• kadın. beyaz tenli, kırmızı saçlı. yirmi sekiz yaşında, bekâr. gürcistandan artvin’e göçmüş bir sülalenin altıncı, oradan adapazarına göçmüş ailenin ikinci nesli.
    koç burcu. kendini ve etrafındakileri ifade için kullandığı dillerden biri astroloji. burcunu seviyor ve günlük gazetelerin burç yorumlarına hiç iltifat etmese de aynı iyimserliği paylaşıyor bu köşelerin yazarlarıyla. koçları “zeki, enerjik, havadaki, sudaki etraftaki tüm titreşimlere hassas, değişken, narsist, dolayısıyla özgüven sahibi” şeklinde tanımlıyor.
    şiirle alâkadar. şiir üretenlerle, üretmeye çalışanlarla alâkadar. ve bu husustaki herşeyle de alâkadar. önceleri özenle koruduğu gizli odası olan şiir, sonraları o zamana kadar içine girmekten imtina ettiği panayıra bir davetiye oldu. mütevazi şenlikçisi olduğu bu panayırın şenlendirenlerinden biri olabileceğini farketti ve kendini bu cümbüşün içine attı. pek çoğu tanım getirirken cümbüş demeyecektir. ama onun gelişimini göz önüne alırsak başkalarına çiğnenmekten acımış sakız tadı veren bu hareketliliği anlayabiliriz.
    ilkgençliğinde edebiyata ilgili, ağırbaşlı doğru çocuk kıvamını hakkıyla tutturabilmiş biriydi. lisede (burcunun özelliği) sivrilerek bazı mihrakların ilgisini çekti ve bir tarikat (demez o) cemaatin gönülverenlerince markaja alındı. kendi de bir gönül veren olduğunda malvarlığının yarısından çoğunu dağıtmış. diyor ki “kitaplarım (sesi titriyor bunu söylerken) öyle çoktu ve öyle iyiydi ki kütüphanem. ilkokulda dostoyevskiyle tanıştım. batı klasiklerinin çocuklar için sadeleştirilmiş versiyonlarını tükettiğimde daha el kadar çocuktum. o yüzden çok zor geldi.” cemaat içinde bulunmanın gerekliliklerini yüklenmek onu doğru çocuk yapmış. büyükler daha bu doğrudur demeden onu sahiplenmek ve gizli onaylanma için kalbinin ve aklının güç yetiremeyeceği büyük kararları el yordamıyla çalıştırmak. sonra da bu kararların işleyişini bir rüyada gibi izlemek. yaptığı bu olmuş.
    onu tanıdığımda cemaat içindeki pozisyonu doğru çocukluktan ablalığa kaymıştı. onlara bir kaç numara büyük geldiğini düşünüyordu ve bu düşüncenin verdiği emniyet hissiyle herkesin tukaka ettiğine kol kanat gerebiliyordu. bir muhataba susamıştı artık ve uyurgezerlik miadını doldurmuştu. bu arada bir kırılma yaşadı. bu kırılmayı tetikleyen unsurların bir kısmı bendedir ve aslında o kadar da önemli olduğunu düşünmediğimden bunları sayıp dökmeyeceğim. önemli olan bir gün bir şeylerin farkına vardığını kendine itiraf etti ve sonra baş döndüren bir hızla değişti.
    başta kısaca geçtiğim maddeler bu değişimle birlikte gelen sembollerdir. doğasına aykırı bir yaşantı sürdüğünden midir bilinmez (öne çıkma ve sivrilme) kendini bu sembollerle ifade eder. gürcülüğü onun için çok önemlidir. oysa kültüründen pek az şey geçmiştir onun nesline. dil bilmez, şive taşımaz. tam bir kentlidir. yani ortak dili kullanır. giyimi kuşamı, beğenileri kastın kendini (özünden) ait hissettiği sınıfıyla ortaktır. yine de gürcü yazınını, müziğini takip eder. annesinden kalma gürcü deyimlerini, özel kullanımları işleme sokmak üzere zihnine iliştirir. kırmızı saçlılara sempatisi vardır.
    burçlar da böyledir. koçlar, akrepler, oğlaklar, yengeçler daima tedavüldedir. cahit zarifoğlu desek “bir yengeç. kalabalıkla varlık göstermese bile onu yadsıyamayız” der. baudelaire koçtur, ismet özel başak. bu bütünlüğün (bütünün değil), zararsız matematiğin bir parçası olmaya kastetmiştir o.
    alıngandır. hassastır. kendisi hakkında kılı kırk yarar. kendini beğenmiş bir görüntü arzeder. bunu da yine uzun yıllar toz tutmaya bıraktığı yeteneklerini geç farketmesine ve biraz “benim ne eksiğim var” içerlemesine bağlıyorum. filhakika hiçbir eksiği yoktur. onun fazlası, eksiği olmamasına rağmen yapabileceklerine el uzatmamasıydı. ama bu da kimi zaman yorucu hatta yıkıcı bir şey olabilir. bu böbürlenmenin altındaki kendini tahkir edişi bilenler dışarıya yansımayan yıkıcı dengenin farkında olanlar dosttur onunla. gerisi onun deyimiyle “onlar şey yani”dir.
    etrafı hayli kalabalıktır. yalnız kalamaz. sokağa çıktığınızda gördüklerinizin yarısıyla selamlaşır ve bu söylediğimde zerre mübalâğa yoktur.
    hanımefendidir, büyüklerine, küçüklerine nasıl davranacağını bilir. arkadaşlarının anneleri ona bayılırlar. doğumgünlerini unutmaz (ee burçlar tabii) düğünleri hasta ziyaretlerini ihmal etmez. sosyal tarafı hâlâ örnek kişi olmaya devam etmektedir. bazı kalıplara sıkı sıkıya bağlıdır bu nedenle. özel günlerde hediyeleşmek, tebrikleşmek gibi. romantizmden anladığı bu değilse de bir tek gülü memnuniyetle romantik bir atak olarak buyur edebilecek bir tiptir. (ettiğinden değil, örnek olsun diye söyledim)
    küçücük şeyler onu mutlu kılar. bir o kadar küçük şeyler de afiyetini kaçırır. teninin rengi onu olağanüstü bir hızla eleverir.
    gururludur. ve çok çabuk unutur. onunla altı ayda bir her şeye yeniden başlayabilirsiniz. alınganlığını dengeleyen de budur. siz farkında olmadan bir şeylerden incinir, bir şeylere küser. ama bir özür çok şeyi halleder. dost da olsanız, düşman da böyledir. onun için düşman, zekası elvermeyenlerdir. onlarla pek işi yoktur. bir insan zekiyse ve onu uğraştırabiliyorsa yenmeye, yenilmeye ve sonra tekrar yenmeye, yenilmeye gıkı çıkmaz. çabuk yara alır, tez iyileşir.
    açıkyüreklidir. paraya önem vermez, cömerttir. madden ve manen çok fedakârlıklar etmiştir, etmeye devam etmektedir. yeni vaziyetinde değişmeyenlerden biridir bu. kurduğu ilişkilerde emek önemsediklerinden değildir. yeni tanıştığı birinden on yıllık arkadaşına kadar vereceği emeği, zamanı kıskanmaz.
    babası altı yıl önce vefat etmiştir ve onu çok özlemektedir.
    annesiyle yaşar. evli abilerini sıkça ziyaret eder. herkes titremektedir üzerine o hâlâ ailenin küçük kızıdır.
    midesinden rahatsızdır ve doktor “sinirsel evlâdım” demiştir.
    o, inanmak ister. oyun kurmayı beceremez ve bunu becerebilenler incitir onu.
  • ilkokul 2. sınıf aşkım. her akşam eve gittiğimde annemin hazırladığı yemekleri yerken "allahım bu emine'nin karnına" derdim. dualarım kabul olmuş olmalı ki emine her geçen gün kilo aldı. sonra 4. sınıfta beni terketti ve emine gitti izmir'e, ama intikamım acı oldu. neşe vardı sınıfta hemen ona aşık oldum. pekala kabul ediyorum, emine gibi olmadı hiçbir zaman neşe. adı neşe idi ama emine daha mı neşeliydi ne? neyse, sonra sınıf başkanı seçildim, çok havalı bir döneme girdim. o zamanlar yeni öğrenmiştim gözlerimden ateş çıkarmayı, akşamları gökyüzüne doğru gözlerimden ateş çıkarır ve emine'nin gördüğüne inanırdım. ışıklarım bir göktaşına çarpıp parçalanmasına sebep oldu ama onlar dünyaya düşmediler. dünyaya yaklaşan cisimle bir ilgim yok yani. benim için değerli olan, ellerimin ucundan çıkardığım sivri bıçakları gösteremedim emine'ye, neşe de çok ilgilenmedi zaten. neşe aslan burcuydu; daha çok pembe tüllü, simli elbiseler ile ilgilenir, tüylü şapkalar ilgisini çekerdi. emine öyle değildi, benim ilgimi çeken her şeye hayran olurdu. okulda sınavlarda, ben emine'nin arkasında otururdum her zaman. yazılı sınavlarda ondan birkaç soru eksik cevaplardım, hep benden çok not alırdı. o zaman çok seçeneğimiz yoktu bizim, öyle atari falan yoktu. böyle çubuklu ekranda oynanan garip oyunlar vardı, onu oynardık beraber. üst katta ders çalışacağız diye çıkar, sonra kuşları severdik. hiç akşam kalamadı bizde emine, hiç gökyüzünde yıldızları beraber izleyemedik.
  • 1971 yapimi orhan aksoy'un yonettigi tarik akan, filiz akin, ekrem bora gibi isimlerin basrollerde oldugu film.

