• ulan çok piç adamlarsınız be. harbiden.
    hepiniz mi kütüphanede tanıştınız? hepiniz mi onu ilk gördüğünüzde arka planda o çok sevdiğiniz şarkı çalıyordu?

    bak bak bak. şuna bak.

    --- spoiler ---
    bir arkadaşımın daveti üzerine gittiğim restoranda gördüm onu. masada yanan mumlar, fonda çalan eşsiz bir keman taksimi. ne de güzel gülüyordu. şimdi evlendik. haala çok güzel gülüyor.
    --- spoiler ---

    ulan o ortamda ben türkücü cansever'le karşılaşsam, yine de kafam karışır. mum ışığı, keman, müzik, şarap..

    nerede bu facebook'tan tanışıp evlenenler?
    play store'daki oyuna yorum yaparken tanışıp sevgili olan çiftler gördü bu gözler. neredesiniz ulan?
    kanka kız msn'si var mı? diye gençliğini çürütenler, gelmiş burda;
    " kütüphanede aynı kitaba uzandık. gülümsedi. kitabı ona verdim. şimdi o kitap, yatağımızın başucunda duruyor. " diye bizi yiyor.

    hepsi de evlenmiş amk. sözlüğün tek bekarı benim sanki. yolda yalnız bir kadın görse, bomba diye karakol'a götürecek adamlar var bu sözlükte. fuckbuddy aranıyor ilanlarında dün gece rekor kırıldı gençler. kim yazıyor bunları?

    ben tuvalette tanıştım ulan. *
    harbiden!! yengeniz sıçıyordu ben onu ilk gördüğümde.

    based on a true story

    yaş 16 falan. ergenliğin tavan yaptığı yıllar. bir cafede oturuyoruz biraderle. tuvalete gitmem gerekti, kalktım. küçük, mütevazi bir mekan. bu yüzden tek tuvalet var. (kız-erkek ortak)

    kapıyı çaldım. "geel" diye bir ses geldi.
    arkadaşı sanmış fukaram, aklınca espri yapmış.
    benim beynime giden idrak etme ve karar verme yetileri, önce testislerimden geçiyor o yıllarda. 16 yaşında adama yapılacak şaka mı bu?
    "geeel" sesini duyunca refleks olarak açtım kapıyı. daldım içeri.
    insan kapıyı kitler.

    evet. onu ilk gördüğümde sıçıyordu. şimdi kızımızın altını temizliyor.
    şaka lan şaka. manyak mısınız oğlum? görmedim bir daha.
    sıçarken bile kapıyı kilitlemeyen hatunla ne işim olur?

    --- spoiler ---
    g20 zirvesindeydik. çok güzeldi. si yuu diye seslendi arkamdan. hoğoruyuu diye de ekledi. bu kadar güzel ingilizce konuşan biri bana bakmaz dedim içimden.
    baktı. şuan küçük oğlumuza ingilizce öğretiyor.
    van minüt
    --- spoiler ---*

    psikolojimi bozdunuz ibneler. yok yok ağlamıyorum.
    gözüme eyyor kaçtı..
  • eski çalıştığım yerin genel merkezine eğitime gitmiştik. yanımdaki arkadaş tanıdık birini gördü, "dur x'e selam vereyim" dedi. onlar konuşurken ben uzakta kaldım. x'e baktım, boylu poslu, son derece hoş bir adam. ama bunlardan çok bakışları etkiledi beni. hayır bana hiç bakmadı orada, sadece başka biriyle havadan sudan iş konuşurken bile gözlerinden ne kadar iyi kalpli ve merhametli biri olduğu hissediliyordu sanki. "böyle biri bana asla bakmaz" diye düşündüm. o dönem özgüvenim sıfırın da altındaydı. eğitim bitti, geldiğimiz yere döndük, sonraki iki yılda hiç görmedim onu. aynı şirkette birbirimizi hiç tanımadan çalıştık. ben arada bok gibi bir ilişki yaşayıp ayrıldım ama o ilişkinin özgüvenime az da olsa faydası oldu. 2 yıl sonra bizim departman onun olduğu yere taşındı ve biz de nihayet tanışma şansı bulduk. şimdi ise evliyiz, hehe. ilk izlenimim doğruymuş, gerçekten dünyanın en iyi kalpli insanıyla evliyim ve çok mutluyum.

    edit: efenim o çok sevdiğim bakışları klonladım, aynından minik bir tane daha yaptım*.

    büdüt: son derece iyi kalpli iki keçim var efendim. beyim çok iyi ama keçilerle yarışır bir inadı var. neyse ki ben inatçı değilim ama çocuğu klonlarken inadını da klonlamışım. şimdi bir köprüde karşılaşmış inatçı iki keçi şarkısının canlı bir izleyicisi olarak hayatımı sürdürmekteyim. biriyle 13 öbürüyle 6 senedir birlikteyiz, halen çok sevmekteyim.
  • gaziosmanpaşa kafe şanzelizede gördüm o an onu. üzerinde barcelona desenli abidas eşoftman üstü ve o dimdik, aşırı jöleli saçları. değişik bir dans sergiliyordu. bakmaz dedim ama elledi.

    3 yıldır evliyiz tek gözle yazıyorum.
  • asistan olarak başladığım klinikte ilk iş günüm, sabah saat 8 sularıdır. günaydın dedim, işe yeni başlayan, henüz kimseyi tanımayan ama tanışmak isteyen hevesli kız olarak, sadece soğuk bir günaydın dedi. ne asık suratlı nemrut bir adam dedim içimden.
    büyük konuşmamak lazım demekki, kocam oldu sonra.
  • sevgilinin önce bacası sonra gövdesi görünür.
  • yanındaki arkadaşa dönüp "çok konuşuyor bu kız, allah sevgilisine sabır versin" diye yalanacak bir tespitte bulunulur. daha sonra kahramanımız kendini kızın peşinden koştururken bulur, kulu kölesi olur, ve olaylar gelişir.
    ha kız hala çok konuşuyor mu? diye sorarsanız, evet çok konuşuyor, öyle böyle değil.
  • bir kış günü.

    görmüş beni otururken. ağır ağır yürüyordu bana doğru. baktım heykel gibi adam.
    cıks dedim. bu bana bakmaz.

    edit: evlilikte 5 yılı devirdik.
    bakıyor.
  • taksim metrosunda bir arkadaşın yanında görülmüş, sadece göz ucuyla bakılıp gayet güzel bulunmuş ama 'geçilip gidilmiş', olaydan yaklaşık 1 sene sonra tanışılmış, bu metro anı çok sonraları hatırlanmıştır...

    bu kişi an itibariyle 4 yıllık eşim olmaktadır. yaptığımız sohbetlerden, her şeyin o ilk gördüğümüz an başladığı, aslında hiçbir şeyin 'geçilip gitmediği' sonucuna varılmıştır...
  • uzerinde gri bir kaban vardı ve kivircik saclariyla gunes gibi parliyordu griligin ortasinda. yalniz oldugum zamanlarda siirler yazardim aklimdaki sevgiliye. iste karsimdaydi simdi ete kemige burunmus olarak. tanisma ve okul geyikleri donse de o gun; gozlerimi alamadim ben, doyamadim gizli gizli bakmaya...
hesabın var mı? giriş yap