15 entry daha
  • bütün bir kış evde olan biri olarak ben, her sabah yürüyüş yapiyordum. bu böyle bir ay kadar sürmüştü. her sabah kesintisiz saat 7 ile 9 arasi tempolu yürüyüş yapiyordum. havaların soğuk olması hastalık ve enfeksiyon riskini arttırıyordu. herşey bir saç ağrısıyla başladı. garipti sanki saç derimde pişik vardi, öyle bir haz yaratıyordu. bu böyle iki gün sürdü daha sonra şiddetli kulak ağrısı başladı. ben önemsiz birşeymiş gibi salladim. bir akşam film izlerken, tabi doğal olarak filmi tartışıyoruz evdekilerle bir anda konuşmamın garipleşmeye başladığını hissettim. kimse sorsam " sesim nasil ? " diye, " hep aynı " cevabını aldım. sabah oldu işte ben yine yürüyüşe gittiğim sırada, sağ gözümün yaşardığını farkettim, çünkü kırpamıyordum. yürüyüşü yarıda kesip eve gittim telaşla. yüz felci olduğu aklıma gelmiyordu.

    ilk önce aile hekimine gittim. benden dişlerimi göstermemi, ıslık çalmamı ve göz kırpmamı istedi. hiç birini yapamayınca " sen yüz felci olmuşsun dostum ya " dedi doktor. o kadar iç rahatlatıcı bir üslupla söyledi ki, " herhalde önemsiz bişi lan bu " dedim. beni özel bir doktora yönlendirdi. oraya gittiğimde, aile hekiminin yaptırdığı şeyleri tekrar yaptırdı. birkaç soru sordu. kulağın akıyor mu ? her ikisinde de ağrı var mi ? ne kadardır ağrıyor ? gibi. hepsini tek tek cevapladım. akıntı olmadığını duyunca, atlatman kolay olur dedi doktor. birkaç ilaç yazdı, ağrı kesici ve bir antibiyotik. 2 hafta kadar sırf bunları kullandım ilerleme olmuyordu. sadece kulak ve saç ağrım geçmişti.

    bir gece bilgisayar başında oturup araştırma yaptım. herkes kortizon ilacindan bahsediyordu ama bana verilen reçetede böyle birşey yoktu. bu sefer devlet hastanesine gitmeye karar verdim. sağolsun ordaki doktor konuyla son derece ilgiliydi. bana yüz felcinin kulağın içinden geçen, yüz sinirlerin iltihaplanması sonucu olduğunu söyledi. eski reçetemi gösterdiğimde bu ilaçlarla biryere varamazsın dedi. sürekli sakız çiğnememi söyledi. ayrıca bana kortizon ilacını yazdı. ilk hafta günde 3 defa tok karnına, 2. hafta günde 2 defa tok karnına, 3. hafta günde 1 tane tok karnına. ayrıca kortizon ilacını tuzlu yiyeceklerle asla tüketmememi söyledi. tuzlu her neyle olursa olsun kortizon yutulduğunda vücutta yağlanma ve su bezesi oluşmasına sebeb oluyormuş. evde herşey tuzsuz olmuştu bir anda. yemekler tuzsuz pişiyor, fırına rica edilip tuzsuz ekmek aliniyordu. hayat ev için kötü " en azından tuzu sonradan koyabiliyorlar " benim için ise berbat ötesiydi. hiç bir ağrım felan yoktu. galiba en zor olan şeyler bunlardı. dudaklarım ve ses tonum tıpkı silvestre stalone gibi olmuştu. arkadaşlarım beni güldürüp, dudaklarımın aldığı şekli görünce, yarılışları ikiye cıkıyordu. gülürken kendinden geçiyorlardı. aslında kızmıyordum böyle kötü şeyler ancak böyle geçebilirdi. millet bol tuzlu turşuları, lahmacunları, çorbaları fataliti yaparken ben izliyordum. hatta ismail yk'nın beyaz show'da ki yüz felci olma sahnesini defalarca izledim. ama benim ki öyle değildi. adama resmen inme iniyordu. güldüm geçtim.

    kortizon kullanmaya başlamamın ikinci haftasının ortalarına doğru, kaşımı kıpırdatmaya başlamıştım. 2 hafta daha geçtikten sonra, yüzümün coğusunu hareket ettirebiliyordum. 1 ay sonra yüzde 95'i kadar iyileşme olmuştu. gerikalan yüzde 5 bir ömürlük imza olarak suratımda. üzülmeyin bu farkedebilinecek şey değil. sadece siz biliyorsunuz hiç bişiye etki etmiyor kalan yüzde 5. bu hastalık sizi güldüren arkadaşlarla ve yüksek moralle iyileşiyor. ayrıca bütün gün çiğnemek zorunda olduğunuz o sakızla.
75 entry daha
hesabın var mı? giriş yap