2650 entry daha
  • ruslar (slavlar) bir dönem topluluklarındaki hastalıklı ve sakat insanları avrupaya köle olarak gönderirmiş, o nedenle ingilizcedeki "(bkz: slave)" (köle) kelimesi etimolojik olarak (bkz: slav) kelimesiyle bağlantılıdır.
  • (bkz: teoman)
    (bkz: duman)

    teoman, aynı kelimenin çincesiyken duman (tuman) türkçesidir. yani şarkıcı teoman ile duman grubu düet yapsa iki teoman veya iki duman olacak. belki de bu, düetten sayılmayacak.*
  • yüzük parmağı: yüzüğün takıldığı parmaktan ismini almıştır. aynı şekilde işaret parmağı da işaret etmek için kullanılan parmak olmasından dolayı isimlendirilmiştir.

    türkçemizi kaybetmeyelim.
  • “zaman olmuştur ki
    yanar mor zambaklar buğulu gece lambaları
    bir katar kaybolur haydarpaşa garı’ndan
    bırakıp gümüş çığlıklarını tel tel ardında
    ağır ve cefakar bir marşandiz katarı”

    marşandiz yük treni demek. yükler ticari mallar. fransızca marchandise kelimesinden alıntılı. ticari eşya demek. yine fransızca marchand kelimesinden türetilmiş. o da tüccar demek. bu kelime latince mercans kelimesinden geliyor. sözcük latince mercari yani "alıp satmak" fiilinden türetilmiştir. günümüzde kullanılan market kelimesinin kökeni aynı zamanda.

    şiir attila ilhan'ın.
  • disco kelimesinin latince "öğrenme" anlamına gelmesi. aynı zamanda "öğrenilen" ve dolayısıyla "kaydedilen" anlamına geliyor. discotheque ise müzik kayıtlarının paylaşıldığı ve saklandığı yer anlamıyla fransızca'dan ingilizce'ye transfer oluyor. bibliotheque ve cinematheque gibi.

    amerikalıların kısaltma güdüsüyle diskotek'i disco'ya çevirmesi 70lerde oluyor. velhasıl, hala ve hala disco'ya giden varsa bilsin ki, öğrenmeye, feyz edinmeye gidiyor. ki insanların dansetmeye gittiği disco kaldı mı bilmiyorum.

    bir de askerde disiplin koğuşu'nun kısaltması olan disko vardır ki, konuyla alakası yok.
  • eski yunan'da diskos, disco/discobolo( antik yunan'daki olimpiyatların ilk örneği), discos+ ballein yani disk atıcı)) yani disco için de denilen (yuvarlak, halka yassı plaka, plak..) , +theke (çanta, kutu, depozito, koleksiyon) latince discus tur bahsedilen diskotek' in evrilme hikayesi. evet sahiden yazılanların konuyla hiç alakası yok, bakın bu doğru.
  • kokpit / cockpit

    uçaktaki pilot kabini, yarış otomobilindeki sürücü bölmesi veya küçük bir yattaki dümenci alanı için kullanılan terim.

    ingilizce adından anlaşılacağı gibi horoz dövüşlerinin yapıldığı yer.

    horozlar için dövüş alanı genellikle bir çukur şeklindeydi. etrafında horozların kaçmaması için dairesel bir bariyer vardı ve seyircilerin aksiyona yukarıdan bakabilmeleri için küçük bir tiyatro gibi sıra sıra koltuklarla donatılırdı. bir anlamda kokpit; çok fazla stres dolu bir alan ve aynı zamanda muhafaza edilen bir yerdi.

    18. yy'da kokpit terimi, bir savaş gemisinin en alt güvertesinin arka kısmı için kullanılmaya başlandı. burası geminin hareketlerinden en az etkilenen ve güvenli bir bölümdü. revir olarak kullanıldığı gibi subaylar için karargah görevi de görüyordu. bugün bile bir yatın veya motorlu teknenin alt güvertesindeki bir odaya kokpit denir. terim, 19. yy'da yelkenlilerin dümen odası için kullanılmaya başlanınca günümüzdeki anlamına ilk adım atılır. 20. yy'da uçaklar hayatımıza girince pilotların görev yaptığı kabin için de kullanılır, yarış arabalarını kullanan pilotların oturdukları kontrol alanı için de kullanılır.
  • çaybahçesi, çay içilen bahçeden türetilmiştir. çay çince kökenli, bahçe de farsça bağ-ça.
  • hamal yük taşıyan kişi anlamına gelir ve hamal kelimesinin asli harfleri hml'dir. bu asli harflerden türeyen bir diğer kelime ise hamile'dir. hamile de bebek taşıyan kişidir. yani iki kelime de aynı asli harflerden türemiştir.
    (bkz: hamil)
  • türkçe'nin şubat, nisan, temmuz, ve eylül aylarını ibrani takvimi ile paylaşması.
1235 entry daha
hesabın var mı? giriş yap