• bir nevi nefret, ya da iğrenme terapisidir (ingilizcesi aversion therapy). diğer aversion therapy çeşitlerinden farkı terapi esnasında hastaya muhtelif ilaçlar da verilmesidir.

    bu tedavide hastaya bir olayın kötü ve zararlı olduğunu kabul ettirmek için o olayı çağrıştıran deneyimler yaşatılırken, hastaya acı çektirecek ya da onun psikolojisini bozacak ilaçlar verilir.

    örnek bir zamanlar olarak gaylere homoseksüelliğin kötü bir şey olduğunu kabul ettirebilmek için bir grup gay'e çıplak erkek resimleri gösterilirken apomorfin verilmişti.

    a clockwork orange da ise şöyle geçmekteydi: alex'in saldırganlığını bertaraf etmek için alex'e şiddet içeren sahneler seyrettirilmişti. ayrıca bu sahneler çalınırken çeşitli ilaçlar veirlmişti kendisine.

    filmle ilgili ilginç bir detay da şudur: ludovico tekniği sırasında alex'e ludwig van beethoven dinletilmişti, ve alex beethoven'a karşı da bir tiksinti beslemeye başlamıştı

    son olarak: şu anda kullanılmayan bir tekniktir.
  • anthony burgessin yazdığı, 1971’de stanley kubrick tarafından aynı isimle sinemaya uyarlanan a clockwork orange (otomatik portakal) adlı kitapta anlatılan bir tedavi yöntemidir.

    --- spoiler ---
    tedavinin amacı, topluma zararlı suçluları, iyi olanı istemeye, şiddetten uzak durmaya yöneltmektedir. tedavinin uygulama biçimi, kişiye korkunç acılar, mide bulantıları vs. yaşatan bir iğne yapıp, gözlerini ayırmasına hatta kırpmasına bile izin vermeden ilacın etkisi süresince, yani bir saat boyunca ağır şiddet sahneleri izletmektir.

    kitabın kahramanı alex’e uygulanan bu onbeş günlük tedavinin sonucunda alex, değil şiddet uygulamak, düşüncesinden bile hastalanır hale gelir. kimseye kötü bir söz bile söyleyemez. hastalıktan kurtulabilmek içinse hep iyi şeyler düşünmek, herkese çok iyi davranmaya çalışmak zorunda kalır. hatta o acıyı çekmemek için ayakkabı altı bile yalar.

    ama uzun sürmez bu acı, intihara teşebbüs etmesiyle geçirdiği travma, tedavinin yarattığı bu kabusa son verir. sonra hükümet, olanlardan kimseye bahsetmesin diye onu yalamaya başlar.
    --- spoiler ---
  • a clockwork orangeda alexi "tedavi" etmekte kullanılan yöntem.
  • 14 sabıkası olan (taciz, tecavüze yeltenme -engellemişler, engelleyen olmasa tecavüz edecek-, adam yaralama, gasp, darp, 80 yaşında kadına tecavüz-yaralama-gasp)
    parasıyla şizofren raporu alıp tüm bu suçları işledikten sonra tekrar toplum içine salınan bir yaratığa bunu uygulasak "insinlik sıçıdır, hiç kimsiyi yipılmımılıdır" diye zırlayacak olanlar var!

    git sen bunu hiç bir suretle husumet vs.. olmadan "hapishaneye girmem gerekiyordu, gözüme onu kestirdim öldürdüm" diyerek, ilk bıçak darbesini şah damarına alan, ardından sırasıyla kalbine, bacaklardaki atar damarlara bıçak darbesi yemiş olup hastanenin ortasında bile bu darbeleri yese yaşama şansı dahi olmayan yunus kahya 'nın ailesine söyle de senin ağzını yüzünü insanlık onuruna yakışır şekilde bir şekle soksunlar. biraz şeklinde problem var. fazla düz... az bi dağılması lazım.

    sen git bunu "ne baktın" diyerek darp edilip, boğazına askeri standart halk tabiriyle rambo bıçağı yiyen necati bağcı'nın ailesine söyle...

    git bunu bigem çubukçuoğlu'nun ailesine de savun...

    arzu edersen yepyeni kopya cinayetimiz var, ceren damar hocanın ailesine git söyle bunu.

