• polis taksimden çekilirken başbakanlık ofisine ısrarla yürümek, ankarada başbakanlığa yürümeye çalışmak, akp merkezlerine yüremek gibi eylemler oldukça polis şiddetinden yanında olmasam da olayların durması gerektiğine inandığımdan savunduğum düşünce.

    "kişiler düşünce sahibi olmadıkça kütleler istenilen yöne, herkes tarafından iyi veya kötü yönlere gönderilebilirler."
    mustafa kemâl atatürk, 1920
  • ya olan biteni göremeyecek kadar politik bilinçten uzak, yani apolitik; ya aslında akp ve polisinin faşizmini destekleyip bunu söyleyemiyor, yani yalancı; ya da gördüğünü yorumlayacak zekadan yoksun, yani gerizekalı olmaktır. ara durum, başka bir seçenek yoktur. çünkü akp'li değilsen polisin bu insanlık dışı müdahalelerine tepki göstermemen mümkün değildir. akp'li olup da bu şiddete karşı çıkmak da zaten direnişçilerden yana olmaktır.
  • ciğersiz, yüreksiz insan söylemi.

    3 gündür ankara'da, istanbul'da, adana'da, edirne'de... her yerde insanlar polis ve onun köpekleri tarafından(eli sopalı ne idüğü belirsiz pislikler) şiddete maruz kalıyor. durum böyleyken polise karşı durmayı "ama araba yakan provokatörler var yææ" diye kolpa bir gerekçeyle reddediyorsanız bu omurgasızlıktır, halkın karşısında faşisti kayırmaktır. çünkü ülkücüsünden komunistine, müslümanından ateistine herkes meydanlardaydı. bunu görmek o kadar zor değil kafayı biraz kumdan çıkartarak rahatça farkedilebilen bir gerçek. bu bir halk direnişidir ve ben tarafsızım demek bile halkın karşısındaki cepheden olduğunuzu belirtir.

    inanın bana yaftalamak için, sen siktir git pasifist demek için söylemiyorum bunları. yarın çocuklarınıza torunlarınıza "bu ülkeyi faşizmden kurtarmak için elimize bir şans geçmişti ama pasifisttim ben o dönem pek karışmadım olaylara." gibi ezik bir cümle kurmak istemiyorsanız çıkın meydanlara. meydana çıkmıyorsanız da en azından balkondan tavalarınızın tencerelerinizin sesleriyle destek olun o insanlara. o sesleri duymak bile ayrı bir güç ve inanç veriyor bizlere.
  • bitkisel hayatta olmaktır. ya da bildiğin bitki olmak.
  • gayet normal bir durum.

    geçen seçimde akp'ye oy vermiş biriyim ancak bu yaşanan olayda akp'nin inadını gereksiz, polisin tavrını da fazlasıyla sert buluyorum. hatta sert demek az kalır bildiğin zorbalıktı. bir an aklıma 28 şubat dönemindeki muhafazakarlara eziyet eden polis görüntüleri geldi. zaten devire, döneme, iktidara göre polis ve tsk'nın birilerini, "öteki"ni ezmesinden usandım.

    eyleme gelirsek bu, demokratik bir haktır ve insanlar dilediğince bunu kullanır. toplumları protestoların geliştirdiğini düşünüyorum ancak ben, halk hareketi dense bile ulusalcı ağırlıktaki bu eylemin içinde yer almam. çünkü ulusalcıların eşitlik, demokrasi, özgürlükler ile ilgili bir beklentileri olduğuna inanmıyorum. onların derdi sadece gücü eline geçirmek. güç eline geçince diktatörün de, zorbanın da kralı olurlar. 28 şubat'ı yaşadık, tankları gördük biz ve uzun yıllar geçmesine rağmen bu zihniyetin değiştiğine dair de hiçbir şey görmedik.
  • türkiye'deki kitle eylemlerinin kolay manipüle edildiğini düşünen ve bu tarz hareketlerden asla ama asla fayda gelmediğini bilen biri olmaktır.

    ben kimsenin ne idüğü belirsiz işler için koşuşturup yavşak polisten dayak yemesini istemiyorum...
    bugüne değin çok sefer meydanlarda bulundum, slogan attım... ancak tükürük saçarak deşarj olmaktan başka bir şeye fayda etmediğini gördüm.

