la boheme
-
charles aznavour un gizliden gizliye alemin en güzel sesli insanı benim demeye çalıştığına emin olduğum muazzam şanson.gönül diliyle dinlemişim ki her dediğini anladım sıfır fransızcam ile.çevirdikleri gün mutlu bir hollandalı oldum(fransızcama bi katkısı olmadı)
-
je vous parle d'un temps
que les moins de vingt ans
ne peuvent pas connaître
montmartre en ce temps-là
accrochait ses lilas
jusque sous nos fenêtres
et si l'humble garni
qui nous servait de nid
ne payait pas de mine
c'est là qu'on s'est connu
moi qui criait famine
et toi qui posais nue
la bohème, la bohème
ça voulait dire on est heureux
la bohème, la bohème
nous ne mangions qu'un jour sur deux
dans les cafés voisins
nous étions quelques-uns
qui attendions la gloire
et bien que miséreux
avec le ventre creux
nous ne cessions d'y croire
et quand quelque bistro
contre un bon repas chaud
nous prenait une toile
nous récitions des vers
groupés autour du poêle
en oubliant l'hiver
la bohème, la bohème
ça voulait dire tu es jolie
la bohème, la bohème
et nous avions tous du génie
souvent il m'arrivait
devant mon chevalet
de passer des nuits blanches
retouchant le dessin
de la ligne d'un sein
du galbe d'une hanche
et ce n'est qu'au matin
qu'on s'assayait enfin
devant un café-crème
epuisés mais ravis
fallait-il que l'on s'aime
et qu'on aime la vie
la bohème, la bohème
ça voulait dire on a vingt ans
la bohème, la bohème
et nous vivions de l'air du temps
quand au hasard des jours
je m'en vais faire un tour
a mon ancienne adresse
je ne reconnais plus
ni les murs, ni les rues
qui ont vu ma jeunesse
en haut d'un escalier
je cherche l'atelier
dont plus rien ne subsiste
dans son nouveau décor
montmartre semble triste
et les lilas sont morts
la bohème, la bohème
on était jeunes, on était fous
la bohème, la bohème
ça ne veut plus rien dire du tout
diyede sözleri var
güzel bir çevirisini sözlükteki fransızca bilen şanslı kesime bırakıyorum. -
benim gönül diliyle anladığım çeviri şu idi:
bohemim bohemim tralala tralalal gencim güzelim benden iyisi yok, dertliyim kederliyim ama senden benden iyisi yok...bohemdim bohemdim allah kahretsin -
sevdigimiz bir sarki olmanin ötesinde la boheme ayni zamanda sevdigimiz bir operanin da adidir. puccini'nin la boheme'si yazildigindan beri birçok hisli insanin favori operasi olagelmistir. mimi ve rodolfo'nun karanlikta beraber anahtar aradiklari sahne ve orda söyledikleri aryalar, che gelida manina ve mi chiamano mimi özellikle güzeldir.
-
besiktas cilekli tesisleri'nin karsisinda restaurant. bahcesi guzel, yemekleri lezzizdir. etiler ebulula caddesi'nin taa en sonunda.
-
sicilya usulü pizalarına hayran olduğum, ince bonfile üzerine roka ve özel bir peyniri çe$idi ile fırınlanan robespierre yediğinizdede, endorfin hormonlarınızın sizi gün boyu mutlu bir $ekilde tebessüm ettirdiği kır tipi mekan
-
giacomo puccini'nin nefis operasi, kisisel feti$im. yillar once ilk dinledigimde beni carpan, ondan beridir de "aaa, bilmemkim ile bilmemkim yorumu da cikmis boheme'imin, onu da alayim" diye diye, dort tane butun butun nurtopu gibi evde duran opera. (bir tane de higlights var, onu saymiyorum) ressam marcello en sevdigim kisidir o operada ama esas oglan rodolfo toplar parsayi. "yardimci kadin oyuncu" musetta'nin "quando m'en vo" aryasi, ikinci yardimci erkek oyuncu filozof colline'nin de "vecchia zimarra, senti" aryasi bile varken puccini marcello'ya bir aryayi cok gormustur. bu operanin da uverturu yoktur, birkac mezurden sonra marcello "bu benim "kizildeniz"e baktigimda usuyorum ve hissizlesiyorum, sanki uzerime yagmur yagiyormus gibi. intikam almak icin surada bir firavun bogayim bari" diye bir giris yapar. sonra melodiler sanki akarcasina, buyuk bir uyumla birbirini takip ediverir. (evet, kendi puccini yazimdan arak yaptim.) paris'te dort arkadasin (sair rodolfo, ressam marcello, filozof colline, muzisyen schaunard) bohem hayatina iki ask hikayesi serpistirilmistir. rodolfo ve mimi'nin kendilerini "tanitma aryalari" olan "che gelida manina" ve "si, mi chiamano mimi", hemen sonraki duet "o soave fanciulla", musetta'nin aryasi, mimi'nin "donde lieta usci"si ve colline'nin paltosuna soyledigi aryasi operanin en bilinen melodileridir. ben sahsen "si, mi chiamano mimi"yi cok sevimli, cok saf bulurum; "che gelida manina"nin da hastasiyimdir. bir de son perdede "sana soylemek istedigim onca sey var, aslinda sadece bir tane, deniz kadar genis..." diye baslayan kucucuk bir melodi vardir, dikkatli dinliyorsam parcalayiverir beni. kanimca en iyi rodolfo, roberto alagna'dir; en iyi marcello da -tabii ki- sherill milnes. mimi icin de victoria de los angeles, mirella freni ve monserrat caballe arasindan seciverin keyfinizce. (bkz: bu da feda olsun giacomoma)
-
1996 (bkz: yaniliyorsam duzeltin) yilinda ankara devlet operasi tarafindan da sahneye konulmus olan puccininin guzide eserlerinden biridir. rodolfo'yu pekin kirgizin oynadigi gosterilerde, mimi ile ask sahneleri, daha cok "notere gidelim, nufus cuzdani sureti cikartalim" edasi hakim olmustur.
-
charles aznavourun (zannımca) en önemli eseridir, 1960ların 1970lerin de en bi önemli, en bi güzel eserlerinden biridir.
-
operanin yeni bir produksiyonu, baz luhrmann tarafindan yonetilecek ve broadway'de kasim'dan itibaren sahnelenecek.*
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap