• çoban bu bağlam içerisinde sembolik olarak fakir ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde erkek ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde dindar ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde dinci ise : evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde gariban ise: evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.
    çoban bu bağlam içerisinde köylü ise : evet dağdaki çoban ile senin oyun bir.

    .
    .
    .

    ama ne yazık ki;

    çoban bu bağlam içerisinde cahil ise lanet olsun neden dağdaki çoban ile benim oyum bir?
    bilgi sahibi olmadan nasıl fikir sahibi olunur ki?
  • belki aydinlatici olur, belki!

    demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
    demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.

    platon
  • kaç yıldır aynı geyik dönüyor ama kimse farkında değil. dağlarda çoban falan kalmadı arkadaşım, artık eti ithal ediyoruz. millet sattı savuşturdu keçiyi koyunu, sigortalı işe gireyim, büyük şehire yerleşeyim diye kırk takla atıyor. şimdi dağılın..
  • zamanında aysun kayacıya kızdığım açıklaması, ama şimdi geldiğimiz duruma bakarsak, lan kadın ileri görüşlüymüş hakkını yemişiz dediğim durum.

    senden özür dilerim aysun kayacı
  • bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş. ama bakmış ki salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen profesör sonunda seyise sormuş:
    -buradaki tek kişi sensin. sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?

    seyis cevap vermiş:
    -hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.

    bu sözlere hak veren profesör konferansa başlamış. iki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylamasını isteyerek sormuş:

    -konuşmamı nasıl buldun?

    seyis cevap vermiş:

    -hocam, sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim; ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.
  • kadın vizyon sahibiymiş be
  • aysun kayacı'dan beklemeyeceğim kadar akıllı bıdık bir cümle.
  • bu meseleye ilk kez giriyorum. yeni büyükşehir yasasından henüz haberdar oldum. bu arada biraz eskimiş, çok da yeni değilmiş.

    bu yasaya göre büyükşehir belediyesi olan şehirlerin vilayetlerindeki tüm seçmenler büyükşehir belediyesi için de oy kullanacaklarmış. hatta ilçelere bağlı, nüfusu 2000'in altındaki belde ve köyler ilçenin mahallesine çevrilerek, köylünün ilçe belediyesi için de oy kullanması sağlanmış.

    bu duruma göre büyükşehir belediyesi olan vilayetlerde, köylü, şehirliyi yönetecek kişinin seçimi için de oy kullacakken; vilayet merkezinde yaşayan kişiler sadece kendilerini yönetecek kişi için oy kullanabilecek, köylüyü yönetecek kişi için oy veremeyecek.

    köylü köyü için, ilçesi için ve büyükşehir belediyesi için oy kullanacak; ilçede yaşayan ilçesi ve büyükşehir belediyesi için oy kullanacak; büyükşehirli ise sadece yaşadığı yer için oy kullanacak.

    bu yeni aritmetiğe göre büyükşehirlinin bir oyu, büyükşehir olan vilayetteki ilçelerin iki oyu, köylünün üç oyu oluyor. yani benimle "dağdaki çoban"ın oyu bir değil; benim oyum bir, "dağdaki çoban"ın üç. ben "dağdaki çoban"ı kimin yöneteceğine karışamıyorum, dağdaki çoban beni kimin yöneteceğine karışıyor.

    böyle bir şey nasıl geçmiş? tantana çıkmamış mı? çıktı da ben mi duymadım? anayasa mahkemesi'ne gitmedi mi? gitti de dönmedi mi? ben o ara kış uykusunda mıydım? kafamda deli sorular.

    kırsalın şehre oranla daha muhafazakar olduğunu da düşünürsek, akp sandığa hileyi çoktan karıştırmış da haberim yokmuş. geçmiş olsun.
  • platon demiş ki:

    * demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.

    * demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
  • doğru olup olmadığını, yaşayarak gördüğümüz iddia.
    dağdaki çobanı bilemem tabii de;

    -"yolsuzluk olmuşsa olmuş. bak, bir yıldır şehit haberi gelmiyor" diyenle,
    -melih gökçek ağzında sakız ile fransa cumhurbaşkanını karşıladı diye, artık dünyadaki bir diger "super güç" olduğumuzu düşünenle,
    -sosyal devlet olma zorunluluğunun gereklerini, bir lütuf olarak algilayip "allah razı olsun" moduna girenle,
    -kendini; ayakkabı kutularindaki paraların, ülke menfaati için kullanilma olasılığı olduğunu düşünmeye zorlayacak kadar "hülooooğ" cu olanlarla,
    -aldığı asgari ücretle gecinmesine rağmen; gözüne sokulan kagit üzerindeki istatistiki bilgilerle, halâ ülkedeki kişi başına düsen gelirin binlerce dolar oldugunu söyleyen, ve dahi buna inananla,
    -kısıtlanan her kişisel özgürlük için "avrupa-amerika'da da boyle" diyebilenle,
    -pırlanta, dikenli tel gibi kriterler baz alinarak saptanan enflasyon degerlerine bakip "hamdolsun bu gunleri de gördük" deyip herseyin toz pembe olduğunu zannedenle;
    bir midir o oy?

    iste bütün mesele bu!
hesabın var mı? giriş yap