• kıro ama herşey onda.
  • olması gereken ve arzulanan şeyin arasındaki uçurum yüzünden tünelin sonunu yine göremiyoruz ooof. tövbe tutmuyorsak hakkımız kötektir diyorum burdan. okey'e üçüncüyle dördüncüyü aramaya başla, zaman daraldı. (bkz: love your idols)
  • faithfulness is to the emotional life what consistency is to the life of the intellect - simply a confession of failures."

    kendisini tanimlamaya calisirken kelimelerim tukeniyor, bir yandan hangi kelimeyi kullansam tanimlamak icin bir de gidip o kelimenin tanimini modifiye etmem gerektigi dusuncesi, zaten o bir zamanlar unlu maksimalizm'im coktan o'nun minimalizm'ine ozenmeye baslamis, artik kisiligi kalmamis yazi tarzimla ooofu anlatayim derken yine tek yardimi o'nun 'isi bitirip noktayi koydugunu sadece belli eden' entrilerinden aliyorum -yukariya bakiniz-, bir yandan mum isigim tukeniyor, sirada bekleyen sogumus papatya cayi esliginde, bir sigara yakmali, ve herhangi cok sevdigim bir kitaptan alti cizilmis bir cumleyi buraya alinti olarak koymali, ama hangisi, bircok sey onu anlatmak icin gereklidir ama yetersizdir gibi bir caresizlikle stardust ile banyo yapmis kisilige olan ilk entrimi bitiriyorum, proust ile cay randevum var, konumuz ooof.
  • "first there was ennui, then crept up a sense of inertia. in the middle of it was ooof.
    nylon burns the bedspread with two " demek uzere agzimi acmistim ki, isinlandi gitti dev boyutlarda sisme bir hot dog tasiyip, banliyo yasami rahatsizliginizi suratiniza firlatan bir fotograf karesine ooof. *
  • okula isyan etmek
    sevgiline isyan etmek
    ailene isyan etmek
    ölümlere isyan etmek
    ve sonunda bir ooof çekmek
  • "sabaha karşı eve döndüğümde, beni bekleyen sıcak yatağın verdiği huzur" diye tanımlıyorum kendisini.
  • niye bu kadar kabartılıyo anlamıyorum
  • duzeltmen genc.... saol
  • içinizde en güzeliniz.
hesabın var mı? giriş yap