeniz gerekmektedir. evlenmezseniz, sizde bir bozukluk vardır. (buradaki ironiyi anlamayıp laf sokma mesajı atmayın amk)

    ingilizler de düşünmüşler tabii: elizabeth acaba erkek olabilir miydi?

    birinci rivayet der ki: prenses elizabeth, anası öldükten sonra gönderdildiği kırsalda hastalanıp ölmüş. işe bakın ki tam o sırada da babası olacak abazanın yıllardır görmediği kızını göresi gelmiş. kellelerinden korkan bakıcılar da o sırada civardaki elizabeth yaşındaki çocuklardan birini prensesin kıyafetlerini giydirerek aha bu senin kızın diye krala kaktırırlar. kral da tam bir mal olduğu için buna inanır. çüklü bir birey olan çocuk kadın kılığında ömrünü geçirmek, sakallarını gizlemek için yüzünü beyaza boyamak, adem elmasını saklamak için boynuna tuhaf yakalıklar takmak zorunda kalır. yalanı ortaya çıkmasın diye kimseyle evlenemez. virgin queen olarak ölür.

    ingilizlerin bu saçma rivayete, bir kadın bu kadar da çirkin olamaz lan diye düşündükleri için inandıklarını düşünüyorum.

    ikinci rivayet ise elizabeth'in çift cinsiyetli olması yönünde. perfectly normal bir kız olarak doğan elizabeth, aslında içinde gizli bir çift taşak taşıyordu. ergenlikle birlikte bunlar aşağı indi. aslında erkekti. yıllarca bu gerçeği saklamak için bakire öldü.

    bu rivayet de yıllarca oğlu olsun diye diretmiş sekizinci henry'ye "lan aslında tuttumuşsun hacı" diyebilmek için uydurulmuş bence. gerçi henry iki üç kere oğlanı tutturdu, hatta birini de tahta çıkardı ancak her gün o bar senin bu bar benim gezip ne bulsa yiyen bu henry, çocukları sağlam yapamadığı için ya anne karnında ya da genç yaşlarında ölüp gittiler.

    yine bir rivayet odur ki, thomas seymour denyosu bu elizabeth'i daha sübyanken taciz etmiş, bunun travmasıyla elizabeth erkek eline dokunamaz olmuştur. ancak kendisinin robert dudley ile aşk maceraları meşhurken, ne derece doğrudur bu da tartışılır.

    öz babası tarafından öz anasının kafasını kestirilmiş bir çocuk olarak bence kraliçe elizabethin evlenmemesi kadar normal bişey yok. niye evlensin ki? ben koskoca kraliçe olacam babamdan bana ülke kalacak, her gün sarayda masaya erkek dansöz çıkarırdım asdfghfgdfsd herhangi bir toplumsal statü, para, ot bok ıvır zıvır için bir erkeğe ihtiyacı yoktu ki. tarihin ilk feministi, eğer şu bakire sıfatına sıkı sıkı sarılmasa elizabeth olabilirdi.

    elizabeth'in bakire olduğuna katiyyen inanmamakla birlikte, evlenmeyişini, çocuksuz ölmesini falan komple süper bir şey olarak buluyorum. ki aslında dudley'den evlilik dışı bir çocuğu olduğu ve bunu sakladığı da söylentiler arasında.
  • elizabeth i of england. kendisinin eğitim hayatından biraz bahsetmek isterim. tabii beş bin tane hocası olmuştur zaman içinde. ilk öğretmeni margaret bryant, kendisinin çocukluğu için daha sonra “hayatım boyunca gördüğüm, bu şartlarda olabilecek en cömert ve iyi huylu çocuktu.” yazmıştır. 1537 itibariyle (elizabeth henüz 4 yaşında.) elizabeth’le blanche herbert ilgilenmeye başladı. başka bir hoca olan catherine “kat” ashley olarak tanınan ve asıl adı catherine champerowne olan hocası yine 1537’de hayatına girmiştir. asıl konumuz olan bu bayan, elizabeth’e fransızca, flemenkçe, italyanca ve ispanyolca öğretmiştir. 1544’te hocası william grindal’a takdim edildiğinde; elizabeth, latince ve italyanca da yazabiliyordu. başarılı grindal’ın gözetiminde fransızca ve yunanca’da da ilerleme gösterdi. 1550’de resmi eğitimi bittiğinde kendi neslinde en iyi eğitim görmüş kadınlardan biriydi; belki de en iyisiydi. elizabeth’in son yıllarında ingilizce’ye ek olarak welshçe (galler dili), iskoçça, irlandaca ve keltçe de konuşabilmesiyle ünlenmiştir. 1603’te venedik büyükelçisi tüm bu dillere anadili gibi hakim olduğunu belirtmiştir. tarihçi dr. mark stoyle, keltçe’yi hocası william killigrew’den öğrendiğini iddia etmiştir.

