• otto santral* maceram şöyle efendim:

    hem bienal turu atmak hem de yanımızdaki ufaklığa enerji müzesini gezdirmek amacı ile santralistanbul'dayız. dinlenmek ve karın doyurmak üzere otto'ya girip oturuyoruz. otto için işler iyi gözüküyor. hem santralin yeni açılmış olması hem de bienal sebebi ile tüm masalar dolu. problem de burada başlıyor. 6 değişik garsondan masamıza bakmasını rica ediyorum. hepsi "bir dakika" deyip kayboluyorlar. bu iş tam yarım saat sürüyor. bir yetkili görmek istiyorum. şef garson kılıklı bir beye en azından menü talep ettiğimi söylüyorum. şöyle bir diyalog yaşanıyor:

    -çok yoğunuz
    -çok yoğun değilsiniz. tüm masalarınız dolu. bu iyi bi'şey
    -ama...
    -menü istiyorum ben
    -yeni açıldığımız için yeterince menü basılamadı
    -neden kaç masanız olduğunu bilmiyor muydunuz?
    -hemen geliyoruz

    derken bir garson yanımıza gelip, "size menü verildi mi" diye soruyor. "hayır" diyoruz. garson kayboluyor. biraz daha bekledikten sonra mekan içinde dolaşarak garsonu bulup, neler olduğunu soruyorum. "menü almaya geldim" deyip benden kurtuluyor. az sonra masaya geliyor sipariş almak için. "daha ne sattığınızı öğrenemedik" diyoruz. elindeki a4 fotokopileri masaya bırakıp gidiyor. fotokopilerin sırası karışık ama allahtan köşelerine tükenmez kalemle numara konmuş. bir menü oluşturmayı başardık 4 kişi. bize iki arkadaşımız daha katılıyor. çok şanslılar oturur oturmaz menüleri var.

    sol yanımızdaki kızlara yedikleri pizzanın büyük mü küçük mü olduğunu soruyorum. bir fikirleri yok. zaten pizzalarının çok geç geldiğini, pizza seçeneğinden uzak durmamız gerektiğini söylüyorlar.
    masadakilerin yarısı pizza isterken, ben ve bir kişi daha beklememek için "otto burger" istiyoruz. ne de olsa köftenin iki yanı ızgarada 2şer dakika beklediğinde hazır olan bir nesne burger. sipariş veriyoruz. 45 dakika sonra pizzalar geliyor. burger beklemeye koyuluyoruz. pizza yiyenler bitiriyor. doyuyor. biz aç karnına içeceklerimizi tüketmeye devam ederken ben çıldırarak, garsonu yakalayıp neler olduğunu soruyorum. "otto burger mi vardı bakayım" deyip kayboluyor.

    az sonra harika bi'şey oluyor. garson elinde burger ile geliyor ama diğer burger yok! "2 tane miydi" gerzek sorusu ile karşılaşıp, tabağı garsonun eline verip "burger görmek istemiyorum. bunları götürün. ışık hızı ile hesabı istiyoruz" diyorum. gidiyorlar geliyorlar. o bi'tane burgeri bana yedirmek için çok ısrarlılar. bizden hesap almayacaklarını, bir dahaki sefere bizle kişisel olarak ilgileneceklerini ve otto burgerlerimizi yemeden gidersek çok üzüleceklerini söylüyorlar. içimden "bi'daha gelirsem s*ksinler" diyerek kalkıyorum bu hiç mazereti olmayan pseudo-lüks-saçmalıktan.
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap