• "seviyeli bir enerji artışına ne dersin" önermesindeki basamakları ifade eden büyüklük. (ara: seviyeli) (ara: düzeyli)
  • enerjinin kuantı, kara cisimlerin neden her dalgaboyunda ışıma yapmadıklarının açıklaması, fotonun frekansı bir arttığında enerjisi ne kadar artar sorusunun cevabıdır; ilk defa e=hf formulünde yer bulmuştur kendisine.

    gerçekte sıradan bir sayı gibi görünür ama varlığı hem çok güzel ve hem de çok ürkütücüdür.

    bir fotonun enerjisini h/2 kadar arttıramazsınız; gerili olduğu için e kadar potansiyel enerjiye sabit bir yayın enerjisini de e+(h/2) yapamazsınız, bir demir çubuğun enerjisini, ne kadar hassas olursanız olun, h/2 kadar arttıramazsınız. tüm enerji h'ın katları olmak zorunda.
    çılgınca.
  • bir fotonun enerjisinin frekansina bölünmesiyle elde edilen sayi. adindan da anlasilacagi üzere, her tür isima için sabittir ve alman fizikçi max planck tarafindan bulunmustur. kuantum aleminde pek mühim bir yeri vardir.

    yaklasik degeri 6,6.10^-34 js'dir.
  • pi sayısı bir matematikçi için ne kadar müthişse, planck sabiti de bir fizikçi için o kadar heyecan vericidir. ikisini de uzun süre düşünmek, kulaklarda kızarmaya yol açar. ama bu kızarmanın miktarı sadece planck sabiti katlarında olabilir tabii.
  • frekans, dalga boyunun tersidir ve çok kısa dalgalar çok yüksek frekanslardır. her kara cisim ışımasının muazzam miktarda yüksek frekanslı enerji üretmesi gerekir (morötesi ve daha ötesi). frekans ne kadar yüksek ise enerji o kadar büyüktür. buna morötesi felaket denir ve bu öngörünün dayanadığı varsayımda bir yanlışlık olduğunu gösterir.

    kara cisim grafiğindeki düşük frekans cephesinde yapılan gözlemler rayleigh-jeans yasası diye bilinen klasik kurama uymaktadır, en azından yarı yarıya. asıl sıkıntı, yüksek frekanslardaki salınımların enerjisinin neden çok büyük olmayıp ışımanın frekansı büyüdükçe sıfıra düştüğüdür.

    max planck, termodinamik ile ilgiliydi ve o sıralarda morötesi felaketi termodinamik ilkeler ile çözümlemeye çalışıyordu. 1890 sonlarında iki yaklaşık denklem vardı ve bunlar birlikte kara cisim tayfının kabaca resmini veriyordu. rayleigh-jeans yasası(uzun dalgalar), wilhelm wien de kısa dalgalar için formül geliştirmişti.

    planck, bunlar üzerinde çalışırken termodinamik ve elektrodinamik arasında bağlantı kuran önemli yazılar yayınlamıştı. fakat kara cisim muammasını hala çözememişti ki 1900'de çığır açtı; bunu kullandığı matematiksel araçlardan birini tesadüfen yanlış anlaması sonucu şansı ve içgörüyü birleştirerek gerçekleştirdi.

    planck, iki yetersiz kara cisim tarifini tek bir basit matematik formülşünde birleştirerek eğirinin tam şeklinin tarif edilebileceğini farketti; wien yasası ve rayleigh-jeans yasası arasında köprü kurdu. planck denklemi oyuk ışıması gözlemleriyle uyuşmaktaydı. bunlar hep matematiksel olmuştu fakat bir fiziksel temele dayandırılamıyordu.

    bunun hakkında yoğun çalışma dönemi olup pek çok teşebbüs boşa çıkmıştı. en son planck hiç hoş karşılamadığı bir alternatifle kalana dek. geleneksel bir fizikçi olduğundan entropinin istatistiksel yorumundan haz etmiyordu. boltzmann'ın termodinamik bilimine kazandırdığı bir şeydi bu. basit mekanik yasaları-newton'un yasaları- zamanda ters çevrilebilir olmasına rağmen gerçek dünya öyle değildir, bir taş yere çarpınca hareketinin enerjisi ısıya dönüşür, fakat özdeş bir taşı yerde ısıtınca havaya sıçramaz. çünkü öncekinde düzenli olan hareket biçimi burada düzensizleşir. bu, düzensizliğin gitgide artmasını gerektirirmiş gibi görünen bir doğa yasasıyla uyumludur ve düzensizlik bu anlamda entropiyle tanımlanır.

    düzensizlik arttığında sıçrayamaz gözüken bu taş, sıçrayabilir mi? boltzmann bunun mümkün olduğunu söylüyordu. planck ise bunu ısrarla reddediyordu fakat son çare olarak boltzmann'ın istatiksel termodinamik versiyonunu istatistiklerine kattı. doğru cevapları aldı fakat yanlış nedenle aldı. einstein bu fikri ele alana kadar planck'ın çalışmasının değeri anlaşılmadı. einstein, enerji parçacıklarını birbirine ekleyerek morötesi felaketi yeniden getirilebileceğini gösterdi. ve her türlü klasik yaklaşımın kaçınılmaz şekilde bu felaketi getireceğini belirtmişti.

    planck'ın elinde sadece elinde açıklaması gereken enerji parçaları kaldı. atomun içindeki elektrik osilatörleri sadece kuanta(paketçik) adı verilen belli büyüklükteki kümeler halinde enerji yayar ya da soğurur. mevcut enerji miktarını belirsiz sayıda parçalara bölmek yerine, enerji rezonatörler arasında sadece sınırlı sayıda parçalara bölünebilirdi ve böyle bir parça ışımınanın enerjisinin(e) frekansıyla(v) bağlantısı yeni bir formüle göre verilir;

    e=hv

    buradaki h ise planck sabitidir.
  • evrenin çözünürlüğü
  • evrenin çözünürlüğüdür. çok ürkütücü. aralığın içine bakmamıza izin vermiyor evren. sadece sabitin katlarını gözlemliyoruz. tıpkı bir bilgisayar programının 1 ve 0 lardan meydana geldiğini zamanla anlayabilmesi ama aslında bir bilgisayarın içindeki çip ve tellerde gezen 0-3 volt arası genliğe sahip eloktomanyetik bir dalga olduğunu anlayamaması gibi.
  • h olarak kısaltılır ve değeri şöyledir ..

    h = 6,63 x 10-34 j.s (joule x saniye)= 4,14 x 10-15 ev.s (elektronvolt x saniye)= 1,58 x 10-34 cal.s (kalori x saniye)
  • çizdiğimiz enerji grafiklerini anlamsızlaştıran, matematik ile fiziği ayıran kavram. hastasıyız.
  • 16 kasım 2018'te versay'da yapılacak olan ağırlıklar ve ölçüler genel konferansında muhtemelen, oy birliğiyle, 'kilogram' kavramı bu planck sabitine bağlanacaktır. böylelikle bu kavram da evrensel bir sabite bağlanmış olacaktır. şuanda kilogram, golf topu büyüklüğünde, platin ve iridyumdan oluşan, 127 yaşındaki silindir biçimli bir nesne olan ve paris’in dışında ağırlıklar ve ölçüler uluslararası bürosu’na ait özel bir mahzende tutulan nesne ile ilişkilendiriliyordu.

    buyrun efem
hesabın var mı? giriş yap