• zevkli bir spor ama acemilikte dikkat edilmeli.sahsen ben dengeyi kaybettiğimde götümün üstüne öyle bir düştüm ki sandım erciyes götüme girdi.
  • kariyerimin 10 dakikada tükendiği spor dalıdır. o 10 dakikada ömrümün 20 senesini tükettim.. hocaya ne para verecem kendim öğrenecem felan diyenlere tek tavsiyem var; önce durmayı sonra sağa sola dönmeyi öğrenin.. ben yapmadım 5 dakikada ışık hızına haiz oldum, 6. dakikada kayılacak alanın sonsuz olmadığını farkettim.. işte o an altına sçmak için en müsait zaman birimiydi.. snowboardu ayağımdan çıkarıp sağa sola atlayabilirmiyim die bile düşündüm ama eşşoleşekler öyle bir dizayn etmişlerki milyon tane bağık cırtcırt.. bileklerimi kıvıramadığımı 35 takla atıp çam ağaçlarına girdiğimde farkettim.. ve snowboardla ilgili öğrenmem gereken 2. en önemli şeyi öğrendim; düşerken öne doğru düşmeyecekmişsin.. 15 gün yürüyemedim..
  • hayatında kış sporu yapmamış onun dışında kaykay rollerblade gibi denge sporu da yapmamış bir insan olarak geçen sene sınırsız içkisine kanıp ta gittim uludağa. madem geldik bizde kayalım bir yerlerden diyip gözümüze kayaktan daha estetik geldiği için aldık boardlarımızı. hocasız filan öğrenicekseniz çıkın biraz yükseğe takın kayın dediler 10 metre gene çıkarsınız. benle aynı durumda olan arkadaşımla beraber yarım saat kadar nasıl takılıcağını anlamaya uğraştıktan sonra bize acıyan insanlarında yardımıyla geçirdik ayağımıza boardları başladık kaymaya ama 10 metrede yaklaşık 100 kere düştük sonra geri çık geri düş filam baktık olmuyor dedik biz dağa çıkalım bir şekilde ineriz. taktık boardlarımızı bindik teleski'ye(oturularak çıkılan bu muydu hep karıştırıyorum da ne farkederki) tutyeli tepesine geldik teleski'den inmeye çalışırken boardlarımızı direk yere bastık ye yere kapaklandık (meğersem kayar pozisyonda inmek gerekiyormuş ama daha hiç kaymadığımız için bilmiyoruz kayar pozisyon nedir) neyse efendim baktık dağa siste çökmüş ölmeyiz inşallah diyerekten ilerlemeye çalıştık tutyeli'nin kayılcak yerine(kayılmaya başlanan yere gitmek için düz sayılabilcek bir yerde ilerlemek lazımdı biraz ama biz düz yerde ilerleyemediğimiz için 1 saat kadar sürdü nerdeyse 3 dakikalık yol) neyse sonunda geldik yamaca. arkadaşım önce ben gidiyorum dedi dümdüz inmeye başladı aşşağıya doğru bayağı bir hız kazanmışken kaybetti dengeyi yuvarlandı gömüldü karlara. "olm çok zevklii" diye bağırdı. bende saldım kendimi bayır aşşağı ve dümdüz hızlanarak ilerlemeye başladım arkadaşımın yanındanda şimşek gibi geçtim sonra bir tümsek gibi bir şeyden fırladım havada biraz takla attıktan sonra kafa üstü çakıldım ayaklar havada kaldı biraz (çizgi film düşüşü) o sıralarda yakınımızda olan bir arkadaş "yaşıyo musun iyi misin" diyerekten geldi yanıma. çıkardım kafamı karlardan gözlerim kararmıştı etrafı göremedim 5-6 saniye. sonra biraz kendime geldim diğer arkadaşımda geldi yanıma "iyi misin diye soruyolardı" baktım etrafıma kendimden büyük bir krater açmışım kar gözlüğüm kırılmış (gözdeki kar gözlüğünü kafa üstü düşerek kırmayı deneyin bir). bende ayağa kalktım ve "olm çok zevkli" dedim. ve aşşağıya çok kereler ölüm tehlikesi atlatarak ulaştık. ikinci ve üçüncü gün güzel güzel kayıyorduk hatta "rampa yok mu lam burda" terbiyesizliklerine bile giriyorduk ama benim kolum ve götüm arkadaşımın da dizleri kırık gibi olduğundan pek riske atamadık. sonuç olarak diyeceğim şudur ki canınız tatlıysa hoca tutun yok kendim öğrenirim diyorsanızda ilk seferde dümdüz inmeye çalışmayın.
  • depresif anınızda kendinizi yüz üstü sırt üstü kıç üstü her türlü karlara vurup, dağlara bayırlara vurup, "ohh bu iiyi geldi" demenize yol açan spormuş bu.
    soundtracki için:
    (bkz: dağdan bir kız geliyor döne döne)
  • kayak tehlikeli bi spordur, snowboard ondan daha tehlikeli. kayak yorucu bi spordur, board ondan daha yorucu. kayak eğlenceli bi spordur, board ondan daha eğlenceli. kayak iyice elden ayaktan düşene kadar yapılır, board vücudun esnekliğini koruduğu sürece, bu 35'inde de olabilir 50'nde de. ama ne olursa olsun çok çok zevkli ve insana yaşadığını hissettiren bi spordur. pistten inerken rüzgarı yüzünüzde hissetme, varsa karşıdaki ağaç ve dağ manzarasını izlemenin verdiği keyfin tarifi çok zordur.

