şezlong

• chaise longue uzun sandalye dimek
• senin havlunu serip rahatça uzanabileceğin kumun üstüne çökerek, hem rahatını bozar hem de paranı ister. pis sosyetik işi, plastik, konforsuz, üç kaatçı, soyguncu.
• "hamak"in katı olani.
• ferhan şensoy'un tanımıyla: yatüstümegüneşlen
• egemenlik simgesi.
  
  ornekle:
  "avustralya açıklarındaki sahipsiz bir mercan adasına çıkarma yapan gay ve lezbiyenler buraya bağımsız devlet kurdu. adaya iki şezlong koyan homoseksüeller avustralya’dan bağımsızlığını ilan ettiler. ..."
  http://www.haberturk.com/…848&cat=200&dt=2007/05/31
  
  (bkz: gay ve lezbiyen kralligi)
• üstüne akşamdan havlu koyup yer tutmaya yarayan, havuz başları ve otellerde kavga sebebi olan alet edavat.
• sezlong her seyi aciklar. sezlong yani. daha ne olsun ki. gunes kum havuz deniz herhangi bir su birikintisi ferahlama hissi buz gibi cola... hepsine yeter sezlong. gunes gozume girsin. gozlerimi gunesten nasil saklayacagimi sasirayim. suya atlamak isteyeyim. kitabi nasil tutarsam kolum daha az agrir diye dusuneyim. gozlerimi kapatinca ya simdi hayvanin teki sularini damlata damlata yakinimdan gecerse de rahatim bozulursa diye korkayim. sezlongumu ozledim.
• ahşap konstrüksiyon üzeri çizgili amerikan kaplı olanları şimdikilerin boyut açısından yaklaşık 1.5 katı olup taa 1940'lardan beri türkiye'de kullanılmaktadır. hatta bunlar babaanneden büyükbabadan falan miras kalıp, fellik fellik çürüyen ahşap parçaları tamir edecek marangoz aratırlar insana..
• fransızcadan dilimize geçmiştir.
• nasıl bir türkçe kelimedir. anlamak zor. hem şez hem long. arada kaynamış gitmiş. kim soktu lan bunu dilimize!