    kendisi protestanlığı benimsemişse de karşı görüşe sistematik eziyet ve işkenceden kaçınmıştır. babasına ve yarı-üvey kardeşi mary tudor’a göre dini konularda ve yönetimde daha liberaldir. mottolarından biri “video et taceo” (i see and say nothing manasında) imiş.

    işbu kraliçe, hayatını okuyarak geçirmiş ve erkek çocuk diye diye ölen ve bu uğurda din değiştirip, 3-4 kadının kafasını uçurup, katolik sempatizanlarının ayaklanmalarıyla uğraşmak zorunda kalan babası kral henry viii’yi göre göre kendisi, aşk meşk ilişkilerinden “görünürde” elini eteğini çekmiştir. pek de iyi yapmıştır; zaten ne gerek var? ülke yönetiyorsun. fransızlar ve ispanyollar bozulmaya başlayan krallıklarında güç kaybediyorlar, istifade etmek gerek. nitekim ispanyol donanmasını yakınca bayağı havalı bir iş yapmış oldu ingilizler ve dolayısıyla elizabeth i.

    benim garibime giden, göstermelik de olsa bir veliaht için ve tudor hanedanı’nın devamı için bile çocuk yapmamış olması. adeta “manyak babamın soyu kurusun, ne önemi var soyun sanki? önemli olan gelişim ve yönetim becerisi” demek gibi gelmiştir bu seçim bana her daim. koskoca tudor hanedanlığı’nın sonunu getirirken göz bile kırpmamıştır. hoş belki denemiştir; olmamıştır kim bilir... velhasıl; iyi eğitimli, ilerici bir karakterdir.

    kaynak: en.wikipedia.org
  • afedersiniz ama anasının dayısıyla sevişmesi mevzusunun kaynağı babası olacak adam abaza henry'nin ve onun yalakalarının kıçlarıdır. günümüzde pek çok tarihçi anne boleyn'in suçsuzluğuna inanır ayrıca ne kadar gudubet olsa da kendisi yaşadığı çağda olsun günümüzde olsun ingiltere'de çok sevilir, arkasından "ya bizim şu elizabeth çok fingirdek, hatta bakire bile değil ona buna veriyormuş" demezler, gerçi o devirde kraliçe için bunları demek büzük ister ama adamlar dememişler yine de, god save the queen demişler bağırlarına basmışlar.
  • onun kraliçelik döneminde ingiltere en güçlü devrini yaşamıştır. filmde ihanetlere uğradıktan sonra yüzünü boyayıp kimseyle ilişkiye girmeme kararı almıştır ama gerçekte zaten bakiredir ve yüzünü boyamasına ilişkin rivayetlerden biri ise çiçek hastalığı geçirdiği için yüzündeki yaraları göstermemek için boyadığıdır.
    "elizabeth" filminde gençlik yıllarını cate blanchett, aynı yıl çekilmiş hatta oscar'da elizabethle yarışmış bir diğer film olan "shakespeare in love"da yaşlılık yıllarını judi dench oynamıştır. kanımca ikisine de yakışmıştır.
  • tarihte genelde entrika ile kralları padişahların başını döndüren kadınların yükseliş hikayeleri anlatılırken, kendisi hiç evlenmeden bir ülkeyi yönetmiş ama kendine bir kraliyet "metres"i de yapmış. kadın yapınca niye tü kaka olsun?

    (bkz: robert dudley)

    bu da hikayesi:
    http://gorsel-gunluk.blogspot.com/…desi-robert.html
  • "tanri bana bir kadinin zayif vucudunu vermis olsa da, bir kralin yuregine ve midesine sahibim", sozleriyle tarihe gecmis ingiltere kralicesi. ingiltere'yi ikinci sinif bir avrupa devletinden bir dunya imparatorluguna tasiyacak sosyal, ekonomik ve siyasal sureclerin baslamasina on ayak olmustur. ingiliz halki tarafindan "our good queen bess" takma adiyla hatirlanir.
  • elizabeth adli filmde sarayin cesitli yerlerinde sevistikten sonra kutsal bakire olmaya karar veren kralice.*
hesabın var mı? giriş yap