    şimdi biliyorum ki bu işler meydanlarda sloganlarla yapılmaz... hele hele temel tabanını nereye yasladığı belli olmayan içerisinde cidden hala atm yakıp mağaza vitrinlerini yerlere indirerek, polise taş atarak eylemini yapan insanların içine karışabileceği eylemci topluluklarla hiç yapılmaz.

    ben annemi, kardeşimi, sevgilimi, eşimi, dostumu o alanlara sürükleyemem... sürüklemeye kalkanı da sindirir durdururum. hiç uğruna, pardon bağırıp çağırmak uğruna sevdiklerimin canının tehlikeye atılmasına göz yumamam.

    çünkü bilirim ki ne orada eylem yapan halk doğru düzgün bir eylem geleneğine, protesto ahlakına sahip ne de onlara müdahale edecek olan kolluk kuvveti insanlıktan nasibi almış...

    sözlük'te gördüm... ağız dolusu küfürler savuran sözde protestocular, eylemciler... sözde kahramanlar!
    bir gram ideolojik derinliği olmayan insanlar meydanlarda slogan atıyorlar... en son okuduğu kitap cin ali olan adam devrime; iktidar devirmeye girişmiş!

    oturup iki dakika muhabbet etsen "öeeh!" diyeceğin insanlarla omuz omuza... peh! geçen gün hiç yoktan karşı takımın taraftarı diye adam öldürenler o meydanlarda demokratik haklarını kullanıyorlar...mış.

    bana sorarsanız buram buram yavşaklık ve riyakarlık kokuyor... leş gibi hemde!

    akp'yi zerrecik kadar dahi sevmem... ha keza polisi... ama içi boş; tükürük saça saça ne yaptığını bilmeden, sağındaki solundaki hakkını arayan insanı da tehlikeye sokan ahmakları da sevmem.

    ben ne oradaki eylemcilerin ne de polisin tarafındayım... ben mantığın insanlığın tarafındayım.
    gezi parkı'ndan hiç mi hiç haberi olmayan adamların twitter'da kankası vasıtasıyla haberlerinin olup can sıkıntısından meydanlara dökülmesinden yana olamam.
    sigara içip izmaritini yere atan adamla aynı ortamda, sözde ağaçlar katledilmesin diye meydana inemem.
    bu tarz ahmak şekilcilere de sempatiyle bakamam asla!

    eğer bir şey yapılmak isteniyorsa karşı tarafın yaptıkları biraz model alınabilir!
    adamlar yıllardır türkiye'de eğitim sistemini kökünden ele geçirdiler parazit gibi; dershaneler, okullar ellerinde... öğretmenler, idareciler ellerinde... eğitim-öğretim sistemini istedikleri gibi çekiştirip bozdular... kendilerine zihin yetiştirdiler!

    beri tarafta? okumayan bilmeyen cahil kitleler... bir taraf sadece belirli yayınları, belirlenmiş ideolojik kaynağı defalarca hatmettiği için cahil... diğer taraf neredeyse hiç okumadığı için cahil!
    ne yazık ki doğru protesto seslerle yapılmıyor... doğru eğitimle yapılabilir ancak... zihin yetiştirmeyle.

    bugün hala doğru düzgün bir parti alternatifi yok... güven veren kadrolar, doğru projeler üreten parti organları yok!

    çıkıp elinde meydana elinde telefonla sağdan soldan wi-fi ağına bağlanıp sosyal medyada bireysel habercilik yaparak bir noktaya varılmaz... varılmıyor.... varılmayacak!
  • insanların araçlarla ezilerek öldürüldüğü, kafalarına öldüresiye bombaların bizzat kamu güçlerince atıldığı, buna rağmen başbakan'ın kuyruğu dik tutup medyanın üç maymunu oynadığı yer de iki yüzlülüktür, pragmatikliğin en aşağılık halidir, insanlıktan çıkmaktır, şerefsizliktir...
  • barış için yapılmış bir eylemin yanında olmayan, iki yüzlüdür bu kadar net. polis şiddetine evet diyor musun demiyor musun? soru bu. evet ya da hayır.
  • sagduyu sahibi olmaktir.
hesabın var mı? giriş yap