yds
-
çözdüğüm denemelerden derlediğim, sizlerin öğrenmesinde yarar olacak olan kelimeler; iyi çalışmalar.
measure: önlem, ölçü, ölçmek
investigation: soruşturma
precise: kesin, belirli, dakik
legible: okunaklı
curious: meraklı, tuhaf
intensive: yoğun, şiddetli
district: ilçe
county: kont, vilayet, ilçe
demand: talep
inquisitive: meraklı
acquisitive: paragöz, açgöz
arise: ortaya çıkmak, kalkmak
arouse: uyandırmak, harekete geçirmek
rinse: durulamak
remain: kalmak, sürdürmek
confidently: emin olarak
sincerely: içtenlikle
courteously: nazikçe
come up: ortaya çıkmak
put through: koymak, telefonu bağlamak
run across: rastlamak
turn out: boşaltmak, tersyüz etmek
sailing: yelkencilik
unfavourable: elverişsiz
revolve: dönmek
involve: dahil, içermek
thoroughly: iyice
proceeding: işlem
among: arasında
shortage: kıtlık
force: kuvvet
forced: zorunlu
prevent: önlemek
finally: en sonunda
formerly: eskiden
initially: başlangıçta
intent: amaç, niyet
retain: tutmak, muhafaza etmek
regain: yeniden kazanmak
entertain: eğlendirmek
far out: uzaklarda
enviromental: çevresel
succeed: başarmak
participate: katılmak, katılım
aiming: hedefleyen, kasteden
fond of: düşkün
extent of: ölçüde, kapsamda
environment: çevre
mishandling: hatalı, hor kullanma
mishap: aksilik, talihsizlik
principle: ilke, prensip
considering: dikkate alınma
perish: yok olmak, ölmek, çürümek
famine: kıtlık
deteriorate: bozmak, fenalaşmak
authority: yetki
grinding: bileme
simplicity: basitlik
hamper: seper
hampered: engel
straighten: düzleştirmek
gradual: kademeli
decrease: azaltmak
content: içerik
average: ortalama, sıradan
throughout: boyunca
ravage: tahrip, yıkım
wage: ücret, maaş, yevmiye
devastate: mahvetmek
oblige: mecbur etmek
oblivion: af, unutulma
upon: üzerine, üzerinde
diligent: çalışkan, işine düşkün
conflict: fikir ayrılığı, çatışma
observe: gözlemek, izlemek
compulsion: zorlama
appear: görünmek, gözükmek
conceal: gizlemek
pleased: memnun, hoşnut
indication: belirti, işaret
outcome: sonuç, son
printed: basılı
certain: belirli, kesin
stand: durmak, direnmek, dayanmak
pronounce: telaffuz, bildirmek, ilan etmek
acute: dar, keskin, sivri
relate: ilgili
relative: göreceli
relatively: nispeten, oldukça
concern: ilgilendirmek, endişe
alongside: yanında, yanısıra
devise: tasarlamak, icat etmek
provide: sağlamak, temin etmek
state: belirtmek, bildirmek
refer to: adlandırmak
rigid: katı, sert
constitute: oluşturmak, atamak
ranked: sıralanmış, sayılmak
recruite: acemi
occupational: meslekle ilgili
moral: ahlaki, manevi
order: düzen, tertip, sıra
linked: bağlantılı
dictate: dikte etmek, kabul ettirmek
appropriate: uygun, yerinde
elaborate: ayrıntılı, özenli
trade: ticaret, meslek, iş
item: madde, parça
passionate: tutkulu
governess: mürebbiye, dadı
surrounding: çevreleyen
reflecting: yansıtmak, düşünmek
youth: gençlik
recount: anlatmak
permit: izin, ruhsat, müsaade
resolution: çözüm, karar, ayrışma
considered: düşünülen, dikkate alınan
defy: küçümsemek, karşı gelmek
heroine: kahraman
trigger: tetiklemek, neden olmak
outburst: patlama
rebellious: asi, isyankar
statement: beyan, ifade
reign: hüküm
interrupt: yarıda kesmek, ara vermek
progress: ilerleme, gelişme
proclaimed: beyan
empress: imparatoriçe
withdrew: çekilmek
affair: mesele, iş
threshold: eşik, eğik
sole: tek, biricik, yalnız
collapse: çöküş, çökme
survey: anket, inceleme
interview: röportaj, görüşme
irritation: tahriş, öfke
dermatit: dermatoloji
injurious: zararlı, incitici
substance: madde, cisim
brand: marka
brand new: yepyeni
remedy: çare
claim: iddia
adversely: olumsuz
pleading: yalvaran
fulfil: yerine getirmek
fasting: diyet
strictly: kesinlikle
wrapped: örtülü, kendinş kaptırmış
urge: dürtü, zorlama, kışkırtma
strike: vuruş, grev
unit: birim, birlik, öğe
rebellion: isyan
conveniently: elverişli
oar: kürek
deafening: sağır eden
faint: baygın
suffer: acı çekmek, katlanmak
sustain: sürdürmek
appeal: temyiz, başvuru, cazibe
overly: aşırı derecede
supply: arz, tedarik
tied: bağlı
exist: var olmak
incompetent: beceriksiz
salary: maaş, ücret
get rid of: kurtulmak, başından savmak
proper: uygun, doğru
strength: güç, kuvvet
strengthen: güçlendirmek
disaster: afet
odd: garip
odds: olasılık
brigade: tugay
curiosity: merak, ilgi
aerial: hava, hayali
resemblance: benzerlik
granted: verilmiş, diyelim ki
classify: sınıflandırmak
guideline: ilke, prensip
natively: doğal
species: cins
subspecies: altcins
handle: sap, ele almak, işlemek
bargain: pazarlık etmek
cheque: kontrol, denetim
remarkably: oldukça
commitment: taahhüt, söz, bağlantı
light-hearted: gamsız
interruption: kesinti
extension: uzantı, genişletme, ek
private: özel, gizli, kişisel
former: eski, önceki
mention: anma, bahsetmek, dile getirmek
predict: tahmin, kehanette bulunmak
agility: çeviklik, atiklik
endurance: dayanıklılık, tahammül
consist of: -den oluşmak
order: düzen, tertip, usül
potential: gizli, açığa çıkmamış, olası
exploit: sömürmek
declared: beyan, aleni, kesin
beneath: altında
shelf: raf
endangered: nesli tükenmekte olan
supply: tedarik, sağlama, arz
cruising: seyir, yolculuk
galley: kadırga, gemi mutfağı
recreational: eğlence
competitive: rekabetçi, hırslı
consecutive: ardışık
overseas: denizaşırı
territory: bölge, toprak, arazi
rugged: engebeli, sarp, sağlam
dissected: kadavrayıv incelemek
swift: hızlı
stream: akış, akarsu, akım
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap