143 entry daha
  • turgut özben, "insan gerçeklere karşı durur, yaşar ve olduğu gibi olmayı sürdürür", der. (tek derdi, kurduğu küçük dünyasının yerle bir olmamasıdır aslında.)

    çok gençtim, bütün gece cin-tonik eşliğinde dickens romanları okuyor, sabah evime dönüp akşama kadar uyuyordum. dostoyevski'yi düşünüyordum, tolstoy'u, stendhal'i ve kafka'yı... (tanrım! ne adam!)

    akşam annemin hazırladığı kahvaltıyı yapıp tekrar işe gidiyordum. iki saat çalış, marketten cin al ve okumaya devam et. (kimseye bi' zararım yoktu.)

    bir gece patronumun teftiş yapacağı tuttu. (kendisi aynı zamanda abim olurdu.) zil zurna sarhoş bir halde geldi iş yerine ve beni elimde cin kadehi, kitap okurken yakaladı.

    biraz konuştuk, -iki sarhoş ne kadar konuşabilirse o kadar işte...

    sonra -neden bilmem- beni yakamdan tutup (sevgiyle) duvara dayadı ve "ne istiyorsun?" diye sordu. "sana hayal ettiğin her şeyi verebilirim."

    ben duvara savrulurken antikacı dükkanı yere düştü, kaldığım sayfayı hatırlamadığımı fark ettim ve canım sıkıldı. üstelik abime verecek bi' cevabım yoktu, ona duymak istediği şeyi söyleyemezdim, çünkü ben de bilmiyordum ne istediğimi.

    tek bildiğim şey, az önce elimden yere düşen kitabı alıp okumaya devam etme isteğimdi. bana öyle geliyordu ki aradığım ya da aramadığım tüm o şeyleri bana sadece o kitap verebilirdi. biliyorum, dickens hayatta olsa gülerdi bu lakırdıya ama bu gerçeği değiştirmiyor.

    ben bir mucize hayal ediyordum. benden beş bin yıl önce yaşamış atalarımın aksine bunu tanrılardan değil, yazarlardan bekliyorum sadece.
137 entry daha
hesabın var mı? giriş yap