    ya bu ekşi ne güzel bi memleket... oturuyor adam götünün üstüne, geçiyor bilgisayar karşısına... işsiz güçsüz. zaten işi olsa da beyaz yaka işin ilk ve son saatlerini ekşi ile kapatıyor adam!
    dünyadan haberi yok. dünyası plazasından aldığı nefes kadar reel... oradan başlıyor seri duyara. suçluya, toplumun sırtındaki yüklere, toplumun içindeki haşerelere sonsuz duyar kasıp mağduru, hayatı sona ermiş olanları zerre düşünmeden... hatta kendi odasında yüksek sesle söylese salaklığının farkına varacağı şeyleri son derece ciddiyetle lambır lumbur yazıyor.

    doğru kardeşim haklısın. bizi teknik meknik kesmez. bizim acilen eugenicse geçiş yapmamız lazım aslında... bu yöntemler falan hep insanlık suçu çünkü... toplumun sırtındaki haşerelere karşı hassasiyetimizi yitirmeyelim di mi?
  • anthony burgessin 1962 tarihli a clockwork orange romanında kullanmış olduğu suçlunun topluma kazandırılması tekniği.

    roman distopik bir roman. romanı, baş kahramanı 15 yaşındaki alex ve çetesinin başına gelenler çerçevesinde değerlendirirsek gençliği, zamanın gece saldırılarını; başına buyruk, yasa dinlemez maganda düzenini okuyup ilerisi için acımasız bir distopya olarak görebiliriz ama eksik kalır; çünkü gençlik ya da distopya kategorileri ancak kitabın gireceği yakın kategoriler olabilir. net bir sınıflandırmanın olmadığı “ne anlıyorsan o” kitaplarından bu roman.

    bu bir abartı kitabı.

    diğer türlü bacak kadar çocukların kanınızı donduracak kanlı vahşetini, tecavüzlerini, ve gasplarını kabullenmek çok zor.

    burada gençler saf kötülerden ibaret ve eylemlerinin sonucunda oluşan tatlı bir kızgınlık değil, ibretlik bir korku oluyor. asayiş son derece zayıf, sanat ve kültür alanında toplum duraklama döneminde.

    roman hakkında dolu dizgin birçok haklı övgü cümlesi kurulmuş zaten, bu sebeple bu kısma hiç girmeyeceğim.

    su testisi su yolunda kırılır atasözünün örneği olarak alex yine bir gasp olayı sırasında arkadaşları tarafından satılıyor ve baskına uğrayıp tutuklanıyor. üstelik evini soymaya kalkıştığı yaşlı kadının da katili oluveriyor.

    işte ludovico tekniği alex'e 14 yıl biçilen mahkumluğunun 2. yılında uygulanan bir teknik. maksat alex'in uslanmaz kötülüğünü eğitmek. yöntem ise şu:

    alex'e içeriğinden bahsedilmeyen bir ilaç enjekte edilip şiddetin her türlüsünü içeren kısa filmler izletiliyor. aldığı ilaçtan dolayı midesi bulanmaya, başı dönmeye başlayan ve keskin bir mutsuzluk hisseden alex bunu izlemiş olduğu şiddet senaryolarıyla ilişkilendiriyor ve alex kalan hayatında şiddete meylettiği anda bu hastalık moduna girdiği için ya da girmekten korktuğu için eylemlerini şiddetten olabildiğince uzak tutuyor; dahası şiddetin uygulayıcısı kendisi olmasa bile sadece şahit olması durumunda dahi fenalaşıp ezilip büzülmeye başlıyor.

    ve bu romanı sanatsal boyuta taşıyan asıl devasa ayrıntıyı verelim hemen:
    tam bir klasik müzik aşığı olan alex'e, hatta hayattaki tek tutkusu beethoven'ın dokuzuncu senfonisi olarak anlatılan alex'e izletilen kısa filmlerin fonunda klasik müzikler kullanılıyor ve çocuğun tek tutkusu elinden alınmış oluyor böylece.
    bu klasik müzik detayını romanın 1971 sinema uyarlamasında görmek mümkün. zaten bana kalırsa yer yer gereksiz kullanıldığını düşündüğüm cinsel çağrışımlar ya da görsellerden sonra filmi çekilir kılan tek detay klasik müziğin alex'i şiddete meyleden yönünün çok iyi gösterebilmiş olması. yoksa ben kesinlikle otomatik portakal'ın filmcilerinden değil romancılarındanım.

    roman çok daha iyi.
    şimdi bu tekniğin tartışılan ahlaki boyutunu ele alalım. ne demiştik, hayattaki tek tutkusundan olmuştu alex.
    bakın bu senaryonun çıktığı aklın sahibi anthony'e. neredeyse bu acımasız karaktere acımamızı ister gibi.

    üzerinde bu tekniğin uygulandığı biri için “iyiyi tercih edebilme şansını elinden almak ve onu iyiye zorlamış olmak” sebebi ile bu tekniğin ahlaki açıdan kötü bir eylem olmasının maduru olarak gösterebilir miyiz?
    bakın bu kişi öyle sıradan bir suçlu ya da anthony'nin kurmaca karakteri alex gibi mucizevi bir şekilde iyiliği sonradan kendi kendine tercih edecek ütopik biri değil, bu kişi özellikle seçilmiş, mahkumluğu bittiği anda zaten aynı gaspları, aynı kanlı vahşeti ya da aynı taciz eylemlerini devam ettirecek olan kişi olsun. toplum bir kişiden ibaret değildir; kaldı ki bu bir kişi diğer bir çok kişinin alanına şiddetle müdahale ediyorsa ve bu eylemlerinde de ısrarcıysa birçok kişi için bu bir kişinin üzerinde yapılan sadece şiddeti durdurma eyleminin ahlaki boyutunun sorgulanması saçmalıktır. önemli olan zarar vermeden durdurmuş olmaktır.
    bu teknik üzerinde çok fazla demagoji yapanları, hiçbir mental sorunu olmayıp da çocuk tacizciliğine devam eden insanları düşünmeye davet ediyorum.
    bakın da nasıl da güzel görünür hale gelecek teknik.

    ancak her şeyde olduğu gibi burada da önemli olan şu ki, öncesinde çok çok iyi bir kontrol yapılmış olması lazım. suistimal edilmemiş olması gerekir.

    velhasıl kelam,
    buralarda kontrol mekanizması çökeli çok oldu.
  • ne olursa olsun hiç bir insana uygulanmaması gereken bir yöntemdir.özellikle son dönemde artan pedofili,kadına şiddet,taciz ve tecavüz vb.gibi vuku bulan adli ya da kriminal olay failine değil uygulanması uygulanmasını düşünmek bile insanlık suçu olan terapi yöntemidir.
  • stanley kubrick'in otomatik portakal filminde, filmin baş kahramanı alex, işlediği suçların cezasını çekmek üzere deneysel bir tedaviye tabi tutulur. bu tedavide denek sürekli olarak tecavüz, işkence, cinayet ve savaş sahnelerinden oluşan filmlere maruz bırakılır.
    ingilizcesi aversion therapy olan bir nevi nefret ya da iğrenme terapisidir. diğer aversion therapy çeşitlerinden farkı terapi esnasında hastaya muhtelif ilaçlar da verilmesidir. bu tedavide hastaya bir olayın kötü ve zararlı olduğunu kabul ettirmek için o olayı çağrıştıran deneyimler yaşatılırken, hastaya acı çektirecek ya da onun psikolojisini bozacak ilaçlar verilir.
    örneğin bir zamanlar olarak eşcinsellere homoseksüelliğin kötü bir şey olduğunu kabul ettirebilmek için bir grup eşcinsel erkeğin çıplak resimleri gösterilirken apomorfin verilmiştir. otomatik portakal da ise şöyle geçmekteydi: alex'in saldırganlığını bertaraf etmek için alex'e şiddet içeren sahneler seyrettirilmişti. ayrıca bu sahneler çalınırken çeşitli ilaçlar da verilmişti.
    filmle ilgili ilginç bir detay da şudur: ludovico tekniği sırasında alex'e ludwig van beethoven dinletilmiş ve alex, beethoven'a karşı da bir tiksinti beslemeye başlamıştır.
    günümüzde kullanılmayan bir yöntemdir.
  • beyin dinamiğini değiştiren tedavi yöntemi. şahsi görüşüm bir çeşit işkence olarak değerlendirilmesidir.
hesabın var mı? giriş yap