• herkes animagus olduğunu, lakabının patiayak olduğunu, üç arkadaşıyla birlikte çapulcu haritasını yazdığını biliyor. burada da bir çok kez bahsedilmiş zaten. ben şu an hayranlık duyduğum bu karakterin aile yapısına ve karakterinin detaylarına girip kendi tahminlerimi de ekleyerek ansiklopedisini yazmak istiyorum. dikkat bu yazı ufak tefek spoilerlar taşıyacaktır.

    sirius black 3 kasım 1959 tarihinde doğmuştur akrep burcudur. genellikle uzun olan siyah saçları ve gri gözleri ile çok yakışıklı olduğundan bir çok yerde bahsedilir, gerek kişilik yapısı gerek oturup kalkmasıyla oldukça rahat ve karizmatik bir kişiliktir.

    otuz santim uzunluğunda, dut ağacından yapılmış çok katı bir asası vardır. asanın özü annesi walburga black tarafından öldürülmüş at adamın tırnağıdır. kuzeni narcissa ile ikiz asalara sahiptir.

    kara büyüye olan ilgisiyle bilinen, "her daim safkan" sloganını taşımalarından da anlaşılacağı üzere ırkçı, oldukça köklü ve aristokrat, büyük olasılıkla da fransız asıllı bir aile olan black'ların büyük oğlu ve son üyesidir. annesi walburga black, babası orion balck'tir bir yaş ve bir kaç ay küçük regulus adında bir kardeşi vardır. ailesiyle çok derin problemleri vardır. bir kaç üye haricinde tüm ailesinden nefret eder. ki zaten sirius black'te duyguların ortası yoktur. çevresindeki insanlardan öldüresiye nefret eder, yada canını ortaya koyacak kadar çok sever. ailesi de nefret ettiği insanlardan oluşuyordu. öyle ki yıllar sonra aile evine döndüğünde halen daha onların değer verdiği tüm hatıraları hoyratça parçalayıp çöpe atıyor, ailesinin ev cicin kreacher'a kötü davranıyor, aile tarihindeki tüm başarılara çamur atıp küçümsüyordu.
    yabancı forumlarda hep tartışılır. "sirius hogwarts'tan önce ailesinden nefret ediyormuydu?" diye.
    şahsi bakış açıma göre evet ediyordu ama bu nefretin sebebi başta ailesinin muggle düşmanı olması yada kara büyü kullanıyor olması olamaz. ruhundaki isyan ateşiydi. ki rowling sirius'un aşırı derecede asi ruhu nedeniyle hiç bir kızla ciddi bir ilişki kuramadığından bahsetmişti. bu noktada yabancı bir forumdaki bir üyenin sirius hakkında yazdığı ve bana olduça mantıklı gelen fikrinden bahsetmek isterim.

    "sapkın fikirlerinden ötürü ailesinden nefret etmedi, kara büyü yüzünden de nefret etmedi. ailesinden zaten nefret ediyordu, okula başlayınca bunun için iyi bir gerekçe buldu. bazı çocukların ruhunda isyan etmek vardır. o sadece ailesinin hoşlanmayacağını bildiği tarafı seçti ve böylece tesadüfen iyilerin yanında saf tutmuş oldu"

    mantıklı çünkü sirius 11 yaşında hogwarts'a başlıyor. içine doğup 11 yaşına geldiği iedolojinin çarpıklığını bu kadar küçük bir yaşta fark etmesi çok zor. her ne kadar ailesinden nefret ediyorduysa da o hala bir black'ti ve black ailesinin belli başlı kişilik özelliklerini bünyesinden topluyordu "tutku ve fanatizm" bunların ikisi de aynı kapıya çıkan kavramlar. griyfindor'a girmesinden itibaren edindiği yeni dostlarına ve hayat görüşüne büyük bir tutkuyla bağlandı. diğer tarafa yakın olduğunu bildiği yada düşündüğü herkese karşı çok acımasızdı. black ailesinin bir diğer kişilik özelliği zihinsel dengesizlikti. dumbledor melez prens kitabı sırasında gaunt ailesinden bahsederken bu ailenin akraba evliliğinin getirdiği asabiyet ve zihinsel dengesizlik sorunundan muzdarip olduğunu söylemişti. black aile ağacıda safkan takıntısı nedeniyle bir çok akraba evliliği barındırıyor hatta sirius'un anne babası kuzen. bu asabiyet ve dengesizlik sorunu sirius'ta had safha da ancak bu dengesizlik akıl sağlığı açısından değil psikolojik bir dengesizlik. sirius bipolar bozukluğun emarelerini net şekilde gösteren, duygularını uçlarda yaşayan, uç ruh hallerine sık gidip gelen bir adam. dengesizliği genellikle azkaban'da geçirdiği zamana, en iyi arkadaşı james'in ölümüne ve nefret ettiği aile evinde hapis kalmasına bağlansada öncesinde de olduğu çok açık. snape'in en kötü anısı sahnesinde "canım sıkılıyor keşke dolunay olsaydı" diyor. okysa ki dolunay dönemi onlar için tehlikeli geçiyor
  • vefatının 24. sene-i devriyesini yaşadığımız harry potter karakteridir.

    sakarya üniversitesi twitter hesabı tarafından da anılmıştır.
  • sadece filmleri izleyen birisi olarak neden bu denli sevildiğine anlam veremediğim karakterdir. kitapları okusam fikrim değişebilir emin değilim.
  • geç geldi, erken gitti.
    mutluluğumuzu kursağımızda bıraktı.
  • fanfictionlarda wolfstar hashtag'i altında homoseksüel fantazilere konu olan şeker abi.
  • kitap ne zaman sana kötü deseler ya da lily ve james'i sattı hayııııır diye bağırıp ağlamak istiyorum.
    i did my waiting! twelve years of it! in azkaban!

    edit: büyük harf olmadığını unutmuşum ı ile yazınca garip geldi cümle
  • sirius black ölümsüzdür. rip.
  • geçen akşam yine sinir oldum.
    roman karakteri hakkında bi şeyler okumak için girdim
    kadının tekinin arkadaşları ve kocası tarafından yazılan saçma şeyleri okudum onun yerine
    bize ne amk aranızdaki salak saçma muhabbetlerden ya
    sırf görüntü kirliliği başka da bi şey değil

    neyse öfkemizi kustuktan sonra asıl konuya gelelim.
    harry potter evreninin jean valjean'ı olarak değerlendirilebilir sirius black.
    (bkz: karşılaştırmalı edebiyat)
    haksız yere hapse gönderilen iki karakter,
    çıktıktan sonra da rahat bırakılmıyorlar,
    peşlerinde hep birileri var, kanundan sürekli kaçmak zorundalar.
    ölen bir kadının çocuğunu kurtarmaya çalışıyorlar,
    ve bu amaç uğruna hayatlarını veriyorlar.
    kefaret ve kurtuluş gibi kavramların iki karakterin öyküsünde de ana temalar olduğu söylenebilir.
    ayrıca yasaların ve yasa koruyucuların hakedenleri cezalandırmak yerine mazlum insanlara zulüm etmeleri de mühim bir nokta.
    oscar wilde'dan bir alıntı ile bitiriyoruz:
    "kabil'in habil'i öldürdüğü günden bu yana hiç dinmedi acılar
    çünkü insanların insanlar için koymuş oldukları yasalar
    tıpkı adaletsiz bir rüzgar gibi iyiyi savurup kötüyü tutar"
  • az önce zümrüdüanka yoldaşlığını izleyip bu başlığı görmek.
  • okurken ne olur filmde ölmüş olsun kitapta olmasın diye tüm sayfalarda mırıldandığım ama ne yazık ki kitapta da öldükten sonra duygu seline kapıldığım roman karakteri. h.p. serisinde en sevdiğim karakter. yıllarca azkaban sonrası harry onun yanına taşınsa nasıl bir h. p. izlerdik diye düşünmeden kendimi alamıyorum.

    burayada, google'da yazsanız çıkacak basma kalıp sözlerindense beni ölümünden hemen önce söylediği o kısa ama derin bir özlem içeren o sözleri çok etkiler.

    "çok iyi james"

    tanım: harry potter'ın vaftiz babası.
hesabın var mı? giriş yap