• sıçması için profesyonel yardım alması gereken hırsızdır.
  • parmaklıklardaki resmiyle "vlad tepes reloaded" tadı veren hırsız.

    (bkz: kazıklı voyvoda)
  • dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olan hırsızdır. bu işlere tövbe etmiştir artık büyük ihtimal.
  • usain bolt un çantasını çalıp , koşarak kaçmaya çalışan hırsızdır .
  • türkiye'deki gazetelerin, haber yazanların, haber seçip tepelere başlara koyanların ve gazete okuyanların, okuduklarını sağa sola yazıp duranların, "ahı ahı" diye gülenlerin gerçek seviyesini gösteren, cibiliyetini ortaya koyan bir kaza haberi. ne kadar da komikmiş ahı ahı...
  • aslında çok da üzerine gidilmemesi gerekir. zira henüz ek$isozlukte başlığı bile açılmamış:
    (bkz: hirsizlik yaparken gotumuze girecek hatalar)
  • 90'ların başı, bir yaz gecesi. arkadaş evinde toplanılır. güzel vakit geçirilir, kafalar da çeşitli yollarla güzelleşmiştir. geyik yapmaktan bıkıldığı noktada tv açılır, sesi kısılır, karanlıkta çıt çıkarmadan seyredilir. derken yukarı kattan* bir cam kırılma sesi gelir. burada atlanmaması gereken nokta, ev sahibinin imitasyon katana koleksiyonu olduğudur. ve hepsi de aşağı katta, bulunduğumuz salonun duvarlarında asılıdır. cam kırılma sesinin ardından sanki telepatik uzaylılarmışız, sanki yıllardır bunun için eğitilmişiz, sanki biri bir düğmeye basmış gibi hepimiz sessizce kalkar ve duvardaki kılıçları alırız. gerçek kılıç olmadıklarından keskin değillerdir ama elde çok ürkütücü durdukları da bilinmelidir. psikopat ninjalar gibi karanlığın içinde kılıçları havaya kaldırır, gözümüzü merdivene dikeriz. saniyeler sonra tvnin ışığında şüphelinin ayaklarını görürüz. merdivenden yavaş yavaş iner. başı gözüktüğü anda ev sahibi ışıkları yakar. göz göze gelinir. karşılıklı çok kısa bir donmanın ardından topluca haykırmaya ve adama doğru koşmaya başlarız. adam ışık hızıyla yukarı fırlar ama durmayız. kovalamaya sokak boyunca devam ederiz. ama hırsız akıl almaz bir hızla kaçar. hoş, yakalamak istiyor muyuz, yakalasak ne yapacağımızı biliyor muyuz belli değildir. adamın o an ne hissettiğini canlandırmaya çalışıyorum gözümde. dört adam. dördü de entel kuntel tipler. şortlu, gözlüklü, keçi sakallı, 20'li yaşlarda gençler. ellerinde japon işi kılıçlarla pozisyon almış seni bekliyorlar. hatta içlerinden biri yeniçeri taarruzundaymış gibi allah allah allah diye bağırıyor. "ne kadar postmodern" diyecek zamanı olmuş mudur?

    edit: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12497984.asp
hesabın var mı? giriş yap