    ilk olarak pek çok kişinin söylediği gibi ders almak öğrenmenin kısa yoludur. ama oldukça da pahalı bi yoludur, misal bu sene saati 150 lira olmuş, vay yavrum vay. hocalar min. 4 saat önerir ama siz onlara bakmayın, eğer bu konuda çok yeteneksiz değilseniz veya denge konusunda probleminiz yoksa ortalama 2 saat dengede durmaya, topukta ve burunda aşağı inmeye ve 3-5 dönüş yapmaya yeter. işin en zor kısmı dönüşlerdir, özellikle içe dönüşlerin çoğu düşmeyle sonuçlanır. ama hoca elinizden tutarken zorluğunu çok da anlamadığınızdan asıl dönüşü kendi başınıza kaldığınızda anca öğrenirsiniz. bu sebeple 2 saatten sonrası ekstradır kanımca. ayrıca doğru dürüst board hocası bulmak da zordur. bu konuda hiçbir denetim/lisanslama olmadığı için hoca olsun olmasın herkes ders verir. misal board'u kiraladığınız yerdeki eleman da ders veriyorum der, kayak federasyonunun hocaları da, cafe'de çalışan çocuk da. ama çoğu aslen kayakçı olduğu için hem sizi kayağa yönlendirmeye çalışırlar hem de körlemesine anlatıp özellikle dönüşlerde yanlış yönlendirebilirler.

    neyse, diyelim hocayla veya kendi başınıza board'a başlayacaksınız. ilk olarak hangi ayağınız önde kayacağınıza karar vermelisiniz. bizde çoğu kişi sağ ön kayar (bkz: goofy foot). sağ ön ve sol ön farkı için regular vs goofy. çift yönlü kayabilenler de vardır ama sürekli ''hem sağ hem sol ön inebiliyorum, yıh yıh yıh'' diyorsanız board'unuz paralel iniyor olabilirsiniz. bu da genellikle dönüş yapamamanın ve düşme korkusunun sonucudur, aman dikkat.

    ayağı belirledikten sonra board'un açısını ayarlatmanız lazım. bağlamaların board'la birleştiği yerde açılar olur. ilk öğrenme aşamasında bir sağ bir sol ön gitme eğilimi olduğundan genelde her iki ayak da 15 derece yapılır ama biraz ilerledikten sonra ön 15, arka 0 derece yapabilirsiniz. yine de bunun kesin bi kuralı yok, nasıl rahat ediyorsanız öyle yapmanız en doğrusu. zira ilk öğrenme aşamasında zaten çok düşeceksiniz, bacaklarınızı kontrol edemezseniz frende zorlanır ve daha da sık düşebilirsiniz.

    hocayla veya hocasız, dengenizi sağladıktan sonra hemen dönüş yapmaya çalışmamanız dizlerinizin selameti açısından daha iyi olur. dengenizin iyice oturması lazım, sizi düşmekten kurtaracak tek şey o olacak. bu yüzden en az birkaç saatinizi sadece topukta ve burunda aşağı inmeye ayırmalısınız. sonra dönüş yapmaya başlayabilirsiniz. dönüşleri poponuz veya omzunuzla yapmak işin kolay ama yanlış olan yoludur. board'u hiçbir şekilde poponuzla, arka ayağınızla veya başka şekillerde güç kullanarak itmemelisiniz. yönünüzü ve dönüşünüzü belirleyen şey omzunuzun yönü, dizleriniz ve burun-topuk basmadır. misal ben sol ön kayıyorum, içe dönmek için omzumu hafifçe içe döndürerek dizlerimi kırıp burna basıyorum. dışa dönmek için ise dizleri hafif düzeltip topuk basıyorum. burun ve dizi yaptıktan sonra omuz zaten otomatikleşiyor. bunları okuyarak öğrenebiliyorsanız zaten işin pir'isinizdir ama yine de birkaç youtube videosu izlemek faydalı olabilir.

