9 entry daha
  • türkiye'ye döneceklere tavsiyeler başlığında şöyle bir şey yazmıştım:

    "-türkiye'de sıra, sıraya girmek, sırada beklemek kavramlarının en öne geçmeye çalışmak olduğunu tekrar hatırlayın. çokta kafanızı takmayın, çünkü kafayı yiyebilirsiniz insanlar nasıl böyle medeniyetsiz olabiliyor diye."

    evet, türkiye'de sıra demek herkesin öne geçmeye calışması demek. bununla yaşamaya başlamak lazım. şöyleki, ilk döndüğümde bir özel hastaneye gitmem gerekti. randevumu almışım, asistanına geldiğimi de söyledim. ben söylerken kadının biri benim doktorun adını söyledi, "o bakamaz mı?" diye sordu. asistan "mümkün değil, onun için randevu almanız gerekiyor" dedi.

    geçtim yerime oturdum. asistan birer birer bekleyenleri doktorun yanına alıyor. ama buna rağmen millet kapının kenarında bekliyor ve kaç kişi kaldı kendilerine takip ediyor. ben de oturmuşum kendi kendime "la bu bizim insanımız ne mal, herkes randevusunu almış. asistan sırayla çağırıyor işte. otursanıza? ne cahil, güvensiz tiplersiniz" diye aklımdan geçiriyorum.

    tabi o sırada asistana geldiğimi söylerken benim doktoru soran kadını hastanede çalışan başka biri eşiyle beraber aldı, doktorun yanına soktu. ben hemen asistanın yanına gittim. "hanımefendinin randevusu var mıydi?" diye sordum. "vardı, 4.30" dedi. "ee benim 4'te!?" dedim. cevap yok. başladım kadını beklemeye.

    10 dakika sonra kapı açıldı. çıkarken kadına -tabi maalesef gittikçe yükselen bir ses tonuyla- "benim sıramı gasp ettiniz. kul hakkı yediniz. farkında mısınız!? farkında olduğunuzu biliyorum çünkü doktor beyin önceden randevusuz hasta kabul etmediği benim yanımda söylediler size. bile bile önüme geçtiniz. insan biraz utanır, özür diler. hala bir şey demeden yürüyüp gidiyorsunuz. hakkımı helal etmiyorum size" dedim. karı-koca sırıta sırıta "doktor bey aldı ki" dedi gitti.

    zaten kapıdayım. doktor da beni ayakta dinliyor. o sinirle döndüm: "doktor bey, ben epistemofili. size bilmem kimin referansıyla geldim. bu yüzden bir şey demek istemiyorum ama şu yaptığınız iş değil. burada düzenin sağlanmasına yardımcı olacakken siz almışsınız içeri. sizin yüzünüzden salak yerine konuyoruz. olacak iş değil, ayıptır" dedim. "olacak iş değilse, bu kadar rahatsız ediyorsa sizi başka doktorlar da var. gidin onlara görünün" dedi. evet. aynen böyle dedi. yani ben en azından "aceleleri varmış. rica ettiler. kıramadım" gibi bir şeyler beklerken bu cevabı duydum.

    "öyle. beklediğim, sizin gibi birine durup laf anlattığım hata zaten" dedim. çıktım, gittim.

    bu ülkenin okumuş adamı bile böyle. şimdi hiç nüfus idarelerinde, mağazalarda yaşadıklarımı anlatmayayım. sizin canınız sıkılmasın.
1305 entry daha
hesabın var mı? giriş yap