• bu adamın fenerbahçe'ye geldiğinde gösterdiği liderliğin örneği bu kulüp tarihinde yoktur.

    kalede rahmetli enke ile başlayacaktık güya, adam ilk maçında 3 tane yedi ve kaçtı gitti. recep biler faciasına kaldık önce. sonra tecrübesiz de olsa volkan geçmişti. ikisinin de yaşlar 21-22. tecrübe sıfır

    defans'ta tomas, luciano çok kaliteli de olsalar daha yeni gelmişler, ilk kez bir arada oynuyorlar. yedekler servet çetin, ismail güldüren onlar da yeni.

    sol bekte istanbulspor'dan petkov gelmiş yeni, yedeği karlos muhammed hanefi 20 yaşında yeni

    ortasahada yine ilk kez beraber oynayan o sene gelen müthiş genç yetenek selçuk şahin ve aurelio yeni. kemal aslan yeni

    nobre, mehmet yozgatlı sezon ortası yeni transfer, tuncay daha geçen sene gelmiş 21 yaşında, rebrov keza önceki sezon ortası. genç semih son dakikalarda girmeye yeni başlıyor.

    ümit milli takımda kimi görse toplamış aziz, 2003 rezaletinden sonra tüm takımı sıfırlarmış nerdeyse

    en tecrübeli diyeceğin adamlar ümit özat, serhat akın, ali güneş, fatih akyel falan. ki bu adamların da üçüncü dördüncü sezonu takımda en fazla. ve 2003'te facia bir sezon kapanışı yapmışlar özgüvenleri diplerde

    pvh 33 yaşında geliyor. onun dışındaki takımın yaş ortalaması 24 bile değil. 30'un üstündeki tek adam.
    hiçbirinin doğru düzgün birlikte oynamışlıkları yok. yabancilardan aurelio disinda ulkeyi taniyan yok. bu tecrübesiz takımın ilk 4'e girmesi bile mucize olurdu onun saha içinde gösterdiği liderlik olmasaydı ve şampiyon yaptı takımı. 34 maçın 34'ünde de oynadı, hem de yaşına rağmen farka giden maçlarda alkışlatmak için çıkarıldığı 2-3 maç hariç hepsinde 90 dakika oynadı. son 17 maç falan sarı kart sınırındaydı bu galiba. takımı yalnız bırakmamak için görmedi adam o kartı.
    gs'ye de attı, bjk'ya da attı, ts'ye de attı. çizgiden top çevirdi, yine attı. rakip baraj kurmayınca kendi adamlarına kurdurdu bir daha attı.

    o sene rakip takimlar da az disli degildi. avrupa kupalarinda totaldeki en iyi sezonlardan biri yasaniyordu

    (bkz: #13792496)

    hatta çok katkı yapmadı zannedilen 2004-2005'te bile kaç tane maç aldı. yıllar sonra şampiyonlar liginde galibiyet getirdi. bu başlıkta bile yüz kere söylenmiştir mutlaka ama kalsaydı denizli faciası kesinlikle yaşanmazdı. 35 yaşında bizden gittikten sonra 2 sene daha oynadı.
    geldiği gibi böyle bir katkı yapan adam bir hagi vardır heralde türkiye'de.

    daha ilk hazırlık maçında frikikten takıp genc arkadaşlarıyla oynadığı çiftetelli ile gönlümüzü kazanmıştı. yeri başkadır piyerpare'nin

    https://www.youtube.com/watch?v=_8gnla3hxzy

    edit : şimdi farkettimki 17 sene önce ilk transfer olduğunda entry girmişim. 17 sene... vay arkadas.. (bkz: #3100139).
    debe editi: adam girdiği ortamı yukarı taşımaya devam ediyor :) teşekkürler azizpiyer
  • 16 milyonluk hollanda'nın 90'larda yetiştirdiği zibil gibi yıldız futbolcudan bir diğeri. ülkesi dışında da çeşitli takımlarda (celtic, nottingham forest, benfica (edit: son olarak türkiye'de fenerbahçe)) oynamıştır. 1969 doğumlu olup duran toplara hakimiyeti dışında liderlik vasıfları ve öğretici kişiliği ile de tanınır.

    edit: bilgi veren entryi kötüleyenler, vallahi hastasınız...
  • kapağında resminin çıktığı sayısında hollanda'nın 'johan' dergisinin röportajından:

    ''beşiktaş'ın 5 kırmızı kart görüp 4-1 yenildiği maçı hatırlar mısınız?. bu bizim başkanın hizmetidir. 'ben puromu bitirinceye kadar hakem beşiktaş'tan bir çok oyuncuyu atacak. bunun için onunla bir takım angajmanlara girdim' demişti."

    edit: kötüleyen arkadaşlar; olay hakkında hiç bir yorum yapmadım, sadece habertürk'te belge olarak gösterilmiş dergide çıkmış, altı çizili olarak zoom yapılmış, program sırasında ismi verilmiş bir tercümanın çevirdiği yazıyı yazdım. bu yüzden tüm çok kötü butonlarını gıyabımda tuğrul yenidoğan'a ve yeminli tercümana gönderiyorum. olay doğruysa tüm kötü butonlarını türk futboluna gönderiyorum. size de sevgilerimi.
  • hiç sevmedim bu adamı. geldiği gün hissettim; başımıza büyük işler açacak.
    çok severdim aslında bu adamı. feyenoord'dan biliyorum. hastasıydım.
    geldiği gün hissettim gidip onu sahada görme isteğimi. kimseye söylemedim, çünkü ben galatasaray'lıyım..

    çok adam geldi gitti fenere. hiç birini sevmedim (rıdvan hariç). feneri de sevmem zaten..
    lakin tuhaf bir duruşu var bu adamın.
    bir adamın ayağına top bu kadar mı yakışır.. ve top ona geldiğinde, topu olumlu kullanacağını bilmek bir taraftarı bu kadar mı telaşlandırır.
    tek paslarını, frikiklerini, güler yüzünü, efendiliğini çok sevdim.. en çok da saçlarını.
    galatasaray'lılığım gitsin diyor, futbol severliliğim dönsün kararından, caysın...

    can yücel uyarlaması daha doğru anlatacak söylemek istediğimi;
    acıyorsam sana fener anam avradım olsun.
    ama aşk olsun sana pierre, aşk olsun..
  • hollanda milli takımına giremeyişinin sebebi olarak patrick kluivert ve ruud van nistelrooy diyorum. ve hollanda milli takımı gibi muhteşem bi kadroya sahip bir ekipte böyle süper bi ikilinin yedeği olması kesinlikle pierre'in* kalitesizliğine bir delil değildir hatta bi artısı olarak bile sayılabilir
    ha gönül isterdiki yedeği yerine as oyuncusu gelebilseydi* ama fenerbahçe yönetimi sanırım artık azcık akıllanmış olacakki artık abartı bonservis bedellerinden kaçınıyorlar. (tabi bunda önümüzdeki yıllarda uygulanacak olan uefa lisans sisteminin de payı var). ne diyelim 5 senedir geliyo gelecek deniyodu sonunda geldi. hayırlı uğurlu olsun, çok gol atsın
  • şükrü saraçoğlu'nun çimlerinde özlenendir.
    (bkz: benzemez kimse sana)

    zamanın berisinden gelen edit : milli takıma gelmesi çoğu kişiyi üzecektir işbu entrynin zamanın ötesinde olmasından kelli.
  • en fenerbahçeli yabancı futbolcudur.
  • feyenoord'la uefa kupası'nı kaldırdığı gece "ulan bu adam bizde olsa ne iş yapar bee" dediğim; 27 ağustos 2002 fenerbahçe feyenoord maçı'nda kadıköy'de canlı canlı izlerken "ah şu adam bize gelse" diye iç geçirdiğim, geldiğinde çılgınlar gibi sevindiğim ve bu adamı yıllarca istemekle ne denli haklı olduğumu gösteren efsane futbolcu.

    o yıllarda çok yakın beşiktaşlı bir arkadaşım da** "benim hayalim hooijdonk" derdi. o yüzden hooijdonk bize geldiğinde bile sevmiştir; rakip taraftara bile kendini sevdiren bir adamdır o.

    ayrıca kezman ve guiza'yı gördükçe daha bir özlemle andığımdır... onun gibisi gelmemiştir. çizgiden top çıkarır, frikikten çakar, kafayla koyar, haftalarca sarı kart sınırında oynar ve ceza almadan sezonu tamamlar. işte böyle bir adamdır pierre...
  • cok sempatik ve eski futbolcu.
    schiphol havaalanin da gordum kendisini 2011 yazinda. bi merhaba diyip resim cektirmek icin yanina gitmeye karar verdim. bir magzaya girdi bende ardindan, ancak girene kadar ne oldugunu anlamamistim. meger victoria's secret magzasiymis. bunu fark edince zaten utangac olan bendeniz bir kizardim. neyse ki pierre rahat adammis gorevli hatunla gule eglene konusuyor.
    destur be adam benden topu topu 5 biledin 10 saniye once girdin magzaya ne zaman muhabbete basladin, bu ne hizdir?
    neyse beni gorunce cakozladi tabi durumu, merhaba nasilsin diye sordum. cok iyim sen diye karsilik verdi. rahatsiz olmayacaksa bi resim cekilebilirmiyiz diye sordum. ben boyle sorunca magzadaki gorevli kadinlar sasirdi. unlumusun sen diye pierre yanastilar iyice. pierre yok masozum ben oradan taniyor beni dedi gorevlilere.
    kadinlar inanmadi tabi bana sordular unlumu diye, bende saskinlikla hollandali olduklarina inandigim gorevlilere gercekten pierre van hooijdonk'u tanimadiklarina inanmadigimi soyledim.
    lan milli futbolcunuzdu falan dedim sonra elimdeki fotograf makinesini kadinin eline tutusturdum. neyse 2-3 resmimizi cekti. ben tesekkur edip pierre ne yaptigini sordum. meger genc milli takimimizi calistiriyormus. onun icin istanbula ucacagini soyledi. ne guzel ayni ucaktaymisiz diye sevinip tokalastik. tesekkur ettim ve hala bir kadin ic camasir magzasinda oldugumuzu hatirlayip olay mahlini terk ettim.
    sonrasinda ucaga binerken ve pasaport kontrolunde tekrar gordum kendisini. tabi ben kuyruk beklerken o cip banketinden neredeyse hic beklemeden gecip gitti.
    buda boyle bir animdi. true story.
  • fenerbahçe forması altında, resmi maçlarda toplam 35 gol atmıştır. ilk geldiği yıl, yani 2003/04 sezonunda 34 lig maçının hepsinde forma giymiştir ve 24 gol atmıştır. 3 türkiye kupası maçında 1 golü vardır. 2. yılında sakatlığından dolayı maçların büyük bir bölümünde forma giyemez. 19 lig maçında 8 golü vardır. türkiye kupası'nda 2 maçta 1 golü, avrupa kupalarında ise 5 maçta 1 golü vardır. ne kadar gerekli ve önemli bir şey bilmiyorum ama hooijdonk'un attığı 35 golün serbest vuruştan gelenlerini hafızam yettiğince yazmak istiyorum.

    1- fenerbahçe'deki ilk golünü, frikikten trabzon'a atıyor. ilk hafta fenerbahçe aykut kocamanlı istanbulspor'a karşı şok bir mağlubiyet almıştı ve enke geldiği gibi geri gitmişti. trabzon deplasmanındaki karşılaşmanın önemi büyüktü ve fenerbahçe hooijdonk'un golüyle 1-0 kazanıyordu karşılaşmayı. en az 30 metreden vurmuştu topa ve kalecinin de hatası vardı golde.

    2- hooijdonk 2. frikik golünü diyarbakır deplasmanında atıyordu. fenerbahçe'nin diyarbakır deplasmanları genelde hüsranla sonuçlanırdı. o karşılaşma da pek iyi gitmiyordu. fenerbahçe 1-0 gerideydi, tuncay'ın golüyle eşitliği yakalamıştı. hooijdonk'un serbest vuruşuyla maçı kazanıyordu fenerbahçe. golü çok beğenmiştim, kaleci şenol çaresiz kalmıştı.

    3- hooijdonk 3. frikik golünü 5. haftada atıyordu ve yine çok kritik bir goldü. maçta fenerbahçe gerideydi, hooijdonk'un son çeyrekte gelen golüyle eşitliği yakalıyordu. yine son bölümde gelen gollerle de 3-1 kazanıyordu maçı fenerbahçe gaziantep'e karşı. bu kez çok dar açıdan vurdu topa, kaleci ömer'in de önündeki kalabalık yüzünden topa müdahale edememesiyle golünü kaydetti.

    4- bu kez ankaragücü'ne atıyordu frikiği. karşılaşmanın ilk golünü de hooijdonk atmıştı ve bu golle fenerbahçe'yi 2-1 öne geçirecekti. gole gelince, kalecinin kim olduğunu hatırlayamıyorum fakat bu gol de şenol'a attığı gole benzer bir goldü.

    5- beşinci frikik golünü, kupa maçında gençlerbirliği'ne atıyordu. fenerbahçe 3-1 mağluptu, gençler de o zamanlar çok formdaydı. gençlerbirliği'nin kalecisi baraj kurdurmamıştı ve en az 30 metreden süper vuruşuyla maçı 3-2'ye getiriyordu hooijdonk. fakat 4-2 eleniyorduk kupadan her zamanki gibi...

    6- bu golü de kritik bir anda geliyordu. 32. haftada fenerbahçe ankaragücü ile karşılaşıyordu ve karşılaşmada 1-1'lik eşitlik vardı. hatta ben bu maça 2/1, yani ilk yarı ankaragücü, maç sonucu fenerbahçe oynamıştım ve 27.50 oranı tutturmuştum. fakat kupon tutmamıştı. neyse, 2. yarının başında o zamanlar genç olan semih atıyordu karşılaşmaya eşitlik getiren golü. hemen ardından pierre van hooijdonk, orta sahanın tam ortasında, sol köşeden kullanıyordu serbest atışı. aslında orta açmıştı fakat top kimseye değmeden direkt kaleye girmişti. karşılaşmayı 3-1 kazanmıştık, 3. golü de pierre atmıştı.

    7- hooijdonk, ilk sezonunda 6 gol atmıştı frikikten. 2 sezonuna da gollerle başlamıştı. bu maçta atacağı gollerle ilk 4 haftada 5 golü olacaktı. neyse gole gelecek olursam, rakip kayserispor'du. fenerbahçe maçı hooijdonk'un attığı golle 1-0 önde götürüyordu. kaleye yine çok uzak bir noktadan şahane bir vuruş yaptı, kaleci kıpırdayamamıştı bile.

    bir de bende en az golleri kadar etki yaratan, direkten dönen serbest vuruşları var.

    ilk geldiği yıl, 7-1 biten bir elazığ karşılaşması var ligin başında. o maçta çok güzel bir frikiği direkten dönmüştü. yine 3-0 kazandığımız adanaspor maçında yine çok güzel bir frikiği üst direkten dönmüştü, tuncay topu tamamlayarak takımın 3. golünü atmıştı. futbolseverlerin tuncay'ın müthiş golüyle hatırlayacağı, elazığspor'u deplasmanda 1-0 yendiğimiz maçta, 2 vuruşu birden direkten dönmüştü hooijdonk'un. iki şutu da birbirinden güzeldi. 2. sezonunda da fenerbahçe'nin 2-0 kazandığı denizli maçında bir frikiği direkten dönmüştü, ama elazığspor maçındakiler kadar güzel olduğunu söyleyemem.
hesabın var mı? giriş yap