    dönüşlerde board yere tüm yüzeyiyle değiyorsa yere nispeten daha sağlam basarsınız ama bir sonraki basamak ve asıl eğlenceli olanı dönüşü board'un ucunda yapmaktır. (bkz: carving) ama carving sizi ciddi hızlandırır ve denge gerektirir. o yüzden denge ve dönüşleri iyice hallettikten sonra carving yapmak sizi ektra düşüşlerden korur.

    ilk başlarda action yaşamamak adına dikkat edilse iyi olacak olan bir diğer şeyse board'u düz tutarak aşağı inmemek. evet kayarken board tamamen veya kısmen düz olur ama board'unuz ne kadar düz olursa o kadar hızlanırsınız. bu da board'un kontrolünün zorlaşması ve düşme ihtimalinizin artması demek. tabi düşme şiddetinin de. gerçi board yapacaksanız düşmekten korkmamalı, korksanız bile (ki benim de ödüm patlıyor) bu korkunun sizi engellemesine izin vermemelisiniz. aksi halde öğrendikçe göreceğiniz işin zevkini alamazsınız ve hevesiniz kırılır.

    board'da ne kadar iyi olsanız da karı kontrol edemediğiniz için öyle ya da böyle düşmek kaçınılmazdır. o yüzden mümkün mertebe yumuşak yüzeyde kaymanız yararınıza olur. buzda veya tamamen ezilmiş pistte düşüşler canınızı çok yakabilir. özellikle carving'in de çok çok zevkli olması dolayısıyla bol karda kaymak çok eğlencelidir. yalnız unutulmaması gereken birşey var. bol kara board'unuz yeterince hızlanmadan girerseniz veya özellikle dönüşlerde dengenizi kaybederseniz vs. kara saplanma ihtimali oldukça yüksektir. saplanma derken gerçek anlamda saplanmadan bahsediyorum. board kara gömülür, kar dize kadar çıkar ve bırakın tekrar kaymaya başlamayı board'u gömülü olduğu yerden çıkaramayabilirsiniz bile. board'u ayağınızdan çıkarmaktan başka seçenek kalmayabilir ki bu da işin en yorucu kısmıdır. bu sebeple bol kar işin en güzel kısımlarındandır ama tüm enerjinizi de tüketebilir.

    kayma ve bol kardan önce aslında pist kurallarını bilmek gerekli. pistlerde genellikle kayakçılar çoğunlukta ve board yapanları sinir edecek ve tehlikeye sokacak şekilde geniiiiiiişşşşşşş geniiiiişşşşşş slalom'lar yaparak iniyorlar. bu yüzden gittiğiniz yöne çok dikkat etmeniz gerekiyor. düşseniz veya yorulsanız bile kesinlikle pistin ortasında uzun süre oturmamalısınız. uzun süreden kastım 30 saniyeden filan fazla. illa duracaksanız mümkün mertebe pistin kenarlarını tercih edin. bu çok çok önemli çünkü o hızla sizi görmeyip veya duramayıp kayakla board'un altından/üstünden geçme ve size çarpma ihtimalleri var. çarpma hasarın hafif olan kısmı zira o kayaklar jilet gibi ve board'a çarpmak yerine yerde oturan size de çarpabilirler! en önemli kurallardan biri bu, asla ama asla pistin ortasında uzun süre oturmayın.

