• konu aksan değil, vurgulama ve tonlama arkadaşlar. aksanın olur; doğru anlamı çıkarmak için aksandan ziyade vurgulama ve tonlama önemli. bu arkadaş söylediklerinin (okuduklarının) anlamını bilmiyormuş gibi konuşuyor. aynı tonlama ve vurgu ile her cümleyi ifade etmeye çalışıyor. gerçekten bulunduğu konumda geçen "iletişim" kelimesine yazık. bunu kendimi temsilen bakkala ekmek almaya göndermem. ama güzelim ülkenin iletişim başkanlığını temsilen birileri makam vermiş.

    t: liyakatsizliğin örneklerinden sadece biri.
  • deve lopmınt
  • (bkz: akantibiliti)
  • işi gereği sürekli ingilizce konuşması gereken bir devlet adamına göre elbet daha akıcı konuşmasını beklerdim. aynı görevi üstlenebilecek, çok daha donanımlı milyon kişi vardır memlekette. ama bundan bağımsız değerlendirme yapıp ingilizce konuşan herhangi biri olarak değerlendirme yapacak olursam aksanı konusunda bahsedildiği kadar büyük bir problem olmadığını söyleyebilirim, dedikleri anlaşılıyor. sadece metni okuyor olmasına rağmen okumuyormuş gibi davranması olayı tuhaf bir hale getirmiş. bazı tiyatral vurgular ve gereksiz jestler mevcut. okunan metin türkçe de olsa bundan çok farklı olmayacağını düşünüyorum.

    şayet bu videoda eksik bulduğunuz şey konuşan kişinin aksanı ise belirtmek istediğim bir şey var. aksan çalışarak edinilebilecek ya da edinilmesi gereken bir dil unsuru değildir. bir bölgede uzun seneler boyunca yaşayan kimselerde farkında olmadan oluşmaya başlar. birkaç hafta yurt dışı tatili yapmış bir üniversite öğrencisi veya plaza çalışanının izlediği bir filmden görüp havalı bulduğu brooklyn aksanını taklit ederek konuşmasının oldurma durup anadili ingilizce olan biri tarafından bu arkadaşın konuştuğundan daha komik karşılandığını bilmenizi isterim.
  • kocaman binaları olan iletişim daire başkanlığının içinin boş olmasının özeti,
  • bir problem göremedim, ingilizce bildiğinize emin misiniz?

    eğer aksanından bahsediyorsanız vah vah, bunun aşağılık kompleksi olduğu defalarca söylendi, isteyen istediği gibi konuşur.
  • iyi hazırlanmamış bir metni, iyi olmayan bir üslupla, sert vücut hareketleri ile yapan ve bulunduğu başkanlıkla hiç alakası olmayan bir memura sahip görev.

    rahmetli ecevit'in, özal'ın da aksanı vardı ama çatır çatır, konuşurlardı. başkan yardımcısı yoldan çevrilmiş, önüne konuşanı oku denmiş gibi okuyor.

    hele abartılı mimikler, ekranı kaplayan kol saati... iletişim ile ilgili her konuda faul.

    adama mı odaklanacağım, sürekli ekranda dolanan big ben kadar saate mi bilemedim.
  • yazık, memlekette binlerce eğitimini almış düzgün adam/ kadın varken yazık.
  • bunların hepsi neden (bkz: berat albayrak)'a benziyor ya?
hesabın var mı? giriş yap