    ekrem bora'nin kardesi tarik akan'i tokatladigi ve arkasindan tarik akan'in abisinin elini tuttugu ve en son olarak da anneleri sukriye atav'in gelmesiyle ekrem boranin tokatlandigi sahnesiyle hatirlardan silinmez (hele ki tokatlar esnasinda diksinya seklinde cikan efekt yok muydu). filiz akin ne yapiyordu hatirlamiyorum.

    edit: arzu film sağ olsun ilgili sahne: https://youtu.be/fhwcdhlbfs0?t=3555

    filiz akın hatırladığımdan daha güzelmiş...
  • her babaannenin torununa armağanı olan yüce ad, din derslerinin gözde ismi.
    hoca listeye bi bakar, mırıldanarak sınıftaki isimleri gözden geçirir, müge, gözde, hale...(bu isimler çok moderndir, yok mu şöyle kuranda geçen bi isim derken)hah, emine oku bakalım parçayı, sonra da özetle kızım...
    bir olur iki olur, her derste olmaz ki be!yazık, günah...
  • dizilerde hizmetçi, yaşlı teyze, köylü kadınlara verilen isim.en son boncuk emine diyerek köpeğe vermişler ki yuh dedirtiyor!
  • yarıntan itibaren kitapçılara ulaşacak mehmet eroğlu'nun inançlı bir kadın ile inançsız bir adamın dönüştüren aşkını anlattığı romanı.
  • gayet iyi kalpli ama hayır demesini bir türlü öğrenememiş güzel kız.
  • neşet ertaş'ın gurban olduğum albümünde söylediği söz ve müziği sadettin kaynak'a ait insanı bambaşka bir dünyaya sürükleyebilen türkü.
  • nüfus cüzdanında 1978 doğumlu gerçekte 1975 doğumlu olan türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan bir kadıının ilk adı.
    mardin ili midyat ilçesi nüfusuna kayıtlı.
    1.60 cm boylarında.
    75-80 kilo
    esmer.
    eşarbı saçlarının rengini bize gösterecek kadar perçeminden açılmış, koyu kahverengi
    yeşil renkli gözlerinin feri iyice cılızlaşmış
    okuma yazması yok.
    okula ilk gidişi ilk çocuğunu birinci sınıfa kayıt ettirirken olmuş.
    14 yaşında evlendirilmiş.
    ona hiç sorulmamış ( bir an için bildik hikaye diye geçiridim içimden )
    eşi de kendinden iki yaş büyük.
    hiç çalışmamış.
    ( evden kaç dışarı çıkmıştır ki ?)
    yanındaki kız kızkardeşim diyecek diye beklerken " o benim büyük kızım " diyor.
    - kaç yaşında ? 16
    kaç çocuğunz var ? 6 üç kız üç erkek ( gözlerim birden büyüyor 34 yaşında 6 çocuk )
    neden ? kaynanam aldırmadı korunmama da izin vermedi biz beraber oturduk.
    - sen de istedin, yani ? 1. oldu yaşın küçüktü. 2. de oldu. hadi 3.sü de oldu. 4-5 6..çocuk ? yok öle değil ben bilmiyorum doğurdum işte.
    yaşları ? 16 -15 14 12 10 ve 7
    okula gidiyorlar mı ?
    -yanımdaki benim büyük kızım. çalışmak zorunda olduğundan gidemiyor bize bakıyor da.
    -diğerleri ? 15 yaşında olan erkek. o da seneye çalışmaya başlayacak. diğer dördü okuyor. dersleri de iyi .onları okutacağız.
    -sorununuz neydi ? eşim beni çocuklarımla evden kovdu. kız kardeşimde kalıyorum.korkuyorum. şiddet görmekten.yine.bizi bulmasından.rahatsız etmesinden.
    -kayınvalidem öldü.her şey değişti. kayınpederim de oğluna -eşime-kızdı bizi istemedi.eşimde ayrı ev tuttuk ama o da içiyor bize rahat vermedi en sonunda da dışarda kaldık.
    -yeşil kartınız var mı ? var.
    -sağlık durumunuz ? astımım var. psikolojim bozuk.başım çok ağrıyor.
    -kızınız evlenmek istese şimdi izin verir misiniz ? yok. ben çekiyorum hala. bana sorulmadı evlenmek istiyor musun diye zorla evlendirildim.onu da aynı şeyleri yaşamasını istemem.
    ( şu an bize o bakıyor. sırası değil mi demek istedi diye düşünüyorum )
    -mardin deki bugünkü katliamı duydunuz mu ?
    yok haberim olmadı .
    -mazıcı köyünü biliyor musun ?
    bilmiyorum.
    ....
    kaç nesil değişecek bu topraklarda kadının çocukların ailenin bu durumu ? köle olmaması birey olabilmesi için ?
  • bu isme sahip kadınlar kadar güvenilir kadın azdır.
hesabın var mı? giriş yap