• pripyat'ta otel odasında pda okuyarak sabahı beklediğim oyun... gelip izimi kaybettirene kadar anam agladı.

    dışarda gök gürlüyor, dört bi yanda çatışma sesleri geliyor... -sanırım monolith vs army veya monolith vs stalker güruhu-

    sksen çıkmam dısarı, pda'yi yutana kadar odamda bekliyorum sabahı, elimde salam + ekmek + vodka

    edit: ahanda sabah oldu şimşekler durdu... gri bi şafak var... alışkınım ankaradan zaten... vira bismillah bekle çernobil !
  • oyun piyasasi acisindan bakildiginda eski sovyet ulkelerinden cikmis en kaliteli fps.

    bunca zamandir kalite ayirt etmeksizin fps oynarim. su ana kadar oynadigim rus yapimi fpsler****** kalite acisindan vasat ile cok kotu arasinda gidip geldi benim gozumde. bu nedenle ciktiginda almis oldugum bu oyunu oynamak icin icimde hep bir isteksizlik vardi, ilk aldigimda kurup soyle bir 10 dakika bakmis, biraz zor geldigi icin kenara atmis, sonra bir ara oynarim demistim. hata. sonra netten falan kritiklerine bakip oyunun serbest dolasima ve yasayan bir dunyaya sahip oldugunu ogrenince benzer bir oyun olan the elder scrolls iv oblivion’a ve onun genisleme paketi olan the elder scrolls iv shivering isles’a haftalarini (evet haftalarini, bu ikisini toplamda 650 saat kadar oynamisim ki takriben bir ay ediyor bu sure) gommus bir insan olarak biraz daha erteledim oynamayi, yine saatlerim heba olacakti yoksa. buyuk hata.

    bu aralar is nedeniyle tv (zaten bununla pek isim olmuyor ama yine de eksikligini hissediyor insan) ve internetten uzagim (bu adamin agzina siciyor iste). aksamlari anca iste biraz anime izliyorum, bir de oyun oynuyorum, yabanci memlekette oldugum icin okuyacak birseyler de bulamiyorum, tek eglencem bu ikisi yani. zamaniydi soyle vakit alacak bir oyuna dalmanin.

    oncelikle oyunun olusturdugu dunyadan bahsedelim: oyun en kuzeyinde cernobil nukleer santrali olan, en guneyinde ise askeri bir kordon bulunan en ucundan en tepesine durmadan catismadan kosmasi 10 dakika kadar suren bir harita uzerinde calisiyor. levellari soyle bir siraya dizersek cordon levelinda basliyoruz oyuna, burdan kuzeydeki garbage gidiyoruz. garbage’in batisinda agroprom research institute, dogusunda ise dark valley var. dark valley’den cordon’a bir gecis mevcut. garbage’dan kuzeye ilerledigimizde bar area’ya geliyoruz. bar area’dan doguya gidersek wild territory’e, onun da hemen guneyine inersek yantar’a, bar area‘dan kuzeye gidersek army warehouses’a geliyoruz. army warehouses’in kuzeyinde red forest, red forest’in kuzeyinde pripyat, pripyat’in kuzeyinde ise cernobil npp var. bu yerustu levellarin yani sira agroprom’da 1, dark valleyde 1, red forestta 1 ve cernobil nppde 2 olmak uzere 5 adet yeralti laboratuar level’i var. oyun alani oldukca genis denilebilir yani.

    oyunun en buyuk kozu yasayan bir dunya sunmasi, yani nedir, gidip bir leveli temizleyip o leveli bir daha donmemek uzere birakip ilerlemiyorsunuz. oyun boyunca karsilastiginiz envai cesit npc size ana hikayeyle ilgili gorevlerin yanisira yan gorevler de vererek devamli bir o levela bir bu levela gitmenize neden oluyorlar. temizlediginiz levellara da belirli sureler icinde yeni yaratiklar ve dusmanlar geldigi icin (spawn oluyor demek istemiyorum, stalker dunyasi yasayan bir dunya oldugu icin temizlediginiz levellara yeni adamlar geliyor diger levellardan ve zone disindan) hicbir zaman bos levellarda gezinmiyorsunuz.. bunun yanisira ana gorev verici npclerin devamli olarak neredeyse her level degistirisinizde o levella ilgili verdikleri default questler var, bir iki defa yaptiktan sonra yapip yapmamak size kalmis, ben acikcasi ozellikle biraz ilerledikten sonra cok sallamadim o questleri cunku misal yantardan cikip bar’a gideceksiniz diyelim, yantar’dan wild territory’e gecince iti kopegi temizle diye bir gorev geliyor, veren yantar’daki profesor. yaptiktan sonra odulu almak icin yantar’a geri gitmek gerekiyor ki aslinda siz yantar’dan cikip bar’a gidecektiniz, kendi planiniz buydu. o gorevi yapmak kendi planinizi ertelemenize ve degerli cephanenizden bir suru harcamaniz demek, karsiliginda alacaginiz odul de harcadiginiz emege degmiyor cogu zaman, dandik bir artifact yada 3-5 ruble bir para.

    oyunun ilk baslari gercekten ciddi anlamda zor. stalker seviyesinde ki normal zorluk seviyesi bu, toplamda 4 zorluk seviyesinin 2.si, oyunun ilk birkac saati oyunu yarida biraktiracak kadar zorlu. ne elde ekipman ne de ustte basta zirh, ne adam gibi artifact var. karsida da 4-5 kisilik bir grup olunca defalarca olmek kacinilmaz oluyor. oyunun hemen bainda aldiginiz ilk gorev bile yaninizdaki diger stalkerlara ragmen oldukca zorluyor. elde skindirik bir tabanca ustte kazakla sawed-off shotgunlara karsi durmaya calisiyoruz. ulan diyorum shotgun uzak mesafeden bisey yapmaz, ama bizim tabanca da sifir accuracy sahibi masallah. goz gez arpacik bile ise yaramiyor, 10 adim ilerdeki adama ates edip daglari taslari vuruyoruz. dolayisiyla cok sakin ve adamlari dinleyerek, tek tek sikistirarak oldurmek gerekiyor ilk baslarda. her adam oldurdukten sonra da save almak gerek, cunku olmeden adam indirmek oldukca buyuk bir basari. zone’un kendi dusmanligi da cabasi, anomaliler, mutantlar falan, itten kacacam derken anomaliye girmek, anomaliden sakinacam derken banditlerin arasina dusmek baslarda zone’a alisana kadar oldukca sik basa gelen seyler. oyundaki bir baska dezavantaj da dusmanlardan topladigimiz silah, mermi ve zirhi satin alacak elemanlarin sadece 2 adet olmasi. biri yine merkezde, her yerden ulasilabiliyor ama oyunun ilk baslarinda yuz goz oldugumuz tradera gidip gelmek, zaten fazla yuk tasiyamayan ve birazcik kosunca yorulan karakterimizle oldukca sikici oluyor. insan isyan ediyor niye arac yok lan bu mina kodumun oyununda diye. sonradan da ortaya cikiyorki aslinda lootlanan malzemeyi tasimak hamalliktan baska birsey degil. ben oyun boyunca questlerden ve lootlardan kazandigim parayla sadece mermi aldim, onun disinda zirhlar falan hep yoldan toplaniyor, zaten zar zor topladiginiz 200000 rubleyi bir exoskeleton armor’a veremiyorsunuz, icinizden gelmiyor. zaten alsaniz da zirh daha ustunuze oturmadan delik desik olacak, yariya dusecek para bosa gidecek. mermilere de toplamda 35000 ruble falan vermisimdir, oyunu bitirdigimde cepte 400000den fazla rublem vardi, bosu bosuna o kadar yol tepmisim ama ne yapayim, nedense her buldugum malin bir ornegini stashe atip digerlerini satmak zorunda hissediyorum kendimi, birakamiyorum geride hic birseyi, nasil bir ac gozlulukse. oyunun ilk baslarinin zorlugunun bir de avantaji var tabi, mesela cordon’da sizi tren koprusunun altindan oteye birakmayan rusvetci ipne askerleri once asagi taraftan koprunun ote tarafina gecip idare eder kalitede bir smg denk getirdikten sonra geri donup ugrasa ugrasa indirip beles gecisi elde etmek buyuk bir doyum veriyor insana.