    gelelim ekipmanlara. snowboard çok zevkli ve dışardan bakanları cezbeden bi spor olduğundan çoğu kişi kendi seti olsun ister. ben de böyleydim. board, bağlama ve bottan oluşan setin fiyatı markaya göre çok değişmekle beraber bu sene 1000 liradan başlayan fiyatlarla satıldı. en pahalı kira fiyatları kartalkaya'da (günlük 60lira) ama erciyes, uludağ ve ılgaz'da günlük 30-40 lira civarında fiyatlara board kiralayabilirsiniz. '' board'a verdiğim parayı birkaç senede amorte ederim, bu arada da kendi board'um olur eki eki eki'' diye düşündüğünüzü biliyorum çünkü ben de öyleydim ama asıl mesele board'un fiyatı filan değil. çok profesyonel olmadığınız sürece board'un markası, kalitesi, başkaları tarafından nasıl kullanıldığı vs.'i fark etmeyeceksiniz bile. yani kendi board'unuz olmasıyla kiralamak arasında kullanım açısından bariz bir fark olmayacak. ama tatile kendi arabanızla gitmiyorsanız eğer taksiye, oradan havaalanı veya otogara taşımak ciddi sorun olacak. ama botlar öyle değil. bi kere kiraladığınızda herkesin giydiği botları giymek zorundasınız. ayrıca botlar yıprandıkça içine su alma ihtimali de arttığından, ki dağda el ve ayaklarınızın sıcak olması lazım, kendi botlarınızı almanız daha iyi olabilir. yani naçizane tavsiyem her daim kendi arabanızla tatile gitmiyorsanız board'u kiralamanız ama botları almanız yönünde.

    son olarak daha önce de söylenmiş ama snowboard aynı anda vücudun pek çok yerini çalıştıran bi spor. tam olarak şurayı çalıştırıyor, burayı geliştiriyor diyemem ama boynunuzdan bacak kaslarınıza, kollarınızdan sırtınıza kadar pek çok yeri kullanacaksınız ve sonuçlarını gerçek anlamda göreceksiniz. board yapmanın belki de en güzel yan etkisi de bu, vücudu çok hızlı şekillendiriyor. 1 haftalık bi tatil sonrası bacaklarınızın ve poponuzun fark edilir düzeyde şekillendiğini göreceksiniz, daha ne olsun.
  • eğer mantığını kavradıysanız, düşmeleriniz sizin kontrolünüzde gerçekleşiyor ise, board'un üstündeyken hakimiyet sizdeyse dostlar... artık çok geç. bundan sonra hayatınız eskisi gibi olmayacak.
  • ilk kez deneyeceklere mümkünse ertesinde 3 gün dinlenebilecekleri bir boşluk yaratmalarını öneriyorum. zira popo görevini fazlasıyla yerine getirmiş olduğundan 3 gün kullanım dışı olacaktır. tecrübe ettim. bunu da yatağımdan yazıyorum. ama süperdi lan. şimdi olsun yine yaparım.
  • dünyaca ünlü amerikalı snowboardcı jeremy jones'un keşfettiğine göre, yaklaşık 400 yıl önce rize'li köylüler tarafından bulunan spor dalıymış bu efendim.. jeremy jones, 400 yıllık bir geleneği, dünyanın ilk snowboardcularını görmek için kaçkarlara gitmiş, bu sporu 1946'dan beri yapan 70 yaşındaki selim dedeyle röportaj yapmış, onların board olarak kullandıkları tahta parçalarını kullanmış..

    "ben bunu yapmazsam hasta olurum, yemek yiyemem.. vücudum rahat etmez idman etmez.. bu olmazsa olmaz.. 70 yaşında oldum, halen devam ediyorum, ölene kadar da devam edicem.. dedelerimiz de aynıydı, ölene kadar devam ettiler.." diyor selim dede..

    "keep riding everyday, all the time to be healty and happy for the rest years of life.. i will never forget them.." diyor jeremy'cim de..

    videoya şuradan ulaşılabilir: http://www.youtube.com/watch?v=nx2a0zo5muc

    burada da fotoğraflar var: http://www.sporstudyosu.com/…kez-rizede-mi-yapildi/

    --- spoiler ---

    o değil de o köyün dağın zirvesindeki karlar içindeki görüntüsü.. bittim.. bittim.. bir kez daha alevlendirdi şu belki de söyleyip söyleyip hiç gerçekleştiremeyeceğim o türkiye turu isteğimi..

    --- spoiler ---
  • gunluk yasamda erkeklerin kiyafet olarak cok da zengin bir kreasyonu yoktur. biri kareli gomlek cikarir herkes ayni karenin farkli boyutlusundan gomlek filan yapar. ama farkettim ki snowboard isinde artik cikis noktasi olarak boardlar ornek alindigindan midir bilinmez renkli bi dunya varmis. sanirsam bu iste ben en cok da bu renkli kiyafet isini sevdim.

    hepimiz board yaparken birer ismail abi'ymisiz megersem.
  • yeni başlayanlara naçizane bir kaç tavsiyede bulunacağım. 10. yıl şerefime.

    en önemli iki konu ön ayak seçimi ve açılarınız olacaktır.

