• çok çok yüksek bir egoya sahip olduğunu düşündüğüm patiswiss kurucusu ve yönetim kurulu başkanı hanımefendi.

    görsel
    bugün görselde bulunan yazısına denk geldim. oturup uzun uzun okudum ve projelerinde bu kadar duyarlı işler yaptığını söyleyen bir kadının bugüne kadar şirketini büyütme yolculuğu sürecinden bahsederken hiç bir tane bile çalışanından bahsetmemesi garip geldi açıkçası.
    bugüne kadar geldiği süreçleri hep ben yaptım ben hallettim ben ben ben diye anlatmış ama bu uzun yazıda bir kere bile ekip diye bir şey dememiş, birine teşekkür etmemiş.

    geçtiğimiz günlerde rakip bir firmada çalışan arge personeli nasıl kendi ürününü eleştirdi diye topa tutmuştu. kadını işinden etmiş bile olabilir.

    eleştiri gönderisi

    edit : 2 yıl önce bu hanımefendi hakkında yazdığım entry için kendimi wonderkid bulmuş fm menajeri gibi hissediyorum
  • çalışkanlığını, hırsını ve başarısını takdir etmekle birlikte, gerek kullandığı üslup gerekse yazım itibariyle geliştirmesi gereken yönler bulunan yolun başındaki iş insanı.

    kendisinin, özellikle aktif olarak kullandığı, linkedin'deki yazılarını takip ediyorum. çok fazla “ben” dili kullanıyor, örneğin “çalışma arkadaşlarım” değil de çalışanım gibi biraz üst perdeden hitapları tercih ediyor ve övünmeyi seviyor.

    tabi bir de imla ve yazım konusu var ki, kesinlikle yazdıklarını okurken bunlara takılmaktan içeriğe odaklanamıyorsunuz. gerçekten hakkını veren bir üst düzey yönetici olacaksa bu konuları da çözüp daha az kelimeyle daha çok söz söyleyebilmeli, yazım yanlışlarına son vermeli ve bence biraz da özeleştiri yapabilmeli ve farkındalığını artırmalı diye dusunuyorum.

    iki yıl sonra gelen edit: görünen o ki, üslup ve davranış tarzı olarak yolun başından iki adım öteye geçememiştir.
  • son bir kaç haftadır önüme düşen linkedin postlarıyla tanımak zorunda kaldığım kişi.

    o kadar cringe şeyler paylaşıyor ki linkedin'de, okurken kendimi yorganın altına sokup saklanmak geliyor. ben utanıyorum yani onun yerine okurken o yazdıklarını.

    blokladım kurtuldum.
  • linkedin’de gunde 3 kere karsima cikan artik bayginlik gecirten hanimefendi.. yazdiklarindaki “samimiyet” bir bana gecmiyor sanirim.
  • linkedin fenomeni diyebiliriz kendisi için. sürekli karşıma çıkıyor ve ego gösterisiyle harmanlanmış pr tadı var gönderilerinde. demin de çalışanlarının, tedarikçilerinin evine yolladığı onlarca çiçekle video atmış hanımefendi. yukarıda birisi daha yazmış ama bence de potansiyel bir börpli vakası seziliyor.
  • patiswiss yönetim kurulu başkanıdır.

    linkedin'de sıkça karşıma çıkmaktadır ponçik gönderileriyle. sosyal medyada sergilediği ponçikliği gerçek iş hayatında sergilediği konusunda kuşkuluyum çünkü gönderileri buram buram ego kokmakta.

    edit: valla fabrikasında o kadar da ponçik takılmadığını öğrenmemle öngörülerimin çıkmasına sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. bir insanın kardeşi neden şirketten ayrılırken yazdığı veda yazısında ablasına tek bir kelime etmez?
  • koskoca yönetim kurulu başkanı olmuşsun ama bir ürününün taklit edildiğini bile doğru düzgün ifade edemiyorsun. serzenişinde haklı olabilir fakat paraya kıyıp bir kurumsal iletişimci tutmazsan böyle saçma sapan devrik cümleler ve ısırılmış, diş izli ürünler koyarsın.

    haklıyken komik duruma düşmüş.
  • en az sevgili ekşi yazarları kadar egolu bulduğum kişidir. bir de bugünkü linkedin postunda ekşide kendisi için yazılanları okuduğunu belirtmiş ama bu algıyı kırmak yerine daha da üst perdeden yazmış captionını. egonun yanında bir de gereksiz bir alınganlığı var, ekşide yazılanlara karşı yaptığı yorumdan anlaşılan. gelip bir şirketin ykb’si olmuşsun ama alınganlığı bir türlü kenara bırakamıyorsun. lütfen kariyerde büyüdüğünüz kadar kişiliğinizde de büyümeye gayret edin.
  • geçen bir linkedin postunda çocuğu hastalanmıştı* ve çocuğuyla hastanedeki görüntüsünü de paylaşmıştı yanlış hatırlamıyorsam. lakin, postun açıklama kısmında eşini* bildiğin gömmüştü; "eveeet biz hastanelerdeyken tabii ki baba her zamanki gibi ortalarda yok" gibisinden. kendi fikrimce hiç yakıştıramamıştım. çünkü;

    örnek bir kadınsın, belli ki örnek bir annesin, başarılısın, güzelsin, akıllısın, gelir seviyen de yüksek yani kısacası 'güçlüsün'...tam da olması gereken türk kadınısın yani. be elif hanım yapma işte! söyleme, yazma böyle şeyler. ne yaşanmış olursa olsun o çocuğun babası o... gerek yok yani. şimdi çocuk okusa bunları durduk yere düşman olacak babasına, ne gerek var. sen zaten güçlüsün ve her şeye yetişebiliyorsun. ileride sen, onun yanında olduğun sürece belki babaya da ihtiyacı kalmayacak. veya hiçkimseye ihtiyacı olmayan biri olacak. tıpkı senin gibi... güçlü olmak için herhangi bir erkeğe ihtiyaç duymadığın gibi... bunları, anne baba kavgasını çok yaşamış bir evlat olarak da yazdığımı belirteyim. kısacası tevazu içinde işine yap, çocuğunu sev. zaten bu her şeye yeter de artar bile.

    kimsenin ikili ilişkilerine laf söylemek haddim değil. kimsenin paylaşımları da beni ilgilendirmiyor. sadece kendisini gerçekten güçlü bulduğum ve iyiliğini istediğim için yapıcı bir eleştiride bulunmak istedim, yoksa kendisini hiç tanımam. başarıları daim olsun...

    bu arada sahibi olduğu markanın ürünleri...eee.... neyse onu da ilgili başlığa yazarım bir ara*
  • linkedın'in demet akalın'ı.
hesabın var mı? giriş yap