    oyunda birden cok grup var, bazilari direk olarak dusmaninizken bazilari baslarda size karsi notr duruyorlar, yada gruplarina katilirsaniz dost oluyorlar. banditler bizi gorur gormez daliyorlar, loner stalkerlar her zaman notrler, sadece yaralanmislarina ilkyardim cantasi verince dostunuz oluyorlar. katilabilceginiz gruplar olan duty ve freedomcilar ilk gorduklerinde notr durumdalar, bunlardan birine katilirsaniz obur gruptakiler dusmaniniz oluyorlar. bunlarin yanisira askerler, biraz once soyledigim kopru temizleme olayindan sonra default olarak dusman kesiliyorlar, mercenaryler ve monolithciler de kafadan dusmanlar. yalniz soyle bir sorun var burda, misal ben bar areaya geldim, orada duty’ye katilmadan bir iki duty gorevi yaptim, dutycilere yardim ettim kopeklerden falan kurtardim bunlari, bunlar beni kendilerine dost gormeye basladilar. ama bunlarin yaninda bana it kopek ne bileyim snorkle yada bloodsucker saldirdiginda bana yardim etmediler hic, gitar calip keyif yapmaya devam ettiler. sikeyim ben boyle arkadasligi afedersiniz. sonra ciktim bar area’dan army warehouses’a gittim orda baktim freedomcilar var, gittim onlara ben surda dutycileri gordum dedim, iyi biz onlari oldurelim, sen de gel bize yardim et dediler. ben de iyi dedim, nasil olsa o kamptaki butun dutycileri oldurunce duty kampina gidip marked one bize saldirdi diyen kalmayacak, ordakilerin durumdan haberleri olmadigi icin beni dost olarak gormeye devam edecekler, burda da freedomcilara yardim ettigim icin bunlar da beni dost gorecekler, super olacak derken, o gorevin ardindan bir baktim ben freedom uyesi olmusum haberim yok amina koyim. dur dedim bi gideyim bakayim bar’a ne olacak, kafayi uzatir uzatmaz dutyciler basladilar sikmaya. eh dedim ben bunlarla mi ugrasicam, zaten sevmedim ipnelerdeki askeri tarzi, iyisi mi ben sunlarin bi kokunu kaziyayim. o anda artik bayagi da saglam ekipmanim vardi, stalker listeside 1 numaraya coktan kurulmustum, bar areayi komple temizledim dutycilerden, gittim baselerini bastim generallerini oldurdum, sonra garbage’a gittim orda kapiyi kollayan dutycileri aldim, wild territory’e uzandim orda iki dutyci vardi bildigim onlari aldim asagi, yantar’a gittim orda duty devriyesi vardi onlari temizledim, dondum dark valley’e girdim ordaki duty devriyesini de iyi ettim, yani army warehouses levelinin guneyinde bir tane duty mensubunu sag komadim. dedim tamam artik duty dert olmaz, gideyim freedom basine bir aferin alayim, baktim herifler zerre siklemiyorlar, hala yok dutyle savas halindeyiz falan demekle mesguller, haberleri yok ortada duty muty kalmadi. neyse dedim, onlara da siktiri cekip (usendim onlari temizlemeye) verdikleri sikindirik gorevleri sallayip kendi isime odaklandim. ilerleyen bolumlerde yine bir cok duty elemaniyla karsilastim, misal arada baselerine bakmaya gittim noluyor diye, orda general yoktu ama 4 koruma tekrar mesken tutmuslardi mekani, bar area giris ve cikislarinda da ben oldurdukce bir kac zaman sonra yeni devriyeler geliyordu, factionlardan tamamen kurtulmak imkansiz yani. factionlar konusunda bir baska eksik gordugum taraf ise faction questlerinin ana hikayeye hicbir katkisinin olmamasi. ben kafami sikeyim, guide ile konustum dedi bana doctor’a git gizli yerimizde diye, o an basmadi kafam, ne gizli yeri amina koyim nerdeki gizli yer, neyse ilerdeki questlerden ogrenecem herhalde gizli yeri diye dusundum sonra geldim chernobyl npp’e hala gizli yer mer soyleyen yok bana. olay akisinda bir terslik oldugunu da pripyatin sonundaki stadyum kapismasini yasayamamamdan anladim. cut-scene basladi, aha dedim sufer catisma var, sonra cut-scene bitti cat load ekrani geldi bi baktin chernobyl npp’deyim, bana diyo pda’den sarcophagus’a gir. anladim bana doctor’un yerini kimse soylemeyecek. sonra bir dusundum hassiktiiir lan ben zaten biliyom ya zaten gizli yeri, gittim kosa kosa geri doctor’la konusmaya. doctor diyecegini dedi ama ondan sonra olaylarin ilerlemesini, diary ve tasklari geri duzgun akisina geri sokmak mumkun olmadi. tamam olmasi gereken sona yine ulastim, zone’un sirrini cozdum ama ozellikle asil iyi sona giderken (katilmayi kabul etmeyip devam ederken) noluyor niye oluyor anlamak pek mumkun olmadi sapitti gitti questler. oysaki ana hikayeyle ilgili ufak ipuclarini faction questlerinde falan toparlasak hem ben boyle sicmayacaktim hem de o questlerin bir anlami olacakti, questler oyunu hem daha uzun hem de zevkli kilacakti.

    oyunun bir stalker siralamasi var, bir de reputation istatistigi var, ikisinin de ne sike yaradigini anlayamadim. oyunun baslarinda stalker listesinde sonlardayken oldurdugunuz adamlarin skillerine gore puanlar kazanip (ilk baslarda cok yavas yukseliyorsunuz ancak daha iyi silahlar alip daha skilled dusmanlar temizledikce yukselisiniz hizlaniyor) bu sirada yukseliyorsunuz ama bir ise yaramiyor. ben bar areaya geldigimde ilk 20ye girmistim bile, iki uc adam daha kesip 1 numara oluverdim ki oyun aslinda bar areadan sonra kendine geliyor bile denebilir, erken bir durum gibi geldi bana 1 numaraya oturmak icin. reputation ise questlere mi bagli yoksa arkadaslari yada notrleri durup duruken oldurmeye mi bagli anlamadim. fail olan questler reputationi etkilemiyor sanirim ama misal bir “kill stalker” gorevi aldiginizda adami bulup atesin cevresinde beraberce oturdugu size karsi notr durumda olan 7-8 kisiyle birlikte temizlediginizde (siz sadece hedef adama siksaniz bile otekiler de direk size daliyorlar, hepsini temizlemek zorunda kaliyorsunuz) reputation terrible oluyor, sonra donup gorevin odulunu aldiktan sonra bir bakiyorsunuz yine excellent oluvermis. bu reputationin da oyunun akisina pek katkisi yok ne yazik ki. ama paso dutycileri temizledigim donemde banditler bana karsi dusmanliktan neutral'a donmuslerdi, saldirmiyorlardi ama ben gordugum her bandite dalmaya devam ettim, tekrar dusman oldular sonradan.

    oyunun baslari cok zor dedik, ekipmani toparlayip oyunun isteklerini (headshot ve burst fire) yerine getirmeye basladiktan sonra da ozellikle daga bayirda gezmek cok ciddi anlamda kolaylasiyor, zaten zone’u da belirli bir sure sonra evinizmis gibi benimsediginiz, nerde ne tehlike cikar nasil kacilir ogrendiginiz icin ara gezintiler piknik moduna donuyor stalker zorluk seviyesinde. yine de asil hikayenin questleri siz saglam ekipmanlara ulastikca karsiniza saglam ekipmanli dusmanlar cikararak oyunu oynanabilir tutmaya devam ediyorlar.

    oynanis ve dunyadan bahsettikten sonra atmosfere gelelim. acik soyleyeyim ben boyle oyunlar icin yaslanmisim haci. o underground levellarda nasil gerildim anlatamam. karanlikta, kulaklikla ve yuksek seste oynadim oyunu hep, lan tirsiyorum zaten karanlikta bir de devamli boyle bir usume urperme geliyor sanki hakkaten yer altindaymisim gibi, sonra fark ettim klima vuruyormus, ondanmis. ama valla o usume atmosfere oyle katki yapiyordu ki anlatamam. herkese tavsiye ederim, kokleyin klimayi oyle oynayin yeralti levellarini usuye usuye. bu levellardaki seslerin, ozellikle psisik saldiri yapan mutantin yarattigi tiz sesin kulaklik ve yuksek seste yaptigi etki gercekten saldiriyi yemissiniz gibi hissettiriyor onu da belirteyim. boyle kulakligi firlatip atasiniz geliyor hakikaten. yerustunun atmosferinin de yeraltindan geri kalir yani yok, anomaliler, mutantlar, terk edilmis koyler, sehirler, hurdaliklar, banditleriyle, factionlariyla yasayan bir dunya tek kelimeyle mukemmel bir ortam var oyunda.

    oyunun sundugu ekipmanin haddi hesabi yok ama kullanilabilir ekipman azligi da gozden kacmiyor. bar area’ya kadar zaten dogru duzgun bir silah yok, bulabileceginiz en keskin silah ak47nin hizli ates eden versiyonu o da ozel bir npcden dusuyor sanirim, hatirlamiyorum kimden aldigimi ama ak47nin normal versiyonlari da idare eder. neyse bar areadan sonra nato silahlari cikmaya basliyor, isin icine scope falan giriyor da sonunda attiginizi iyi kotu vurmaya basliyorsunuz. silah tavsiyesi yapmak istemiyorum ama her akli basinda stalkerin favori silahi kendinden durbunlu oldukca hizli ve keskin ates eden gp7 midir nedir, o tufek olur diye tahmin ediyorum. bunun damage acisindan rus karsiliklari olan (hatta daha bile cok damage veriyor bunlar) thunderlar durbunsuz olduklari ve yeterince accurate olmadiklari icin vla’lar ise mermi kapasitelerinin azligi nedeniyle (vla’nin durbunlu sniper versiyonu sadece 10 mermi aliyor, durbunsuz assault versiyonu ise 20 mermi alsa da durbunu yok iste aq) pek kullanisli degiller. ama gp7 oyle mi ya, hem durbunlu hem cok keskin, catir catir orta – uzak mesafeden head shota izin veriyor ki exoskeloton yada military suit giymis dusmanlari vucuttan vurup oldurmek pek olasi olmadigi icin bu cok gerekli bir ozellik. soyle kodu mu oturtan bir sniper rifle eksikligi hissediliyor, oturakli sniper tufeklerinden konvansiyonel olanin mermisi yok gibi birsey, gauss rifle’aysa anca pripyat’ta sahip olabildim, o saatten sonra da pek kullanma geregi duymadim acikcasi, attim agirlik yapmasin diye, gp7im bana yetiyordu. her silah icin bir kac cesit de mermi mevcut, yok armor piercing, yok hydraulic shock filan. ben komple standart mermilerle takildim ama exo ve military suit gibi hayvani armorli dusmanlara karsi ap mermilerin daha ise yarar olacagi asikar. artifactlerde ise toplamda 5 artifacti bir endurance arttiran, bir bleeding azaltan, bir health arttiran iki de radyasyon dusuren sekilde kulanmayi tercih ettim. silahlar kullanildikca eskiyor, devamli olarak dusmanlardan dusen silahlari kendinizinkiyle karsilastirarak daha iyi olani tutmak suretiyle fazla sorun yasamadan devam edebilirsiniz. silah eskidikce tutukluk yapmaya basliyor hos olmuyor. sokuleybil takileybil durbunlerin hem nato hem rus versiyonlarini inventorynizde tutun, yerden topladiginiz durbunsuzlere takarak sike surulur accuracy duzeyinde devam edersiniz yoksa durbunlu tufege alistiktan sonra goz gez arpaciga donunce sudan cikmis baliga donuyor insan.

