• bu ayaklanmanın önemli bir yanı da, dünyada ilk holiganizm vakası olarak kayda geçmesidir. o zamanların istanbul'unda futbol değil, atlı araba* yarışları çok büyük ilgi görüyordu. bu yarışlara katılan iki kulüp vardı (mavi ve yeşil takım) ve tıpkı şimdiki 3 büyükler gibi çok büyük taraftar kitleleri vardı. işin ilginç yanı nasıl şimdi, mafya ve politika futbol ile iç içeyse, o zamanda durum farklı değildi. şehirde düzenlenen yarışlar aynı zamanda politika arenası gibiydi.

    işte böyle bir gün, 13 ocak 532'de yarışlar hipodromda yapılıyordu. günler öncesinden halk gergindi, bir kaç gün öncesinde mavi takım ve yeşil takım taraftarları arasında kavgalar olmuştu. kendisi de bir mavi takım taraftarı olan justinian yarışları hipodromun hemen yanındaki sarayından izliyordu.

    yarış 22. sıraya gelmişti ki, hipodromda yarışı izleyen taraftarlar, birden mavi veya yeşil diye bağırmaktan vazgeçip imparatora hakaretler yağdırmaya başladı. yarışlar bittiğinde ise, imparatorun sarayı kuşatma altına alındı. elbette olay sadece bir holiganizm meselesi değildi, insanlar justinian'ın koyduğu vergilerden rahatsızdı ve onu devirmek istiyorlardı.

    olaylar yaklaşık bir hafta boyunca sürdü ve kimilerine göre 30 bin kimine göre de 50 bin kişi öldü. yanılmıyorsam insanlık tarihinde hiçbir ayaklanmada bu kadar çok can kaybı olmamamıştır, tabii bunda, ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastıran justinian'ın da büyük suçu vardı.

    justinian bu ayaklanma sonucunda, muhtemelen civilization oyunundan almış olduğu ilhamla, halkı bir arada tutmak ve muhtemel isyanların önüne geçmek için bugünkü ayasofya'yı inşa ettirmiştir.
  • doğu roma imparatorluğu'nun görmüş olduğu en kanlı isyan olarak kayıtlara geçmiştir. elbette ki isyanın müsebbibi o günlerin taze imaratoru l. justinan'den başkasın değildir.

    justinian, doğu roma'nın tahtına oturur oturmaz bir dizi düzenlemelerle merkezi otoriteyi sağlamlaştırmak istemiştir. bunun için öncelikle dönemin önemli güç odaklarından olan maviler ve yeşiller olarak adlandırılan iki grupla uğraşmıştır, bununla da sınırlı kalmayıp soylular üzerinde de ekonomik baskılar kurarak jet sosyeteyi kendisine hasım etmiştir. bu husumetlikler sonucu oluşan olumsuz hava isyanın ortamını hazırlamıştır.

    bu arada şu mavi ve yeşil gruplar hakkında da az da olsa bilgi verelim; efendim bu maviler ve yeşiller denen gruplar böyle nasıl desem, bir spor takımının taraftarı olarak da tanımlanabilir siyasi bir partinin sempatizanları da. o dönemin eğlencelerinden olan hipordomdaki araba yarışlarında ki tahmin ettiğiniz gibi arabaları atlar çekiyor, dört adet araba yarışırdı ve bunların taraftarları kırmızı, beyaz, mavi ve yeşil renkteydi. gönül verdiği arabanın renginde urbalar giyen taraftarlar hipordromu hınca hınç doldurur, coşkulu tezahüratlarla takımını ateşlerdi. zamanla kırmızı ve beyazların gücünü kaybetmesiyle hipordomda yarışan araba sayısı ikiye düşmüş, kırmızılar yeşillere, beyazlar ise mavilere katılmıştı. bu maviler ve yeşiller son derece ateşli taraftar grupları olması sebebiyle zaman zaman rekabet sokak çatışmalarına dönüşüyor halk bu iki gruptan umumiyetle çekiniyordu. gereksiz bir bilgi olarak da; yeşiller protokolün solunda otururken maviler sağında oturuyordu.

