• en çok sevdiğim insanların kalbini kırıyorum bazen. sırf onların iyiliği için...

    hayatında yanlış bir şey görüyorum, görmesem de seziyorum. bu işin geleceği kötü diye düşünüyorum. kendisine söylüyorum. vay efendim o seni ilgilendirmez, sen neden karışıyorsun? karıştım çünkü seni seviyorum. durum bu kadar basit. anladım ki, insanın kalbini en çok sevdikleri kırar, dostları kırar. sevmesem çok da tın der geçerim. ama umursadım ve suçlu oldum. şu an konuşmuyoruz, geçmişte olduğu gibi. bir süre daha geçecek ve yeniden güzel güzel konuşacağız, birlikte çay içeceğiz.

    hayat sürekli bir ikilem yaşatıyor insana. bazen de ne olacağını bile bile kalp kırıyorsun.

    e: 5 gün önce bir on dakika yazıştık, sonra yine suskunluk oldu. bozuldu herhalde artık komple.
  • talihsiz olaylar silsilesinin birleşmesidir bazen.

    siz istemeseniz de olandır, nasıl yapılır istemeden deseniz dahi, olmaz öyle şey canım deseniz dahi olandır.

    ama ne olursa olsun kendinizin de suçlu olduğunu, yapmamanız gereken birşeyler yaptığınızın farkındasınızdır. bilmeden, istemeden yaptığınızı bilirsiniz, bilirsiniz ancak herşey olup bitmiştir, bilirsiniz ki hiç birşey eskisi gibi olmaz artık... henüz tanımışsınızdır karşınızdakini, belkide tanıyamamışsınızdır daha, henüz keşfetmişsinizdir belki, ya da keşfedememişsinizdir.. bir insan ister mi ki zaten karşısındakinin kalbini kırmak, karşısındakiyle kırgın olmak, mümkün müdür böyle bir şey istemek? mümkünse biz mi çok safız acaba?

    başka sorular gelir aklınıza, düşünürsünüz; insan henüz tanıdığı birini kırmak ister mi, üzmek ister mi? incitmek bu kadar kolay mıdır gerçekten? kolaydır, en kolayıdır belkide. elinizden birşey gelmediğini farkedersiniz. sizin yaptığınız hatalarla üzdüğünüz insan yüzünden bu sefer siz daha çok üzülürsünüz. normal midir üzgün olmak? belkide değildir.. ama üzülürsünüz. çünkü böyle olmamalıdır, ama öyle veya böyle haketmişsinizdir böyle olmasını. olan olmuştur artık.

    peki hiç tanımadığınız ya da henüz tanıdığınız birini üzebiliyorsunuz da yine bu kişiden af dileyebilir misiniz? özür dileyebilir misiniz, ya da dilemeli misiniz? peki çare midir özür dilemek?
    empati yapar, düşünürsünüz, işin içinden çıkılmaz. 'özür dilemek başlı başına bir erdemdir!?' sözü zırvalık olabilir, kaale dahi alınmayabilir. çoğu zaman alınmaz da zaten. doğruysa da yanlışsa da aklınızın bi kenarında durur öylece.. sonra freud'a sorarsınız ve şöyle der size; ''özür dilemek sizin suçlu olduğunuzu kabul ettiğiniz anlamına gelmez, karşınızdakine değer verdiğiniz, egonuzu onun karşısında yerlere indirdiğiniz anlamına gelir'' der. azarlarsınız biraz freud'u, ben suçluyum, sadece laf olsun diye demedim, ama o bilmez, kimse bilmez. hem suçlusunuzdur hem de egosuz. olabilidiğince saf. eninden sonunda felsefeden anlamadığınızı anlar pek karıştırmazsınız, peki der geçersiniz belki.

    belkide suç sizin değil de özür dilemenin içini boşaltanlardır, gerçekten özür dileyenlerin, üzgün olanların işin içinden çıkamamasıdır.

    düşünürsünüz...

    bilemeyeceğinizin farkına varırsınız, sesiniz azalmaya başlar ister istemez. söyleyeceklerinizin hiç bir zaman bitmeyeceğini, kendinizi kelimelerle anlatamayacağınızı anlamaya başlarsınız. kırılmıştır.

    müziğe kulak vermelisinizdir belki, kulaklıkların takılma saati gelmiştir inceden... yazdıklarınızı gözden geçirirken, biranız yavaştan ısınmaya başlamıştır. odanın kapısını aralayıp, bir sigara daha yakmalısınızdır belki.

    ama herşeyden önce o içi boş kelimelerle bir son verirsiniz yazdıklarınıza;

    özür dilerim.
  • "yunus der ey koca
    istersen var bin hacca
    hepisinden de yüce
    bir gönüle girmektir"

    demiş yunus emre. kalp kırmak o denli kötü, bir gönlü almaksa o denli kıymetlidir.
  • yapması kolay, telafisi zor bazen de imkansız olan eylemdir. moda'da takılan şarapçı ahmet abi ( kendi çapında bir ünlüdür kendisi) der ki ;

    "kalp kırmak bir anlık sinirle simidine musallat olan güvercin'in kanadını kırmaya benzer, kanadı kırdığın anda, onun bunu hakettiğini, yaptığın eylemin haklı olduğunu düşünürsün. kanadını kırdıktan sonra onu yere bırakıp, uçamadığını görünce yaptığından pişman olur, yaptığını telafi etme yolları ararsın. ama unutma ki sen bir insansın, onun kanadını iyileştirmek için yapman gerekenler çok teferruatlı olduğundan dolayı onu orada o şekilde bırakır, o mahalleden, o şehirden hatta o ülkeden uzaklaşır, onun kanadının ilahiyatın bir tecellisi olarak kendiliğinden iyileşmesini umut ve hayal edersin, ama içten içe bilirsin ki, o kalp ya durmuş ya da kırık kanadıyla şeytanlarından kurtulup göğe yükselmeye çalışmaktadır."
  • bu sıralar yapmayı bilinçli olarak tercih ettiğim eylemdir. herkesin aklı ne kadar çokmuş, kendilerine yetiyor da artanını zorla bana veriyorlar. ya kalp kıracağım, ya da kafalarını.
  • ''tanrı'yı yedi kat gökler ve yedi kat yer almaz; ama insanın kalbi alır. onun için, aklını başına topla aleksi, hayırduam seninle olsun, dikkat et hiçbir zaman insan yüreğini yaralama!'' (nikos kazantzakis, zorba the greek)
  • tamiri genelde zor olur.

    kalp kırarken cümleleri seçerek konuşmalı eğer tanıdığınız biriyse daha dikkatli konuşmak zorunda olmak gerekir. bazı insanlar rüzgardan huylanır kalbi kırıldıktan sonra o insanın kalbini geriye kazanmak oldukça zorlaşır. hayat çok kısa insanların huyunu tam bilmeden dengesizce cümlelerden kesinlikle kaçınmalıdır.
  • dünyadaki yapılabilecek en kötü şeydir herşey geçer ama bir kalp kırıldığında eskisi gibi olmaz.
  • her zaman bir bahanesi vardır.
  • başarılı olamadığım branştır. sözlük birinin kalbini kırmayı o kadar çok istedim ki kırılan hep ben oldum.
hesabın var mı? giriş yap