    eipman kismisini da gectikten sonra grafiklere, yapay zekaya yani isin teknik kismina gelelim. bilindigi uzere oyun kendi motorunu kullanan stalker yaklasik 3 sene gibi bir gecikmeyle cikti. bu nedenle gercekten 2004 grafikleri var oyunda, boyle half life 2 ayarinda grafikler. yanlis anlasilmasin grafikleri guzel ve yeterli buldum ben ve bu grafikler benimki gibi sinirli resource’a sahip olan sistemlerde bile yag gibi akiyor yuksek ayarlarda. oyun benim laptopin 2 gb ram ve core2duo 1.83 ghz destegiyle calisan 256 mb 7600go’sunda da ekranin dogal cozunurlugu olan 1440x900de static lightning ile anti-alising falan acik oldugu halde hic takilma yaratmadi, objects dynamic lightning’de de anti alisingi kapatarak oynanabilir fpsler verdi. oyunun 1.0004 patchini yuklemis oldugumu belirteyim, patchin read me’sinde patchin engine optimizasyonu yaprak %10-15 fps kazandirdigi yaziyordu. yapay zeka ortalamanin uzerinde, cok uzaktan sizi pek gormuyorlar ama yakinlarindaki birine ates ettiginizde hepsi alarm konumuna gecip yerinizi bulup saldiriyorlar, yer degistiriyorlar, siperleniyorlar ama biraz izlerseniz hep ayni hareketleri yaptiklarini anlayabilirsiniz. mutantlar ise biraz daha basarisizlar, uzaktan ates etmeye baslasaniz da ozellikle snorklelar yerinizi pek tespit edemiyorlar, ufak bir alan icinde daire cizerek gezinmeye devam ediyorlar. yine de bir cok oyunu geride birakacak seviyede zeki dusmanlar.

    bu arada grafiklerden konustugum sirada half life 2nin bahsini etmisken ekleyeyim bar’daki aile yadigari tufegini kaybetmis adamin verdigi questi alin, wild territorde ortasina helikopterin cakilmis oldugu mekana gelip soldaki tunele girin tufegi bulmak icin, orda tunelin icinde anomalileri falan gecip ilerlerken bir cesetle karsilasacaksiniz. kendisi tanidik bir sima, pda’sini okuyun, silahini alin, guzel seyler bunlar. bir de cordon’u geride biraktiktan sonra dark valley’den cordon’a gecisin acilmasindan sonra eski kampa gittiyseniz belki fark etmissinizdir, wolf basmis gitmis. nerde bu derseniz, army warehouses’in ortasinda 3 lonerin korudugu bir vadi gibi bir sey var, o vadinin kuzey yamacini olusturan tepenin ustune cikin bir bakin saginiza solunuza.

    velhasil ana hikayede bazi secenekler sunabilmesiyle, olusturdugu mukemmel atmosfere sahip lanetli dunyasiyla, saran hikayesiyle, guzel temposuyla cok leziz bir oyun. first person shooter turune ilgi duyanlarin kesinlikle atlamamasi gerek, oynamazlarsa cok sey kacirmis olurlar.

    edit: bu oyunun en super yani ne aslinda biliyor musunuz? silah dinamikleri. bu oyunda diger gudik fpsler gibi crosshair'i dusmanin uzerine denk getirmisken tetige bastiginiz anda dusman vurulmuyor. yani mermiler isik hizinda degil. bu nedenle hareket halindeki bir dusmani vurmak icin dusmanla aranizdaki uzakliga gore merminin ne kadar zaman sonra dusmana temas edecegini hesaplamak ve ona gore adamin onune ates etmek gerekiyor. her yeni dusman icin yeni bir tahmin, yeni bir hesaplama demek bu. tam bir silaha alismisken daha geliskin bir modele gectiginizde degisen mermi namlu cikis hizi nedeniyle bir onceki silahta uyguladiginiz uzaklik - one nisan alma ayari sasiveriyor. nisan almadan hatta assult rifle'lara durbun takmadan dogru duzgun adam vurmak mumkun degil. adam cok uzaksa mermi yer cekimi nedeniyle kafasina siktiginiz halde gogsune saplaniyor. bu kadar gercekci bir silah dinamigi sunan baska bir oyun bilmiyorum ben bilader. cok baska bu seri.
  • uzun zamandır zevkle oynayıp bitirdiğim nadir oyunlardan, lokal bir post-apocalyptic settingte geçen fps. oyunu uzun bir süre boyunca kısa seanslar halinde oynayıp bitirdikten sonra uzuuun entrymizi yazmaya koyulalım.

    bu oyuna ne yazık ki rpg diyemiyorum çünkü rpg öğeleri içeren her oyunu rpg diye tanımlamak bana uygunsuz geliyor. zira stalker da baştan çok fazla quest derinliğine sahipmiş gibi de olsa sonradan yan questlerin kendini çokça tekrar ettiğini fark edip biraz bozuluyorsunuz. zaten xp sistemi ve skill / stat gibi bileşenler de yok, sadece para için yapılan questler de bir süre sonra anlamsız oluyor. neyse ki bu önemli bir tartışma değil aslında, oyunun türünün a ya da b olması ne kadar başarılı ya da başarısız olduğu kısmına bir etkide bulunmuyor. genel anlamda rpg diyemesek de standart bir "önüne geleni vur, dümdüz git" fps'si olmadığı çok açık. yani daha basitçe anlatmak gerekirse, farklı tatlar ya da daha komplike bir oynayış arayan bir fps oyuncusu için çok güzel özellikleri haizken, çok sıkı bir rpg oyuncusu beklentisini bu yönde kurarsa hayal kırıklığına uğrayacaktır.

    teknik konulardan başlayayım; stalker günümüzde ortalama altı kabul edilen bir çok sistemde şaşırtıcı derecede akıcı oynanabiliyor. her ne kadar ortalıkta "çok dengesiz, ali'de farklı veli'de farklı çalışıyor" türü rivayetler de dolaşsa bu genel anlamda oyunun lighting sistemiyle alakalı bir durum (bir de bazı unofficial ati driverlarının [omega vs.] sorun yarattığı da belirtiliyor). akıcı çalışıyor dedik ama bunun için yapılması elzem olan şey çok üst düzey sistemler haricinde full dynamic lighting'in yanından bile geçmemek. static lighting kullanarak directx 8 renderını aktif hale getiriyoruz ve grafiklerin kalitesini bozsak da karşılığında alınan performans farkı buna değiyor. sistemi iki arada bir derede olanlar için de object dynamic ligthing isimli seçenek emrimize amade.

    örnek olması açısından, amd xp 3000+ işlemcili, 1 gb ddr400 ramli, geforce 6800gt ekran kartlı sistemimde static lighting seçerek ve özellikle anti aliasing gibi "lüks" ayarları kısarak oldukça tatmin edici bir performansa ulaştım lcd monitörümün 1280*1024 olan doğal çözünürlüğünde (görsel şölen yaşamadım tabii ama kötü de değildi açıkçası). bu performans konusunda istisna yaratan iki şey ara yüklemeler (uzun) ve yağmur yağarken, özellikle de şimşek çakarken can sıkıcı takılmalar.

    genel olarak oynanışa geçelim:

    - atmosfer çok başarılı. her ne kadar ana senaryoyu takip etmesi zor da olsa oyun içindeki etkileşim ve özellikle ilk başlardaki hayatta kalma psikolojisi etkileyici. ancak çok allanıp pullanan "yaşam simülasyonu" hakkında aynı şeyi söylemek zor, başlangıçta çok iyi gibi gözükse de aslında bunun nedeninin scripted sahneler (evet burada da var) olduğunu görüyorsunuz ve oyunda ilerledikçe ballandıra ballandıra anlatılan "el değiştiren mekanlar" kısmının büyük bir balon olduğunu fark ediyorsunuz. yani ilk bölge olan cordon'da banditler ve stalker arasındaki mücadeleyi ilk gördüğünüz anki heyecanınız, buradan 10. kez geçtiğinizde de aynı şeylerin yaşanıyor olmasından dolayı saman alevi gibi sönüp gidiyor. (edit: "scripted sahneler" ile kast edilen şey tamamen her seferinde aynı şekilde gerçekleşen olaylar dizisi değil, örneğin bir bölgeye ilk kez girdiğinizde gerçekleşen bir grubun diğerine saldırması gibi durumlar. bu saldırma anından itibaren her şey gene rastgele biçimde gelişiyor, kimisinde bir grup diğerini ezip geçerken kimisinde aksi şekilde sonuçlanıyor. tabii bu gibi durumlarda sizin de sonuçları etkileyebileceğinizden bahsetmeme gerek yok)

    - oyun alanı büyük, ancak morrowind kadar devasa da değil. özellikle bitirdikten sonra "keşke daha büyük olsaymış" ya da "keşke ana senaryo biraz daha uzun ve çetrefilli olsaymış" diyebilirsiniz. ancak bu görece büyüklük bazı görevleri yaparken iki üç kere mekan değiştirmek zorunda kalmanıza ve dolayısıyla uzun yükleme süreleri yüzünden saç baş yolmanıza neden olabiliyor. ayrıca oyun alanının çoğunun ukrayna'nın gerçekteki halinden modellenmiş olması etkileyiciliğini de artırıyor.

    - yapay zeka başarılı. özellikle sayı üstünlüğünün karşıda olduğu durumlarda düşmanın sizi çembere almak için uğraşması, haritanın abuk subuk yerlerine gitmek yerine etraftaki her nesneyi korunma amacıyla kullanması ve kolay kolay el bombası vs. yememesi gerçekten oyun zevkini katlayarak artırıyor. size açıltan saldıran bir grup hayvanın çokça kayıp verdiklerini fark ettiklerinde dönüp kaçmaya çalışması gibi denemeler de başarıyla hayata geçirilmiş. zaman zaman ekip halinde çatışmalara girmeniz mümkün ve bu da özellikle bazı kısımlarda oldukça eğlenceli (örneğin pripyat). yanınızdakilerin yaşama şartı gibi durumlar nadiren söz konusu olduğu için kendi sağlığınız veya mühimmat kaliteniz için bu yapay zeka yardımcılarınızı kolaylıkla feda edebilirsiniz (oyunun başında iyi silahlar ele geçirmek için freedom ve duty'i birbirine kırdırmak gibi teknikler kullanan bir çok oyuncu mevcut, tercih meselesi).

    - silah mekanikleri çok da başarılı sayılmaz. özellikle gez-göz-arpacık* modunda ateş ederken en azından ilk merminin düzgün bir yere gitmesini bekliyorsanız bundan vazgeçin, özellikle de oyunun başındaki isabet oranı düşük silahlarda (bu klasmana shotgunları dahil etmiyorum tabii ki, onlar yapısı gereği bu durumdan muaflar). bu durum özellikle yakın mesafede gerçekleşmeyen çarpışmalarda su gibi mermi tüketilmesine ve gene oyunun başında sıkıntı çekilmesine yol açıyor. genel olarak 3 farklı silah ailesi ve dolayısıyla mühimmat mevcut (nato / russian / warsaw pact) ve çarpışmaya gittiğiniz bölgedeki rakipleriniz tercih ettiğiniz silah ailesinden oyuncaklarını seçmemişse yarı yolda merminiz bitebiliyor (bu durum yanınıza 200 - 300 mermi aldığınızda bile gerçekleşebiliyor, öyle anlatayım). rakiplerinizin ise mermisi sınırsız, böyle dertleri yok.

    - anomaliler, artifact sistemi, radyasyonlu bölgeler, psionic saldırılar oyunu daha da şenlikli yapmış, beğenmemek elde değil. keza rastgele aktive edilen stashler de öyle. zaten oyunda sürekli bir tekinsizlik halinin hakim olması istenmiş, bunun için de anomaliler etrafında bozulan görüşünüz ve sürekli bipleyen geiger sayacınız atmosferi derinleştiriyor. yemek yeme gibi bir zorunluluğunuz da var ancak yiyecek maddesi bol ve açlıktan gelen ölüm ani değil. çoğu zaman sağlığınızı düzeltmek için yolda bulduğunuz salamı sosisi yerken oyundaki acıkma sınırını görmeyebilirsiniz bile. artifactler ise başlangıçta yan etkilerinden dolayı kullanılamasa da üst seviye halleriyle dengeli combolar yaratılıp karakterinizi güçlendirmek için kullanılabiliyor.

    - upgrade edilmiş "unique" silah / zırhlar ve silahlardan söküp takabildiğiniz çeşitli eklentiler de çeşitliliği artıran bir diğer etken. dikkat edilmesi gereken şey bir silah ailesine takılabilen eklentinin diğerine takılamayabileceği (örneğin warsaw pact ve nato silahlarının dürbünleri* birbirinden farklı.) bu eklentilerin bazıları çok sık karşınıza çıkarken bazılarını elde etmek için oldukça çetrefilli yollar denemeniz gerekebiliyor.

    - patchsiz versiyonu bir çok hata içeriyor, o yüzden başlamadan patchlemeyi düşünseniz iyi edersiniz. hataların yanında patchsiz versiyonun en can sıkıcı yanı npc spawn süresinin çok düşük olması. bazen büyük bir çatışmaya girdiğinizde daha çatışma bitmeden haritanın ucundan yeni düşman dalgası geliyor ve doğal olarak siz de kafanıza huniyi geçirip dikiyorsunuz moskovskaya'yı (alternatif olarak çok ağırlığınız yoksa topuklarınız götünüze vura vura bir sonraki bölgeye koşabilirsiniz. şahsen ben oyunun 2. yarısında aynı bölgelerde aynı düşmanlarla bir hiç uğruna savaşmaktan bıktığımdan ve değerli mermilerimi harcamak istemediğimden bu yöntemi tercih ettim). bir diğer problem de patchsiz versiyondaki hasar / isabet oranı gibi silah özelliklerinin bazılarının yanlış hesaplanması, ancak deneyerek ve silahların üzerinde yazanı değil de hatalı olsa da etkin şekilde kullanılan özelliklerini dikkate alarak seçim yapabilirsiniz.

    - ağırlık dedik, oynayanların çoktan fark ettiği gibi oyunda bir ağırlık sınırı var. oynamaya başladıktan bir süre sonra "ortamdaki her eşyayı cebine atıp köyüne dönünce satan adam modeli"ni bu yüzden bırakmak zorunda kalacaksınız ve muhtemelen 8-10 silahı rahatça taşıdığınız diğer oyunlar kadar özgür olamadığınız için canınız sıkılacak ama açıkçası energy drink gibi itemları yerine göre değerli hale getirdiği, endurance'a önem verip artifact seçimini doğru yapmayı gerektirdiği için oyuna renk katıyor. ilerleyen kısımlarda da favori silah / silah ailesi seçiminizi yapıp mühimmatınızı bu şekilde düzenlerseniz çok fazla sorun yaratmıyor, üstelik gerçekçi olalım; 50 kg ağırlık taşıyan bir adamın son hızla koşup oldukça geç yorulduğu bir sistem bu, daha fazlası anlamsız olabilirdi (50 kiloluk narin yarinizi ince belinden kavrayıp sırtınıza attığınızı ve bu haldeyken kurşunların arasında koşuşturup, radyasyonla, börtü böcekle mücadele ettiğinizi hayal edin mesela (bkz: belgesel kanallarının uydurduğu ölçü birimleri))

    - oyundaki en saçma sapan şeylerden biri paranın anlamsız oluşu. eşyalarınızın çok büyük kısmını ortalıktaki kutulardan, zone'un radyoaktif toprağına karışmaya hazırlanan ölülerden ve görevlerden elde edeceğiniz için ve sürekli kullandığınız bandage, medkit gibi zımbırtılar da düşmanlar üzerinden bolca çıktığı için açıkçası bütün oyunu para için katır gibi eşya getirip satarak oynamak anlamsız. nadir olarak traderlardan mermi ya da bir armor (aklımda var ama spoiler olmasın) almak zorunda kalabilirsiniz ama oyunun bu aşamasına kadar yaptığınız görevler size bolca yetecek kadar para kazandırmış olacak zaten. (edit: yeni versiyonda malzemelerin değeri önemli ölçüde artırılmış olduğundan bu dengeler birazcık değişebiliyor ancak yine de halen en değerli eşyalar genellikle zone'dan toplanıyor, traderlardan değil).

    - yan görevler başlangıçta zevkli, ancak kendini tekrar ettiği için kısa sürede bayıyor. ayrıca bir iki tane nadir bulunan eşya veren npc hariç (örneğin freedom base'deki lukash bazı görevlerin ödülü olarak m209 grenade veriyor ki bunlar çok nadir bulunan ve silahlara monte edilen bir grenade launcher ile atılan bombalar) genelde tek kazancınız para olacağı için ödül açısınan da anlamsız geliyor. reputation'ınız da etkileniyor ancak bu da oyunu radikal biçimde değiştirmiyor. aynı zamanda iki kuruş para için 10 dk bölüm arası yüklemesine katlanmak da bir süre sonra çekilmez hale geliyor. ana görevler ise biraz daha uzun olsa iyi olabilirmiş, genellikle de lineer ilerlemekte ancak bazı durumlarda başaramadığınız görevler (önemli birinin ölmesi vs) oyunun gidişatını baltalamıyor, azıcık akışı değişse de devam edebiliyorsunuz.

    - oyun sağda solda hayretle okuduğumun aksine bana hiç de zor gelmedi (3. zorluk seviyesinde oldukça nadir ölerek bitirdim), ki zaten tam anlamıyla zevk almak için biraz zorlamak da hoş oluyor böyle bir oyun için. biraz ilerleyip iyi silahlar (ve eklentileri), yeterli mermi ve sağlık malzemesi, bir de çevredeki etkilerden korunacak kadar güçlü bir artifact combosu / zırh bulduğunuzda çok da zorlanmadan ilerliyorsunuz ve oyun bir anlamda kolaylaşıyor (istisna yerler mevcut tabii ki).

    - oyunun 7 farklı sonundan ancak 1'inin tam anlamıyla "gerçek" olduğunu aklınızdan çıkarmayın. eğer kafanızın dikine gidip paldır küldür oyunu bitirirseniz hem büyük ihtimalle saçma bir son izleyecek, hem de oyunun en son 1 - 1.5 saatlik oldukça sıkı çatışmalar dolu kısmını görmeyip ana senaryonun da aslında arkasında ne yattığını öğrenemeyeceksiniz. bunu yapmak da öyle gizli görev falan gerektirmiyor açıkçası ama fazlası spoiler olur diyerek deşmiyorum.

    mesajlar üzerine gelen edit: gelecek programda genel bir kılavuzla beraber olacağız, bekleyin dedik ama... finallerinden önce stalker'ı oynayıp bir köşeye fırlatmış olan bendenizin kafasında şu an bode plotlar, filterlar, gaussian distributionlar, p-n junctionlar, divergence ve stoke teoremleri, karnaugh map gibi bir sürü mitolojik öğe bulunduğu için zamanında oyunu oynarken edindiğim bir çok ufak tefek püf noktasını unutmuş durumdayım, başka bir sefere artık.
  • gece geç saatlerde uykusuz bünyeye zararlı oyun. bilinçaltında yer eder.

    şimdi nasıl yani diyecek gibisiniz; şöyle cereyan etmekte vaziyet. uykusuz bünye bol bol stalker oynar, radyasyonlu ortamda gezer, geiger counter sesi kulağına artık rutin gelmektedir. uykudan gözler yanmaktadır ama kamp'a dönüp de bulduklarını satmak derdindedir. yolda askerlerden kaçar, anomali'ye yakalanır.. en son kampa ulaşır, save eder yatar uyur.

    uykuda garip, boş ama garip bayırlarda koşar bulur kendini bünye, bir yerlerden bir geiger counter sesi yükselmektedir. sonra rüyada bünye kendisini evde bulur, dişleri teker teker dökülmektedir. saçlar elinde kalmaktadır. kabus ciddileşir. rüyasında uyanır, hani sanki uyanmış da gerçek hayata dönmüş gibi ama hala rüyadadır esasen, dokunduğu diş elinde kalmaktadır, cildi pul pul olmuştur... cığlık atar bünye.

    korkuyla nefes nefese uyanır aşırı stalker oynamış bünye. dişlerini yoklar, saçına dokunur. yerindedir ikisi de.. her şeyin sağlam olduğunu gördüğünde masaüstündeki stalker - shadow of chernobyl .lnk'ye tıklar tekrardan.
  • teknik olarak tamamen rafine edilmemiş bir oyun. dengesizlikler var. bu mesela ve özellikle karakter modellerinde karşımıza çıkıyor. ancak iç mekanlar, özellikle de yer altı tesisleri gerçekten mükemmel tasarlanmış. yüzey kaplamalardaki derinlik hayretler verici. ışıklandırma çok başarılı. hele bir de full dynamic lighting'i açtığınızda görsel tatmine ulaştığınızı hissedebiliyorsunuz. ancak aynı özen kullandığınız silahların modellenmesinde gösterilmemiş, ya da dediğim gibi dost/düşman modellemeleri sınıfta kalmış. bütün oyun boyunca bu dinamiklerle içli dışlı olduğunuzdan oyunun genel eğlenme seviyesi bir anda aşağıya çekilmiş olabiliyor. ancak kafasına sıktığınız adamların geriye uçması ya da benzeri, yeterli fizik modellemesi sayesinde çatışmalar zevkli geçiyor. en sakat şeylerden birincisi gore olmayışı. oyunda karakter modellerini parçalayamıyorsunuz. diğeri de fps aksiyonuna yeni bir şey katmaması. nişangahtan bakma olayı call of duty'i andırırken, o kadar uğraşıp vuramamanız da operation flashpoint'i andırıyor ancak ikisinden birisinin bile verdiği zevki veremiyor. bunların daha fazla geliştirilmiş olmasını umuyorsunuz maalesef oynarken.

    oyunun dinamikleri çeşitli. zira, "dışarıda 12 km.lik bir alan var ve biz bunu değerlendirelim" düşüncesi, çok iyi değil ama kâfi derecede kullanılmış.

    ilk olarak eksikliklerden anlatayım;
    mutant çeşitleri çok kısıtlı. en fazla 5 tane "common" mutant var, her arazide bulabilirsiniz bunları. diğer bir kaç mutant ise özel, genellikle kritik ve özel görevlerde karşınıza çıkmalık yaratıklar. bu sayı kesinlikle daha fazla olmalıydı.
    diğer stalker'ların davranışları şaşırtıcı seviyede değil. bazıları size görevler verebilirken diğerleri ile anca çok basit malzemelerin satışını yapabiliyor ya da bir tek soru yöneltip çok ta değerli olmayan bilgiler elde edebiliyorsunuz. tabii bunların arasında esaslı stalkerlar da var, ki bunlar daha fazla şey anlatabiliyor sizlere. maalesef bundan fazlasını bekleyemiyoruz. bu diyaloglar, oyunun yapımı için geçen sürede keşke daha da rafine edilseymiş.

    oyunun artıları, aslında oyunun temel mantığının hediyeleri. araziyi araştırabiliyor, zevkli görevler alabiliyor, ticaret yapabiliyor ve elinizdeki artifact çeşidini zenginleştirebiliyorsunuz. hatta bir süre kendinizi sıradan bir stalker gibi bile hissedebilirsiniz. ancak geri kalan zamanınızı muhakkak oyunun akışını takip etmeye ayırmalısınız. görevler kaçmıyor, ancak bu "özel" görevler aynı zamanda yeni bölgelere, yeni insanlara, yeni silah ve teknolojilere açılan kapılar. geçtiğiniz bölgelerde sürekli gözlem yaparsanız, dikkat çekici ve araştırılası detayları görüyor ve bunlara yönelebiliyorsunuz. özel görevlerden sıradakini tamamladıktan sonra dışarı çıkıp araştırma yaparak, ileride karşılaşacağınız zor durumlar için güçlenmeniz mümkün. tamamen yabancısı olduğunuz zone'un yüzeyinde olan şeyler, yani stalkerlar, fraksiyonlar, ordu, haydutlar vb. dışında, yer altında kalmış bir çok detayı da var ve bunlar, fallout oynamış her oyuncu için altın değerinde. o terkedilmişlik hissini bu sefer birinci şahıs kamerasından solurken, bu arada günlükler, notlar, diyaloglar bulabiliyor ve bunları dinleyip içinizdeki merakı tatmin edebiliyorsunuz. açıkçası oyunun hayal kırıklığına uğratan mekanları kesinlikle herhangi bir olayı olmayan/olmamış yerler. bunlara stalker kampları ya da ordu tesisleri de dahildir. ancak yer altında keşfedilmeyi bekleyen bir çok şey varken stalker oynamak her zaman zevkli oluyor.

    oyun size nükleer felaketin zararlarını sık sık yaşatıyor. radyasyon zehirlenmesinden ölebiliyorsunuz, ya da anomalilerden kısa sürede büyük hasarlar alabiliyorsunuz. fallout'ta mesela, "madur" kişi biz değildik, ama bu oyunda artık radyasyondan koşarak bile kurtulmaya başlayınca, fallout'taki "nükleer felaket sonrası atmosferi" içerisindeki kahramanlık edamız sönüp gidiyor. bu da bütün bunlara karşın oyunu kazanma hırsımızı arttırıyor.

    silahlar. ak serisinin akm-74 ve ask-74 silahlarını kullanabilirken, dragunov svd ve bunun susturuculu modifiyesini elde edebiliyorsunuz. rpg-7 ile rus techizatı dağarcığı genişliyor. nato silahları colt m4 carbine bozması bir silahla başlayıp hk36 ile bitiyor. ak'ler ve natolar arasındaki fark, dakikadaki devir sayısı ve verdiği hasar olarak özetlenebilir. nato silahları daha konforlu ama daha çok mermiye ihityaç duyarken, ak'ler ve obakan, usatlık istemekle beraber bunun hakkını da veriyor. el bombaları gayet sevimli, kullanışlı. bıçak, sessiz cinayetler için ideal. keskin nişancı tüfekleri uzun menzilde etkili, ancak bunları da diğer silahlı düşmanlara değil de, zorda kaldığınızda diğer keskin nişancılara karşı kullandığınız için, snipe olayına doymak bayağı mermi gerektirebiliyor. kimi özel silahların bombaatarları zor durumlarda en büyük yardımcınız. bu nedenle bu silahları bulduğunuzda envanterinizde öncelik sahibi oluyorlar.

    giyinme kuşanma olayında tipsiz marked one'ın şansı pek yaver gitmiyor. zırhlar çok pahalı, tüccarlar feci kazıkçı. zırh edinmek için gizli zulaları karıştırıp birbirinden değişik görevler yapmak icab ediyor. uğraşıp bulduğunuz zırh düşmanlarınız tarafından, belki de çok kısa bir sürede kevgire çevriliyor ve dahası, kullandıkça aşınıp özelliklerini yitiriyor. o kadar biriktirdiğiniz parayı, zorda kalıp zırha yatırmak istemiyorsanız, iyice araştırın, görevlerde seçici olun, getirisi ve götürüsünü hesaplayın, olmadı görevi almadan önce save alın.

    artifactler konusunda, uzun bir süre kullanmamakla beraber, kimi yerlerde çok faydalı olabildiklerini söyleyebilirim. bir artifact'in mutlaka bir götürüsü vardır (istisnalar olsa da) ve bunu diğer bir artifact ile dengeleyebilirsiniz de. ben mesela endurance'ı arttıran artifact'ler sayesinde, fazla yüküm olmadığında hiç durmadan koşabiliyordum ve çok işimi görüyordu bu. sıkı çatışmalara gireceğim zaman da, bleeding'i düşüren, ya da health'e hatrı sayılır katkıda bulunan artifact'ler kuşanıyor, çatışma içinde ya da bitince radyasyon seviyemi düşürüyordum.

    son söz, stalker mutlaka oynanması gereken bir oyundur kanımca. her yönüyle, bir tad veriyor, doyurmuyor ama uğraştırıyor ve uğraştırması zevk te veriyor. iyi oyunlar!
  • s.t.a.l.k.e.r: scavenger, trespassers, adventurers, loners, killers, explorers, robbers...

    neden sozlukte ilgi cekmedi hala anlamadim. super ulan oyun oyunasaniza!
  • yedi farklı finali olan oyun.. bu finallerden ikisi gerçek; diğerleri false.. gerçek finallerden birisi iyi, birisi kötü..

    benim gibi oyunu herhangi bir guide'dan takip etmeden (okumadan, anlamadan, dinlemeden) bitirirseniz muhtemelen iyi ve gerçek finali göremiyorsunuz.. çünkü finallere yaptığınız ve yapmadığınız görevler, reputation, money gibi birçok değişken etki ediyor.. iyi bir çocuk olup, gerçek finali görebilmeniz için gerekli spoiler aşağıdadır.. spoiler öncesi son çıkış: aşağıda yazanlar x16 underground lab bölümüne kadar gelebilen arkadaşlar içindir..

    --- spoiler ---

    yantar'daki x16 underground lab'den çıkarken "ghost" adlı adamın cesedinden barkeep'e geri götüreceğiniz "military documents"'leri ve "meet the guide" görevini alıyorsunuz.. yantar'dan bar'daki barkeep'e gittiğinizde, barkeep size red forest'taki brain scorcher'i kapatmanızı isteyecek.. işte burası önemli.. birçok oyuncu gibi "meet the guide" görevini ihmal edip, direk red forest'a gitmeye kalkarsanız muhtemelen oyunun gerçek finallerini göremezsiniz.. çünkü bar'dan army warehouse'a, oradan red forest'a, oradan da pripyat'a geçiliyor; bu da oyunun neredeyse yarısı demek. oyunun gerçek finalini görebilmek için son bölüm olan chernobyl npp'deki şifreli bir kapıyı açan decoder'a ihtiyacınız var.. bu decoder'ı da bir önceki bölüm olan pripyat'daki bir otel odasından alıyorsunuz.. eğer "meet the guide" görevini ve ondan sonra gelecek ek görevleri yapmazsanız, otel odasına gittiğinizde asla açılmayan bir kapı ile karşılaşıyorsunuz.. bu noktada yapabileceğiniz iki şey var; birincisi chernobyl npp'ye devam ederek oyunun "false endings"'lerine razı olmak.. ikincisi geri giderek pripyat'ı, red forest'ı, army warehouse'ı, bar'ı ve garbage'ı geçerek cordon'a ulaşmak.. evet, oyunun ilk level'ı olan cordon; çünkü "meet the guide" görevi için "cordon"'a geri gelmeniz gerekiyor..

    bu yüzden şu yöntemi izlemek oyunun içinde sizi gereksiz yere bir ton level'ı geri gitmekten, daha önce orada olmayan adamlar ve mutant'larla savaşmaktan kurtaracaktır.. yantar'dan döndükten sonra barkeep'e gidin.. ona "ghost"un cesedinden aldığınız military documents'i verin.. barkeep sizi red forest'a yönlendirecek.. şimdilik bu görevi unutun.. buradan geri çıkarak bar'dan garbage'a dönün.. garbage'ı komple geçerek cordon'a devam edin.. neredeyse oyuna başladığınız yere yaklaştığınızda "meet the guide" görevi için konuşmanız gereken adama gidin.. zaten haritanızda göreceksiniz.. çevresindeki mutantlara dikkat edin.. "guide" ile konuştuğunuzda o size "meet with doctor" görevi verecek.. bu görev için tekrar geri dönerek cordon'dan garbage'a; oradan da agroprom research institute'a geçmeniz gerekiyor.. üzgünüm ama agroprom underground tekrar ellerinizden öper.. daha önce strelok'un flash drive'ını bulduğunuz odaya tırmanın ve odayı araştırın. burada önemli şeyler öğreneceksiniz.. "meet with doctor" görevini yaptıktan sonra agroprom underground'den çıkın ve garbage yolu ile bar'a dönün.. buradan normal görevlere devam edin.. red forest görevlerini bitirip, pripyat'a geldiğinizde verilen görevlere devam edin. underground carpark'a geldiğinizde hemen yanındaki hotel'e geçin. "meet with doctor" görevini yaptıysanız "secret stash at pripyat" görevini almış olmanız gerekiyor.. haritayı ve önergeleri izleyin.. decoder'ı ve secret documents'i alın..

    tebrikler.. oyunun gerçek finalleri için gerekli herşeye sahipsiniz artık.. iyi final için gerekenleri yazmayacağım.. ilgili sitelerde bulabilirsiniz.. ayrıca şunu unutmayın: son bölüm olan chernobyl npp'ye vardığınızda bir daha diğer level'lara dönemezsiniz.. bu yüzden pripyat'tan ayrılmadan decoder mutlaka elinizde olsun..

    --- spoiler ---
  • bu oyunun altyapısı the division gibi açık dünya mmo fps veya day z gibi survival fps tarzı oyun olmaya çok müsait. duy beni oyun dünyası, fena ekmek çıkar bundan size.
  • muhteşem theme müziğine sahip oyun. bu theme müziğine ilgi çok fazla olduğundan ötürü, official forum'da her gün "nerden buluruz abicim bu şarkıyı?" "hadi abim bir güzellik yap" diyenlerden bıkan admin, şarkının link'ini forum faq'sunda vermiştir.

    http://rapidshare.com/…e_-_dirge_for_the_planet.mp3
  • geliştiricilerinden biri olan ukraynalı vladimir "fresh" yezhov bahmut'ta rus işgaline karşı savaşırken ölmüş.

    bize güzel saatler geçiren böyle insanları dünya'ya gram faydası olmayan putin gibi bir pislik yok ediyor, çok üzücü.
hesabın var mı? giriş yap