• mabel matiz'in en güzel şarkısı. o tremololar gitarı değil de bam telinizi çalar! alışkanlık yapar! çekirdek yemek gibi, bir kere dinleyince hep bir daha dinlemek istersiniz...

    http://www.myspace.com/mabelmatiz
  • dinledikçe insanın içine akdeniz dolar..
    akşam olmuş, bahçede huzurla birlikte otururken ensene vuran rüzgarı kadehinle kovalarsın, ufuktan tatlı bi hüzün ve yanında bi ufak bi' de dün..
  • üç dakika yirmi dokuz saniyelik mabel matiz şarkısı.
    içinde bir miktar iyot kokusu/ yosun kokusu ve anason kokusunu barındırıyor. (nota lan sonuçta nasıl olur deme, oluyor işte)
    şarkının içinde rakı ve deniz kelimeleri geçiyor diye değil, daha fazlası bildiğin yaz kokusunu duyuyorsun, dinleyince mis gibi burnuna geliyor, salakça bir sırıtış yerleşiyor dinleyenin sıfatına. o an seni gören insan vay arkadaş hiç derdi tasası yok hayat buna güzel diyor belki, belki de demiyor ama eğer diyorsa haklı. sanki derdin tasan yok rakınızın beyazında şöyle bir kaybolsam deyü hayaller kuruyorsun sonuçta. yaptırıyor bu şarkı bunu.
  • hepsi eşit büyüklükte olmayan ve her birinde genellikle iki ayri renk bulunan beş tane kadifemsi taç yaprakları olan bitki..
  • kardelenden ziyade bir hikayesi daha var efendiler. bilenler sussun, anlatacağım.

    bir vakitler anadolu'da;

    rivayet, ve hikayat ederler ki, romalılardan, anamalcı lidyalılardan, kavruk hititlerden bile evvel kadınlara kutsiyet atfedilirmiş efendim. öyle laf-ı güzaf da değil hani. devir avrat devri imiş. tanrıların esamesi okunmazken tanrıçaların borusun öttüğü, bereket denince akla priapos'un çükünden ziyade kybele'nin doğurganlığının geldiği vakitler üstadım. tarımla yeni tanışmış, üretkenliği tanrıçaların keyfine bırakmışız özetle.

    neyse lafı uzatmadan, iş bu cins-ü latif adet*** dönemlerinde tarlaların etrafında koşturulurmuş. yani sistem basit. kadın toprağa, toprak topluma sunacak bereketini, doyacak karınlar. bu nedenle, eşrafta hatırı sayılır bir ağırlığı varmış hatunların.

    kadın bereket, erkek ve öküz iş gücü o vakitler. kadınların sofrada ki yerini öküzlere kaptırması daha sonralara denk gelir efendim, kim bilir belkide erkeklerin öküzleşmesiyle aynı döneme.

    vel hasıl, hikayemize dönersek.

    günlerden bir gün, vakitlerden bir vakit ruhban sınıfının az sayıdaki erkek üyeleri toplanmışlar agora'da. halka, yıllardır dinle diyanetle uğraştıklarını ama on beş yaşındaki kız çocuğu kadar değer görmediklerini söylemişler, halk "onlar bu toprağa bereketlerini saçıyorlar, siz ise kenefinizi" diye cevap verince, adamların tekmili birden uçkurunu çözüp, ceplerinden çıkarttıkları kör bıçaklarla oracıkta kesip atıvermişler erkeklik uzuvlarını. rivayet odur ya, bacaklarından sızan kanın damladığı yerde hercai menekşeleri bitivermiş. o gün bu gün bu çiçekler fedakarılığın timsaliymiş.

    işte bu sebeple rahipler hala sevişemezlermiş.

    hamiş: ben bilmem söyleyenlerin yalancısıyım.
  • bir mabel matiz şarkısı.
  • düzen içinde düzensizlik barındıran çiçek.
    düzenli olan tek tarafı 5 yapraklı çiçeğinin olması sanırım.
    çiçek boyutu, renkleri, büyüme zamanı ve hayata vedası. hep farklı ve beklenmedik.
    entropi seven birisi için vaz geçilmez bir güzellik. bir gün toprağa dokunmayı öğrenirsem bahçeme her renginden ekmek isterdim. her gün vakar ve kaosun içindeki düzenin hayatımızdaki yerini sorgulardım.
  • kusur olarak gördüklerimizin aslında yanılsamadan ibaret olduğunu ispatlayan çiçektir. bir diğer deyişle, mükemmelliğin kusurlarda gizlendiğini anlatır.

    her yaprağı farklı boyutta, her yaprağı çeşit çeşit renklerde, yüzüyle tebessüm eden bir çiçektir.
  • latince ismi viola tricolor olan güzel bir bitki.
  • ingilizcede "pansy" veya "pansy violet" diye geçer.
    http://img24.imageshack.us/…7127/hercaimeneksed.jpg
hesabın var mı? giriş yap