    işte yine bir yarış günü, hipodromdaki on binler yerlerini almışken, imparator justinian'in locasındaki yerini almasından kısa bir süre sonra kendisini protesto için "nika" nidalarıyla hipdromu inletmeye başlamıştır. sanki biri düğmeye basmışçasına kolektif bir heyecanla yayılan bu hareketi imparator ilk anda sükunetle izlemiş, kargaşanın artmasıyla sarayının yolunu tutmuştur.

    imparatorun hipodromu beraberindeki heyetle terk etmesi sonucu bu mavi ve yeşil gruplar hipodromdan çıkarak güçlerini birleştirmişler ve şehrin zengin muhitlerini, çarşılarını, ayairini ve ayasofya da dahil olmak üzere yağmalamışlar daha da ileri giderek imparatorluk sayarına bile zarar vermeye çalışmışlardır. bununla da kalmayan isyancılar pek çok yapıyı ateşe vermiştir, gözü dönen isyancılar sampson hastanesi'ni içindeki hastalarla yakmışlardır. şehre hakim olan bu kaos ortamı birçok insanın anadolu yakasına kaçmasına sebep olmuştur.

    rivayet odur ki; bu isyan hareketinin odağı haline gelen hipodromda isyancılarla masaya oturmak isteyen imparator justinian, isyancılara isyanı bittirmeleri halinde kendilerini affedeceğini söylemiştir. buna kulak asmayan isyancıların asıl niyetinin, justinian'in yerine kukla bir imparator getirmek olduğu, eski imparatorlardan l. anastasius'un yeğeni hypatius'u hipodroma getirip el etek öpüp biat etmelerinden anlaşılıyordu.

    işte tüm bu olumsuz şartların arasında kalan büyük justinian düşünür taşınır ve imparatorluğu terk etme kararı alır. tarihi yarımadanın güney sahilinde hazırlattığı bir gemiye yanında birçok değerli eşya ve nakit parayla atlayıp soluğu yunan adalarında almak için tüm hazırlıklarını tamamlar ve eşi theodora'ya "hadi hanım gidiyoruz" der. gel gör ki theodora kılını bile kıpırdatmaz ve imparator justinian'e tarihçi önder kaya'nın kaynaklarına göre şu sözleri söyler;

    "belki kadınların erkekler önünde konuşması korkaklara cesaret vermesi yönünden doğru değildir ama tehlike anında herkes elinden geleni yapmalıdır. yıllarca başında imparatorluk tacı taşıyan biri, o tacı kaybederken canını da kaybetmelidir. nasıl olsa dünyaya gelen her kişi ölecektir. ey imparator! kaçmak, kurtulmak istiyorsan bunda bir zorluk yoktur; hazinen var, gemilerin seni bekliyor ama saraydan ayrıldığında yaşamanın anlamını da yitirmiş olacaksın. ben her zaman tanrı'ya dua etmişimdir. üzerimdeki erguvan renkli imparatorluk pelerinini aldığında canımı da alsın. merak etme! senin de giydiğin şu erguvan rengi pelerin, gerektiğinde muhteşem bir kefen olur. şimdi gidebilirsin ama yanında ben olmayacağım"

    justinian, dünya tarihinin bu en büyük ayarlarından birini alınca sarayı terk etme fikrinden cayar ve kurmaylarıyla bir araya gelerek durumu istişare ederler ve o gece sarayın ışıkları geç saatlere kadar yanar, çıkan sonuç şudur; "isyan kanla bastırılacak"

    dönemin en büyük bizans komutanlarından flavius belisarius ve isyan günlerinde konstantinopolis'te bulunan arnavutluk valisi mundus ile tüm askeri imkânları kullanarak isyancılara karşı saldırıya geçilir ve isyancılar hipodromda kıstırılır. hipodromun kapılarının kapatılmasıyla kapana kısılan isyancılara karşı o andan itibaren kelimenin tam anlamıyla bir kıyım başlar. ok yağmuru ile delik deşik edilen ve kılıçtan geçirilen isyancıların sayısı 35-40 bin arasındadır.

    isyan bastırılmıştır ancak ardında binlerce ölü ve viraneye dönmüş bir başkent bırakmıştır. jusitinian bunun üzerine imar faaliyetlerine girişir, buna da önce gücünü simgeleştirmek için ayasofya'yı yeniden inşaa ettirmekle başlar. bugün gördüğümüz ayasofya justinian'in iktidarının yanında, kanlı nika ayaklanması'nı da hatırlatır bizlere.
  • 11-19 ocak 532 sularında imparator birinci iustinianos'a karşı tertip edilmiş ihtilâl girişimi. nika! (zafer) diye bağırarak sokaklarda gezinen, ortalığı yakıp yıkan -ayasofya da ağır hasar görmüştür bu arada- taife tarafında ismi konan bu ayaklanma nedeniyle imparator kaçmayı düşünürken eşi theodora tarafından engellenmiş ve nihayetinde isyan, başarısız tüm girişimler gibi birçok cana kıyılarak sona erdirilmiştir.
  • 12 ocak 532 yilinda bugun sultanahmet meydaninin oldugu bizans hipodromunda fitili ateslenen ve bir hafta kadar surup takribi 19 ocak 532 tarihinde imparator justinyen tarafindan cok kanli sekilde bastirilan tarihi olay. 30 bin ile 50 bin arasinda bizans vatandasinin imparator justinyen askerleri tarafindan sokaklarda kasaplar gibi dogranip iskence edilerek olduruldugu tahmin edilmektedir. bu ayaklanmaya giden surec hayli karmasik olsa da fitilin ateslenme sebebi o gunun futbolu sayilan at arabasi yarislarinin fanatik/holigan/taraftarlari olmustur. bu acidan bakildiginda kitleleri uyusturup fanatizme ceken bu tarz seylerin ayni zamanda ne kadar korkutucu dinamikleri oldugu, aklini bu tarz seylerle bozmus fanatiklerin/taraftarlarin ne kadar kolayca manipule edilip saldirganlastirilabilecegi ve bunlarin uzerinden ne kadar buyuk olaylar cikarilabildigi kolayca gorulebilir.

    yesiller ve maviler denen iki buyuk taraftar kitlesinin kiskirtilmasiyla baslayan surec neredeyse butun istanbul'un yikilmasi, aya sofya'nin bulundugu bolgedeki kilisenin agir hasar almasi sonucu yikilip ayasofya'nin yapilmasi gibi devasa capta sonuclara yol acmistir. bu olaylar sonucunda son derece kanli sekilde oldurulen vatandaslarin parcalanmis cesetlerinin once ibret olsun diye gunlerce sokakta birakildigi, daha sonra da benzeri bir olay bir daha tekrar etmesin diye hipodromun altina gomuldugu rivayet edilir.

    tabi ki justinyen'in vergi yukseltmesine bagli hayat pahalilasmasi, bitmek bilmeyen savaslar, dogu roma toplumunun yeniden dizayn edilip moral bagliliklarinin degistirilmeye calisilmasi bu ayaklanmaya giden surecin temel nedenlerindendir. ama fitili atesleyenler cigirindan cikmis taraftar gruplari olmustur.

    elbette batili tarihciler tarafindan daha sonra icine pek cok uydurma detay katilarak bir nevi masala donusturulmesi, ve batili edebiyatcilarin bu masali iyice abartarak gercek olmasi mumkun olmayan pek cok karizmatik cumle ve olay orgusuyle iyice gerceklikten uzaklastirmasi yuzunden bugun sagduyulu bir okumasini yapmak zordur. mesela theodora'ya bicilen uydurma cumleler gercekle alakasizdir. tamamen kusatilmis bir imparatorun kacamayacagi, kacmayi basarsa bile kactigi yerde sag birakilma ihtimali olmayacagi icin butun karizmatik cumleler theodora karakterine bicilen misyonu cilalamak icin uydurulmustur.

    zaten ayasofya'nin yapimi ve theodora'ya cok guclu, cok zeki, neredeyse tanrisal bir varlik imaji yuklenmesinin arkasinda ayni amac vardir. bu amac theodora'nin temsil ettigi dini yorum uzerinden, toplum genelinde yasanan eski-yeni catismasina nokta koymaktir.

    her neyse, istanbul'un gobeginde yasanan bu tarihi olayin neredeyse hic ilgi cekmemesine yillardir sasirir dururum. istanbul'a dair bu tarz bir cok gercek tarihi olayin yani sira pek cok da efsanelesmis hikaye de olmasina ragmen bu konulara dair ne bir film yapan, ne bir dizi ceken olmustur bunca yil. bir iki kimsenin bilmedigi fantastik hikaye yazari haric bu tarz konulara hic el atan olmamistir. ki daha istanbul'un altini boydan boya kaplayan tunellere (bkz: istanbul dehlizleri) falan deginmedik bile. galata kulesi, kiz kulesi gibi fantastik mekanlara dair ne film ne dizi cekildi (bir iki sanat filmi haric). bu kadar buyuk bir kulturel mirasin uzerinde bunca zaman yasayip bu kulturu anlatilarla zenginlestirmemek, hic bir katki saglamamak gercekten kitaplara konu olacak cinsten bir umarsizlik.

    yillarca su nika ayaklanmasi'ni konu edinecek bir oyun yapilmasini bekleyip durdum, hatta ryse son of rome ilk duyuruldugunda belki nika'yi konu eder diye cok umutlandim ama ne yazik ki o da olmadi. aslinda hem aksiyon olarak hem de konunun hali hazirda masalsilastirilmis karizmatik diyaloglari falan boyle bir oyun yapimina cok uygundu, onu da yapan olmadi. belki bir gun ufak tefek bir adventure oyununda konusu gecer, kim bilir.
  • ayaklanma sonrasi gaza gelen iustinianos bugun gordugumuz 3. ayasofya'yi yaptirmistir. ayrica kelime koku icin (bkz: nike)
  • rivayetlere göre ayaklanmanın asıl sebebi, gözünü hırs bürümüş olan imparatoriçe theodora'nın halkın eşinin yönetiminden rahatsız olması sonucu alaşağı edileceği korkusu yüzünden hipodromdaki bir oyun sırasında yaratılmıştır. zaten gergin olan dengeler kavga sonrasında iyice bozulmuş ve de bu ufak kavga 8 gün süren ve de ardından kimi kaynaklara göre 30 kimilerine göre de 50 bin civarında ölü bırakan bir isyana dönüşmüştür.

    sonucunda imparator iustinianos ve eşi theodora bulundukları mevkiyi sağlamlaştırmışlardır. bize şu anda ucu dokunan en olumlu yani ise ayaklanma sırasında ağır hasar gören ayasaofya nın yerine bugünkü yapının yapılmış olmasıdır.
  • ayaklanmanın büyüklüğünü daha da iyi anlayabilmek adına ayaklanmanın vuku bulduğu araba yarışları başlamadan önceki haftalarda, konstantinopolis’te önemli gelişmeler olduğunu belirtmek gerekir;
    - doğuda general belisarius pers ordularını yenmiş,
    - batıda ise sınırlar adriyatik’e kadar genişletilmiş ve kafkas orduları da buraya çağrılmıştı. bunların anlamı netti: italya ve sicilya’ya sefer!

    oysa romalılar artık savaş istemiyorlardı.

    perslerin ve göçmen kavimlerin baskısıyla askeri harcamalar artınca; hasat şenliklerinde bedava şarap dağıtılmamış, her yıl hz isa’nın doğum gününde verilen sikkeler de dağıtılmamıştı.

    fırıncılar sokağı da, vali (praetor) tarafından konulan ek vergiyi anlamlandırmaya çalışıyordu. anlaşılacağı üzere yakın bir zamanda büyük olayların olacağı belliydi ve bir kıvılcım bekleniyordu ki, büyük kalabalıkların toplandığı araba yarışları bu kıvılcım oldu. kimsenin gözü ne mavileri ne yeşilleri görmüş istanbul'un gördüğü en kanlı ayaklanma yaşanmıştır.

    tabi burada maviler ve yeşiller ayrımına da değinmek gerekir;
    yeşiller, zanaatkârları ve tüccarları yani şehirlileri; maviler ise çiftçileri ve toprak sahiplerini yani köylüleri temsil etmekte ve arada büyük uçurumlar bulunmaktaydı. en basitinden maviler hipodromda, imparatorluk locasının sağında yani gölgelik kısımda; yeşiller ise sol tarafta otururlardı.
  • nika ayaklanması, binlerce yıllık insanlık tarihinin kanlı ve mor mürekkeple yeniden yazılmasıdır. kaybetmek üzere olanların kazanması, kazanabilecek olanların kaybetmesi ise tarihin uzak bakışlı ve zehirli sosları arasındadır, kolayca yer değiştirilir. (hükümdarların hesapları arasında çoğunluk hep istatistiktir, başka bir anlam taşımaz.)
  • öncelikle (bkz: maviler ve yeşiller/@flavius aetius)

    532 senesinde konstaninapolis'te gerçekleşen isyandır. isyanı ise meşhur iki general bastırmıştır, flavius belisarius ve narses.

    nika yunanca'da nike'den gelmektedir, kabaca zafer anlamına gelir. isyan taraftarların nika, nika diye bağırması ile başlamıştır, ondan adı da nika isyanıdır.

    gladyatör oyunlarının yasaklanması ve yerini chariot yarışlarına bırakması ile birlikte 4 tane başat takım vardı, bunlar kırmızılar, beyazlar, maviler ve yeşillerdir. isyanın gerçekleştiği dönemden yüz küsür yıl önce beyazlar ve kırmızılar silinip gitmiş, meydan maviler ile yeşillere kalmıştı. bu iki grup arasındaki mücadele ise bugün popüler olan west ham/milwall, hearts/hibernian, celtic/rangers, paok/aris ya da river plate/boca juniors'a taş çıkartacak cinstenti, kanlı bıçaklı olan kulüpleri saymaya lüzum görmüyorum. isyanın gerçekleştiği dönemde ise imparator olan i.justinianius ise yanılmıyorsam maviler taraftarı idi, onu da belirteyim. bu arada hatırladığım kadarıyla yeşiller biraz daha burjuvaydı sanırım, tıpkı pana gibi.

    isyan gerçekleşmeden önce bizansta mevcut olan pek çok problem vardı, en önemlilerinden biri de dini problemlerdi, konuyu dallandırıp budaklandırmamak için şöyle yapayım: (bkz: kalkedon konsili) bunun dışında persler ile uzun süreli ve tam bir kazanç sağlamayan savaş problemi vardı, ama en önemlisi istanbul'da iki taraftar grubunun güç kazanması da vardı.

    cinayet suçu sebebiyle maviler ve yeşiller üyesi kimi kişiler tutuklandı, çoğu da idam edildi.
  • bir insanın* bir devletin kaderini nasıl değiştirebileceğini ispat etmiş büyük isyan. tekrar tekrar bahsedildiği üzere, theodora'nın telkinleriyle tacı bırakmaktan son anda vazgeçen justinianus, isyandan sonra efsane komutanı belisarius'un da olağanüstü katkılarıyla italya ve kuzey afrika ile ispanya kıyılarını tekrar roma sınırlarına katmış ve son büyük roma imparatoru olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap