• ekşi sözlük ortaklarının da çok sevdiği bir restoran ancak son günlerde yapılan tanıtımın bununla bir alakası olduğunu asla düşünmemekteyim. :)

    (bkz: nusr-et/@ssg)
    (bkz: nusr-et/@kanzuk)

    not: ssg cidden çok akıllı bir adam, nusr-et ile ilgili ilk entry giren kişi ancak alakasız bir entry girmiş ki reklam olduğu anlaşılmasın. tabi sonra kanzuk dayanamamış yapıştırmış övgü dolu entryleri.

    bir de şu dikkatimi çekti; şimdi nusr-et'in şu anda tek rakibi gözüken restoran hangisi? günaydın et lokantası. kanzuk, entrylerinde nedense günaydın et lokantası'nın buranın yanında daha kötü olduğunu falan belirtmiş. (nusret eskiden orada çalışıyormuş ya ondan) hem de birkaç ay önce günaydın et lokantası hakkında güzel şeyler de söylüyorken. (bkz: günaydın steakhouse/@kanzuk) nusret'le yakın arkadaş falansa bilemem tabi.

    dikkatimi çeken esas konuya gelecek olursak eğer, bu ara nusr-et'in tanıtımı 16.02.2013 tarihinde başlamış ve 328 entry var şu anda ancak 16.02.2013 tarihinde 125 entry vardı. 4 günde 200 küsür entry girilmiş, bu da normal. ama normal olmayan tarafı bence şu; 16.02.2013 tarihinde girilen ilk entry şu; (bkz: nusr-et/@drawrof hsalf) saat 06:19'da girilmiş ve hemen arkasından aynı kişi 9 dakika sonra günaydın et lokantası başlığında şu entryi girmiş. (bkz: günaydın et lokantası/@drawrof hsalf) ya sabahın 6'sında birden karnı çok acıkmış ya da 16.02.2013 cumartesi günü bu 2 restoranın başlıklarında ilk bu entryler gözüksün, biri kötülenmiş olsun biri övülsün istemiş. açıkçası bana kimse bu yazılan entrylerin reklam olmadığını söyleyemez.

    bu yazıları yazan arkadaşımızın da kanzuk ile damak tadları çok yakın, o da güzel tesadüf olmuş.

    aylar sonra gelen edit: kanzuk, nusr-et ile ilgili enrtylerini malum taksim gezi parkı olaylarından dolayı silmiştir ve boykot edeceğini söylemiştir, takipteyiz.

    tekrar edit: kanzuk'un boykot 4 ay falan sürmüş. http://instagram.com/p/gn4ojqklim/
    (bkz: kanzuk/#39712885)

    tekrar edit: ssg ve kanzuk bütün entrylerini silmişler. bu entry'nin çok bir esprisi kalmadı artık.
  • tanım: et lokantası. toplasan 20 kez ya gitmişimdir ya gitmemişimdir. böyle söyleyince 0 kez de gitmiş olabilirim gibi bir sonuca ulaşıyoruz. bir kere ismi çok kötü. ortaklardan birinin isminde et geçiyor diye adını nusr-et yapmışlar. iyi ki diğer ortağın ismini lokanta ismi olarak franchise etmemişler. yoksa kimse fer-it diye bir lokantaya gitmezdi. peki ya nusr-et'in ismi nusret olmasaydı da. ism-et veya sed-at olsaydı ya da ne bileyim mur-at olsaydı o zaman dana eti yerine at eti işine mi gireceklerdi. ya da adımız metin tekir veya hulusi palamut olmadığı müddetçe balık restoranı açamayacak mıyız? bence böyle saçma bir şey olamaz olmamalı.

    restoranın artıları: damsız da girilebiliyor olması, tuvaletler temiz, yemeğin yanında garnitür geliyor.
    restoranın eksileri: damsız girince insan kendini mal gibi hissediyor, çünkü herkes yanında manken arkadaşını filan getiriyor. ben gittiğimde porsche panamera'sıyla sabri gelmişti. tam unvanını vermiyorum götümüze girmesin diye ama siz anladınız hangi sabri olduğunu. yanında sarışın bir arkadaşı vardı. erkek değildi o kadarını söylüyorum. isim vermeme yönündeki prensip kararıma devam ediyorum ama boyu kısaydı sabri'nin. bu kadar söyleyebilirim. bir de iyi orta yapamıyor. başka tek kelime etmem.

    tuvaletler temiz ama elini yıkamadan çıkarsan isterse dünyanın en hijyenik tuvaleti olsun o temizlik neye yarar. yemeğin yanında ıspanaklı mantar ve kumpir gibi bir patates geliyor. bazen kızarmış patates geliyor, bazen gelmiyor. bazen ısrar ediyorsun getiriyorlar. bilmeden gitmemek lazım. garnitürler zayıf onu söyleyebilirim.

    etler arjantin usulü tahta üzerinde servis yapılıyor. arjantin usulünü de çok bilirim ya neyse. böylece etin suyunu tahta emiyor herhalde. o tahtada bakteri oluşumunu nasıl engelliyorlar orasını aklım kesmiyor. porselen elbette daha sıhhi bir malzeme. o yüzden tuvaletlerde porselen kullanılmış. tahta tuvalet ben görmedim bugüne kadar. fakat porselen tabakta eti servis etsen etin suyu vesaire tabakta hoş gözükmüyor. beyaz ve kırmızı kontrastından dolayı. fakat kahverengi tahta olunca kaldırıyor demek ki. orası işletmenin tercihi. etler arjantin usulü ama hesaplar türk usulü olduğundan biraz pahalı.

    fakat kalite için de kesenin ağzını açmak gerekiyor. misal bugün cağaloğlu hamamına da gitsen kesenin ağzını açman lazım. oradaki kese biraz farklı. türkiye'de işletmeler bir anda hoop parlıyor sonra bir bakmışsın bir anda sönüyor. franchise olarak nusr-et'e bağlı olması isim olarak bence riskli. yarın öbür gün nusr-et vejetaryen olma kararı alsa sıçarsın. batar işletme. insanlar oğlum nusr-et kendisi dana bonfile yemiyor biz keriz miyiz diye düşünür. iyi bir şey olsa nusr-et bırakmazdı denir. ferit şahenk de verdiği parayla kalır. veya yaprak isimli bir kadın ortak bulur yola vejetaryen restoranı olarak devam eder.

    restoranın eksi yanlarından birisi de vejetaryen kesim için fazla alternatifin olmaması. salata ve ıspanak garnitürü haricinde pek bir şey yok otoburlar için. etoburlar için ise sky is the limit. tatlı olarak lokum söyledik o da et şeklinde geldi mesela. bir arkadaşım et yemek istemedi spagetti söyledi o da etmiş. eti spagetti şeklinde kesmişler. kuzu kafesi diye bir şey var, ben zannettim ki ağıldan kafes içerisinde kuzu getirecekler o da farklı bir şey çıktı. garsonlar konularına çok hakim. sizinle mesela küşleme mi küşneme mi saatlerce tartışabilecek durumdalar. masada genelde iki tip hardal var. birisi açık sarı yellow submarine renginde diğeri ise biraz daha kahverengi af buyurun bebek ishali renginde. işte koyu renkli hardal adamın ebesini skiyor gerçekten. birazcık yiyince burnuna kokain çekmiş gibi oluyorsun. yani çektiğimden değil de tahmin ediyorum herhalde öyle bir şeydir. o hardal pek ala istanbul emniyet teşkilatı tarafından gösteri dağıtmak için kullanılabilir.

    hardalı restoranın eksisi anlamında söylemedim. etleri allah için güzel. fakat kullar için güzel mi? mühim olan bu. kuzu kafesi söylerseniz 200 tl. efendim? yanlış duymadınız 200 tl. bugün o para öz kaynak olarak kullanılıp uygun bir yatırım teşviği bulunursa küçükbaş hayvancılık işine girebilirsiniz. etler neden pahalı konusuna gelirsek. türkiye'de küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığı bitirdiler, rantiyeyi de şişirdikçe şişirdiler. dolayısıyla rantiye bugün arzı sınırlı bir ürün için inanılmaz bedeller ödemeye razı. arz sınırlı talep yoğun olan ürünlerin fiyatı yükselir. 2 kere 2 dört. bunu bilmek için ekonomist olmaya gerek yok.

    200 lira versen hak ediyor mu? etmiyor mu? bu da göreceli bir kavramdır. türkiye'de ucuza güzel et yiyebileceğiniz yerler vardır. varsa da söyleyin birlikte hareket edelim. veya nusr-eti protesto edelim. ben de çok sevmiyorum nusr-ete para kazandırmayı veya ferit abinin servetine servet (serv-et) katmayı. o yüzden talebi de premium fiyatlıyorlar. işletmede buna skimming pricing deniyor. kaymak tabakayı skiyorlar başka bir deyişle. arada olan benim gibi gerçek et severlere oluyor.

    biz bir kere iki arkadaş gittik, yemekten sonra çay istedi arkadaş. ben içmedim. sohbet uzadıkça bir çay daha bir çay daha derken. sırf 32 tl çaya verdik. çayın fiyatı 8 tl. öyle bakarsan et fiyatı yine ucuz. ben çayın fiyatına takıldım. ulan her yerde ikram ederler çayı , bedava verseler içmem. çay gözümde kıymete bindi. bir gün sadece gidip çay içicem ne var acaba içinde himalaya çayı filan herhalde.
  • dün akşam gittiğim mekan. tek kişiydim. lavaboyu kullanabilir miyim diye sordum. hay hay dediler. yaptıklarım;

    1 küçük
    1 büyük
    çıkışta kolonya (avrupa malı)

    toplam 7 lira verdim. klozetler mükemmel, kolonya inanılmazdı. götü rahatı sevenlere tavsiye ediyorum.
  • yurdum garip memleketinde övülüp övülüp bitirilemeyen etçi.

    arjantin'de deniz kenarında açık büfe restorantta 30 tl'ye evet yanlış değil 30 tl'ye buradaki etlerin daha lezzzetlilerini açık büfe yani sınırsız yiyebilirsiniz.

    uçak biletini 6 ay önceden al buenos aires'e. 1 hafta kal. her gün sıçana kadar et ye.

    1 hafta hergün nusrette et yemekten 4 kat ucuza gelir.
    üstüne buenos aires gezisi ve tango gecesi.

    düşünün bunu. vize de yok hem.

    edit: http://www.eksiduyuru.com/…k-isteyenlerin-dikkatine
  • 4 kişi gittik 2 kişi çıktık, öyle bir yer.
  • en sonunda dün gidebildiğim ortam. iki sığır çömbik yedik, zevkten arkadaşımı da zikivermişim arada. böyle bir tat yok.
  • geçenlerde gittigim mekan 3500 liraya dana aldim.

    dedim nusret'çim etimi kendim getirdim. bana bu danayı hemen kes pişir.

    adeta etin envai çeşidine doyduk, dananın taşaklarını ise nusret bize özel hazırlattı taşak sushi yapmış, sonuçta 3500 tllik hayvan.

    edit: 3500 liralık hesabıyla artizlenen bir yazar vardı bundan 4-5 entry üstte.. onunla billur geçiyorduk ki, uçuvermiş o yazı.

    edit2: ilk debe'ye giren entrymin nusr-et'le ilgili olması da komik olmuş...
  • ısmim nusret.. eskiden birileri ile tanıştığımda ismimi duyar duymaz 'vay nusret mayın gemisi' gibi ha' derlerdi. çocukluğumdan beri ismimle gurur duyardım.

    geçenlerde bi kızla tanıştırdılar. ısmimi duyunca 'hee et lokantası gibi' dedi. memleketin çanakkale kahramanlıkları hafızasından, et lokantası algısına inmesine dair, ismim üzerinden duyargalı bi entry de yazabilirim aslında ama siktir-et.

    sadece şunu söyleyeyim, ne iş yaparsın diye sorduğunda, (ki işsizim) çok güzel taşşak kebabı yaparım dedim duruma uygun olarak..
  • parayı bulanın et kemirmeye koştuğu mekan. bu ve türevleri yüzünden zaten pek parlak olmayan büyükbaş hayvancılık riske girecek diye korkuyorum. yok bülent ersoy bi oturuşta 3.5 kilo kıvırıyormuş, yıldırım demirören çenesiyle kuzuyu ikiye bölüyomuş... noluyo lan, ne bu? nası bi furya başlattılarsa sadece o bölgede türkiyenin tükettiği kırmızı etin %70'i fln yeniyor. yeniçeri ocağı gibi amk.
  • hani hamburger söyleip yarısını yemeyen kızlar vardır ya. geçen bunlardan biri ile gittim nusr-et'e. etin yarısını tabakta bırakmaya kalktı. tabağı ağzına soktum. servet yatıyor lan orda.
hesabın var mı? giriş yap