• bazen yokluktan yapılır.

    sanırım seksenlerin sonlarına doğruydu. bir anadolu kentinde yaşıyorduk. annemin öğretmenlik yaptığı okuldan bir arkadaşı vardı. o da öğretmendi, eşi çalışmıyordu ve üç çocukları vardı.
    günlerden bir gün, karısı adama resti çekmiş, ya çamaşır makinesi alırsın ya da bir daha bu çamaşırlara elimi sürmem demiş. adamcağız boşa koymuş dolmamış, doluya koymuş almamış, bir türlü çamaşır makinesinin parasını denkleştirememiş. sonunda evdeki televizyonu satıp üstüne para koyarak bir çamaşır makinesi almış.
    bir gün eve gelmiş ve çocuklarını oturma odasında görememiş. evi kontrol ederken banyoda, makinenin karşısına geçmiş, çamaşırların dönmesini seyreden çocuklarını görmüş. günler, haftalarca izlemiş çocuklar makineyi, haftada bir kere, pazar öğleüstleri.

    annem bize bu olayı her anlatışında hem güler hem ağlardı. geçenlerde yeni bir çamaşır makinesi almak için araştırma yapıyordu annem. sordu soruşturdu sonunda karar verdi. makineyi almak için gittiği bayiden dönüşte beni aradı. sesi biraz tuhaftı, sanki gülerken ağlar gibi, meğer bayiinin sahibi o çocukların en büyüğüymüş.*
  • renkiler yıkanırken daha eğlenceli olabilir, eskiden sadece siyah beyaz çamaşırlar yıkanırdı.. ah .. ah
  • her türlü depresyon, agresyon, reglasyon zamanını tuvalette geçirenler içün de ayrı bir önem arzeder çamaşır makinesini seyretmek.. nitekim o döngüsel hareket, adama momento prensibi, evrim teorisi, ana rahmine dönme içgüdüsü gibi bir dolu insani hali hatırlatarak, "hayat boş, kiboş'la coş" fikrini kafasına kakar; tabii bir sağ, bir sol lob sırasıyla..

    bu eylemin öncülü de, merdaneli çamaşır makinesinin merdanesinin karşısında durup, bedeni bir sağ bir sol yana döndermekti, hey gidi günler..
  • küçükken evimize alınan ilk çamaşır makinesi kurulduğunda,babam hemen deneme amaçlı bir yıkama yapmış ve çamaşırlar yıkanırken makinenin karşısına bir sandalye çekip breh breh breh teknolojiye bak meyanından bişeyler söyleyerek izlemişti.
    ayrıca (bkz: kedi tripleri)
  • dönen cisimlere olan aşırı ilginin psikolojik rahatsızlık belirtisi olduğunu okumuştum bir yerde, ama yine de bulaşık makinesi seyretmekten anlamlı diil mi
  • sene 1997, öğrenci evinde gerçekleştirdiğimiz eylem. üç arkadaş gidip eskiciden çalışır vaziyette tam otomatik bir çamaşır makinesi almışız. eve taşıyana kadar bel kopmuş, ebemiz sikilmiş kimin umurunda. artık makinamız var, kim tutar bizi. öyle 4 gün aynı çorabı giyip, kirlenmiş mi diye anlamak için duvara yapışıp yapışmadığını kontrol etmek yok. at makinaya yıkasın. kurduk eve makinayı, borular felan tastamam. attık içine 2 adet kot pantolon başladık seyretmeye. öncelikli amacımız makina kotların anasını sikecekmi diye kontrol etmek. bir zaman sonra bir dalmışız biz tutana helal olsun. tam yarım saat evet tam yarım saat mal gibi seyretmişiz makinayı. kendimize geldiğimizde hiç bir şey olmamış muamelesi yaptıysak da ben o yarım saatte aldığım huzuru, pozitif enerjiyi hiç bir yerde bulamadım.
  • makine çalışmıyor iken seyretme eylemi gerçekleştiriliyor ise bu düpedüz delilik alametidir.

    ama yok çalışıyor ise, çalışan ve hareketli şeyleri seyretmek milli bir görevdir. her türlü.
  • bazi kediler yaparlar bu eylemi genelde. oturup makinanın basina sikilincaya kadar ozellikle renkli camasirlarin donuslerini izlerler hatta cama hamle yapip yakalamaya calisirlar.
  • bendeki çok iyi çekmediği için sıkça yapmıyorum.
  • çamaşır makinesi yürümeye başladığında yapılır. böyle arkasından... sessizce... bi' damla gözyaşı...
hesabın var mı? giriş yap