• bunu söyleyen eskiden tüp kuyruklarında bekleyen, ekmeği karneyle alanlar oluyor genelde. çalışmak istemiyor diyor gençler.
    gençler çalışıp, hayatlarında ki en önemli şey olan zamanlarını “satmanın” karşılığını almak istiyorlar.
  • çalışmak istemiyorlar değil,
    köle olmak istemiyorlar
  • orta yaş ve ileri yaşlıların da çalışmak istememesi olarak genellemeli. insan neden çalışmak istesin ki? çalışmak istenilecek bir eylem değil. antik yunan filozofları arasında da çalışmanın gereksiz bir eylem olduğundan dem vurup çalışmamayı önerenler vardır.çalışmanın tek mantıklı olabilecek yönü yaşam için gerekli ihtiyacından fazlasını elde edebilmek için çalışmaktır, oysa günümüzde örneğin kiraların aldığın maaştan fazla olduğu bir dönemde en temel ihtiyacını bile çalışarak karşılayamadıktan sonra kim neden çalışmak istesin? bir de sosyal medyada vb mecralarda emek sarfetmeden kazananları, lüks içinde yaşayanları gördükçe ve çalışarak hayat standartını yükseltebileceğine dair umudu azaldıkça çalışmak istememesi de oldukça makul geliyor. kusacası hem felsefi hem de emek getiri ekseninde durum bugün için olumsuz olduğundan çalışmak istemeyeni anlayışla karşılıyorum
  • kısa vadede ülkemizin günümüz şartlarında finansal getirisi az olması hasebiyle çalışmak istemediklerini düşünüyorum.
  • instagram ve sosyal medyanın yagınlaşması sonucu sınıf eşitsizliği artık çok net bir şekilde görülebiliyor.

    bu da insanlarda sorgulamalara neden oluyor ve makine çalışmaya başlıyor.

    dolayısıyla büyük bir dönüşüm olacak. insan egosu ezilmeye çok katlanamaz…
  • z kuşağının üst üyelerindenim. hem y hem z yi biliyorum yani. çalışmak filan istemiyorum millet de sonuna kadar haklı. kazandığın para para mı? neye yetiyor? kar-zarar hesabı yaparsan evde oturarak avantaja geçiyorsun artık. ruh saglıgım yanıma kar kalır hiç değilse. kazandıgın parayla dogru durust beslenmenin bile saglanamadıgı bir ulkeden bahsediyoruz. geçiniz bunları.
  • çünkü ülkede üretim yok. öyle olunca iş alanlarının büyük kısmı hizmet sektöründe. üç kuruş için bütün gün çalışıp ortaya bir şey koyamıyorsan, bunu da ben yaptım diyemiyorsan iş tatmini yaşamıyorsun. bir de üstelik ciğeri beş para etmez insanların kaprisini çekiyorsun. izin gününde de gidip sen birilerine kapris yapıyorsun.
  • yaşlıların da böyle bir düşüncesi var kendimden biliyorum.
  • kimse z kuşağı gibi gururlu, hür ve asi bir kuşağı karın tokluğuna çalıştıramaz. anne babalarının yanında sığıntı olmayı yeğlerler.
  • türkiye işletmecileri, kar oranlarını düşürmemek için ısrarla çalışma ortamlarını düzelmiyor. işçi hakları küstahlık, sendikalar hainlik, komünizm olarak görülüyor. iş veren kazancı paylaşma, devlet gelir adaletini sağlama konusunda pespaye duruşlar sergiliyor. inanmıyorlar kalitenin, refahı yüksek, eğitimli çalışandan geçtiğine. onlar için sömürü ibadet, para en güçlü tanrı. bu da yeni jenerasyonun, eğitimli insanların işine gelmiyor ki yerden göğe haklılar "biz zamanında" diye başlayan koşul güzelleme cümleleri, başarı olarak lanse edilen kendini ve emeğini kullandırma eylemi kültür haline gelmiş. stres, ülke gerçekleri gibi olgulardan izole yetiştirilen gençler de onlara vaat edilen refahı istiyor. onlardan önceki nesillerde diplomanın, eğitimli olmanın maddi güvence sağladığı gerçeklik vardı. o artık yok, çünkü dünyada üretim hızlı verildi ve türkiye'nin eğitim sistemi ve sanayisi bunu yakalayamadı. çünkü siyasal islamcılar ülke kaynaklarını betondan rantlara, ithal zevklerine, gösteriş budalalıklarına gömdüler. şimdi onları alkışlayanlar çocuklarına memuriyet ayarlamak için rüşvet yediriyorlar. vasat cahili, cahil düzen fakirliği büyütür. 1961 anayasasını bu ülkeye çok görüp "bol geldi" diyenler, eğitimin, fırsat eşitliğinin bir ülkenin niteliği, refahı için ne kadar önemli olduğunu görüyorlar mıdır sanmam. çünkü gözleri hala hırsızlıkta...

    1 mayıs pankartında yazıldığı gibi

    "servetiniz, bizden çaldıklarınız"
hesabın var mı? giriş yap