• ah be... ne kallavi bi insandır hayati hamzaoğlu... pala bıyıkları, kemerli burnu, alnını örten "blok" perçemi gözümün önüne gelir, ismi geçtiğinde. sesini kullanışı, telaşlı hali, sinirlenmesi, tecavüz etmesi, bıyır bürmesi, dayak yemesi; hepsi ayrı bi ustalıktır.

    kocaman "artiz"leri, kocaman yapan, doruğa taşıyan, "merdiven insan"lardan biridir, "roldaş"ları gibi. yine onlar gibi, asla hak ettiği yerde olamamış, aç, bitap, hasta ve parasız bir hayat sürmüştür.

    koroglunda, ağrı dağı efsanesi'nde, yılmaz güney filmlerinde, leyla ile mecnun da hep "kötü" adam olmuş, filmi "yaşıyor" olmamızda en büyük payı sahiplenmiştir. sevilebileceğini, sevebileceğini, kırlarda, havuzlarda taşkın nidalarla sevdiğiyle "coşkun" vakitler geçirebileceğini asla düşünmeyiz. "bu tip adamlar hep yalnız kalır" sanırız; herkes böyle düşünür ve kimse yaklaşmaz ona.

    bunun sonucu olarak, yalnız ve perişan bir halde sirozdan "2000" yılında ölmüştür. en son tv'de gösterildiğinde, yanakları içe çökmüş, gözlerinin oyukları derinleşmişti; bedeni, bir iskeletten ibaretti. "oh olmuş" diyenler bile wardır arkasından, "kötü adam" imajının gerçekçiliğindendir bu... böyle bir insanın unutulmasına üzülürüm...
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap