• belirli bir i$ icin kullanilan alet. kullanimi, genelde muzik enstrumanini cagiri$tirir genelde.
  • duygularımızı, hislerimizi; sanatsal bir ifade biçimi olarak, seslerle ahenkli kombinasyonlar oluşturmak suretiyle yansıtma aracıdır.
  • müziğin bedenidir.

    çıkardığı sesler; his,
    rezonans; duygu,
    enstrümanın türü; dil,
    tel, arşe,mızrap v. s . ; üslup,
    ortaya çıkan eser; enstrümanın ruhu ile sanatçının aşkı, muhabbetidir.
  • zor ama çok zor bir sevgilinin yapacağı her türlü işi başına açandır.

    kapısının önünde, yürek kulu gibi uzun zamanlar boyu beklersin,
    kendini asla teslim etmeyen bir kale gibi duru öyle, buz gibi koynunda;

    parmaklarını, tırnaklarını, kulağını, bileklerini, omzunu zorladıkça zorlar.
    hep başa sararsın, saatlerce aynı melodiyi kulağına fısıldarsın,
    hiç birine kulak asmaz...

    sonra zamanla inanır sana, kanı kaynamaya başlar,
    mahçup bir kadından, bir afet-i devrana dönüşür,
    tam teslim olup, seni o kapıdan içeri aldığında,
    hevesini köreltir, bir köşede unutursan
    işte ordan geri dönüş yok.

    senden yüz çevirip, sana eskisinden de zor görünür artık,

    benimki bana küsmüş, bu hikayeyi oradan biliyorum.
  • endüstriyel tesislerin otomasyon sistemlerinde kullanılan, sistem bilgilerini öğrenmek ve/veya yönetmek için kullanılan araçlardır.
    özel bir teknik uzmanlık alanıdır.
    tesislerde ki basınç, sıcaklık, nem, akış, seviye transmitterları, sensörler, valfler, switchler birer enstrümandır.
    analog sinyalli enstrümanların çoğunun özel kalibrasyon durumları,
    dijital sinyallerin de genel mekanik veya dip switch ayarları vardır.

    diyalog;
    +ne iş yaparsın?
    -enstrüman test ve devreye alma işleri
    +vurmalı mı, üflemeli mi? hahahahah
    ~bi bitmediniz.
  • menkul kıymet. yatırım araçlarından biri. (bono, repo, döviz, hisse senedi gibi)
  • enstrüman çalmak yetenek isteyen bir iştir, uğraş gerektirir, sabır gereklidir. gerçekten iyi enstrüman
    çalabilen insanlara hep imrenmişimdir.

    bir de benim gibiler vardır, cok severler ama hem yetenekleri yoktur hem de üzerine uzun süre düşecek kadar kararlılıkları. ama yine de bağlanırlar enstrümanlarına, benim bir (bkz: pan flüt)üm var mesela, cok severim ardı sıra sesler çıkarmaya, müzik uydurmaya bayılırım. ama o kadar, bir tek notayla (bkz: bak postacı geliyor) çalmıştım ama artık o da kalmamıştır herhalde.
    dün uzun zaman sonra pan flütümü çıkardım, bayağı harap oldu son zamanlarda hiç ilgilenemediğim için. gül yağını aldım önce birer damla, her borusuna akşama kadar yağı iyice çekti ahşap. akşam üzerine de pamuk yardımıyla sürdüm yağı; sildim yavaş yavaş, oynaya oynaya. içim öyle bir huzur doldu ki. sanki bana muhtaç bir hayvana susuzluktan kurumuşken su vermişim gibi, sanki iç huzur vermek üzere yazılmış bir kitabı sindire sindire okuyormuşum gibi... gül yağının kokusundan mı böyle bir hisse kapıldım yoksa cidden değer verdiğin bir enstrümana bakım yapmak insana manevi bir huzur mu veriyor bilmiyorum. ben sevdim artık ihmal etmem.

    not: yağı sürüp iyice temizledikten sonra sesi öyle güzel oldu ki elimden bırakasım gelmiyor pan flütü. tavsiye ederim yapın bunu arada sırada.
  • duygu yansıtma aracıdır.
  • araç sözcüğünün karşılığı olarak kullanılmakla birlikte genellikle müzik aletleri için kullanılan fransızca kökenli kelime.

    enstrüman kullanmak ilk başlayan için zor gelebilir ama eğer egzersizler düzenli olarak yapılırsa elinizdeki düğüm çözülür ve gerisi kendiliğinden gelir. eğer müzik kulağınız varsa çok zorlanmazsınız. iyi bir müzik kulağınız varsa nota öğrenmeye gerek kalmadan notaların yerini enstrüman üzerinde kendiniz keşfedip basit şarkıları çalmaya başlayabilirsiniz.

    müzik enstrümanları 5 kalemde gruplandırılır.
    -telli çalgılar
    -vurmalı çalgılar
    -nefesli çalgılar
    -yaylı çalgılar
    -tuşlu çalgılar

    bana sorarsanız içlerinde çalınması en zor olan grup yaylı çalgılardır. öğrenmesi daha uzun bir zaman alır ve çok sabır gerektirir.

    vurmalı çalgılar enerji ve kas gücü gerektirir, bu yüzden genellikle erkekler kullanır. mesela bateri çalan kadın görmek bu nedenle zordur.

    nefesli çalgılarda diyafram kontrolü çok önemlidir bu nedenle üflemeli çalgı öğrenen birinin uzun süre nefes çalışması gerekebilir.

    telli çalgılar içerisinde perdeli olanları perdesiz olanlarına göre daha kolaydır. parmak yapısı enstrüman seçiminde kıstas olabilir. mesela parmakları boğumlu ve dolgun olanlar ince parmaklılara göre bağlamada daha başarılıdırlar. uzun parmakları olan insanlar ise gitarda daha iyi başarı gösterirler.

    tuşlu çalgılarda sağ ve sol elin birbirinden bağımsız hareket edebilme becerisini gösterebilmek gerekir. bu da gayet zordur ve çok çalışmayı gerektirir. mesela tek elle piyano çalmak gayet basittir. 30 dakikalık bir eğitimle bile rahatlıkla basit bir çocuk şarkısı çalınabilir. ancak iki eli kullanarak çalabilmek aylar alır. çünkü sağ el notalarda gezinirken sol elle sağ elden bağımsız olarak akor vermeniz gerekir.

    enstrümanlar müzik yapmanın ötesinde size bir toplumun hayatı algılayış biçiminden tarihine kadar bir çok bilgi verir. yaklaşık 13 yıldır farklı müzik enstrümanlarıyla uğraşan bir insan olarak şunu belirteyim ki medeniyetlerin ürettiği enstrümanlar ile uygarlık kodları arasında çok güçlü bir bağ var. bunu özellikle piyano çalmaya çalışırken keşfetmiştim.

    mesela batı medeniyeti hata kabul etmez. elektronik bir eşya gibi. her şey doğru olsa dahi tek bir bağlantının bile yanlış bağlanması onu işlevsiz hale getirebilir. yapılan bir hata anında sırıtır.

    doğu medeniyetinin uygarlık kodlarında ise kusurları örtücü ve bağışlayıcı unsurlar ağır basar. hata işleme konusunda daha ılımlıdır çünkü insan algısı kusursuz değildir.

    bu durumun enstrümanlara yansıması nasıl olur? mesela bağlama çalarken bastığınız yanlış bir notanın sesi, bam telinin bas sesi içinde kaybolur. yaptığınız hatayı sizden başka farkeden pek olmaz. ama piyano öyle değildir. tek bir tuşa yanlış basarsanız bütün büyü bozulur.

    istisnası vardır elbet ama enstrüman çalan insanlar genellikle nazik olur, zarif olur, anlayışlı olurlar. malesef türkiye'de müzik eğitimi çocuklara flütle memoliyi çaldırmaktan öteye gidemiyor. en azından benim zamanımda öyleydi. keşke zorunlu entrüman dersi olsa. emin olun insanlar birbirlerini bu kadar yıpratmak yerine sanatla meşgul olsalar, yeminle söylüyorum bak götümüze floresan girmiş gibi kitlesel bir aydınlanma yaşarız. ama işte. zerafet yerine kabalığı, sükunet yerine kavgayı tercih eden bir milletiz. bakalım zamanla değişir belki.

    (bkz: inş cnm ya)
  • arac
hesabın var mı? giriş yap