    - genellikle sabit dururken, biri sizi arkadan iter. sonrasında öne ilk adım attığınız ayak ön yön seçimi olarak adlandırılır. bence bir merdivenden tek ayak zıplayarak çıkmayı deneyin. hangi ayağınız daha rahat sizi çıkarıyorsa onu ön ayak olarak kullanabilirsiniz.

    -snowboard bağlama açılarının doğru ayarlanması sizin bu sporu ne kadar hızlı öğreneceğinizin ve alacağınız keyfin başlıca sebebi olacaktır.
    bence: ilk defa kayacaklar için en ideal açılar; freestyle, ördek- duck denilen, ön ayağımızın dışa doğru 12 ya da 15 derece, arka ayağımız da dışa doğru 12 ya da 15 derece freeride, ön +20-15 arka 0-6 şeklinde ayarlanabilir. şunu belirtmek isterim ki bir kaç kayma sonrası bu bağlama açı dereceleri sizin stilinize ve isteğinize göre değişecektir. hatta bu sporu ilerleteceğim diyorsanız yanınızda mini yıldız tornavidası bulundurun. açıları bir kaç derece değiştirerek, bedeninize ve kütlenize en iyi verimi sağlayan açıyı bulun. bence bu çok önemli bir konu yeni başlayanlar için.

    -bağlamaların boardumuz da ki monte mesafeleri çok önemli;
    yani snowboard da iki ayak arası mesafemiz ne kadar olmalı!!
    en uygun mesafe, ayakta dik durduğumuzda, ayaklarımızın omuz hizamızdan biraz daha açıkta kalacak şekilde olması. kayarken dizlerimizi kırdığımızda boarda yön verebilmemiz için bu mesafe önemli. size yardım eden kişinin bu konuya dikkat etmesini söyleyin.

    - ilk defa bineceğiniz, kiralayacağınız board elit modellerden olsun. düşme, özellikle takılmaları minimize edeceğinden, mantığı kavramanız için iyi bir başlangıç olacaktır. hangi zirve olursa olsun önceden arayarak bordunuzu rezerve edin, açılarınızı söyleyin. gittiğinizde o karmaşa da sizinle ilgilenemezler ise düzeltmeleri kolay olur.

    -board boyu da önemli bir mesele. yeni başladığınız için pistlerde olacaksınız, o yüzden tam da boyunuza ve kilonuza göre olan bir tane seçmeniz gerekiyor. kabaca boardu zemine dik bir konumda tuttuğumuzu düşünürsek omuz ile burun arasında bir yerlerde olmalı. bir diğer en önemli etken de kilonuz. en iyisi internetten boy kilo girerek karşınıza çıkacak board boylarıdır.

    - snowboard botu denerken, parmaklarınız boşlukta kalmamalı hafif değmeli burna ama resmen değmeli ile değmemeli arasında gibi ve topuk kısmı mikro oranlarda oynayabilmeli. ayrıca bağcıklar ayak bileği ve üstünü kavrayacak şekilde bağlanabilmeli.

    - snowboard botu için kiralama yapacaksanız yanınızda ayak pedi götürün, en kötü spor ayakkabınızdan bir çifti çıkarın. birde yedekte iki adet çorap götürün. ola ki bilekleriniz zayıf ise botun sarması için iki tane giyebilirsiniz. bot yarım puan bile büyük gelse yeni başladığınız için parmaklarınız ve topuklarınız boşta kalırsa ağrı yapacaktır.

    - ayak bilekleriniz ve parmaklarınız başta olmak üzere bir kaç gün öncesinden özellikle diz altı bölgenizi çalıştırın. sonra ki gün ya da öğleden sonra pes etmemeniz için bir avantaj olacaktır.

    - bir sırt çantası hep bulunsun yanızda. ilginç bir şekilde denge işlevi görüyor. ayrıca popo üstü çok düşeceksiniz, biraz absorbe ediyor. sivri ve sert şeyler koymayın içine.

    -poponuzu korumak için yünlü içlik, artı kalın iki boxer üst üste giyebilirsiniz.

    - sabahleyin daha taze ezilmiş pistlerde ilk kayanlardan olun. neden derseniz öğleye doğru buzlanmış ya da topak topak olmuş bir zeminde kaymak zor olacaktır.

    -düşmelerde tüm ağırlığı el bileklerinize vermeyin. aslında incinmeye ya da kırılmaya en meyilli bölgeler başlangıç seviyesinde olanlar için.

    -yanınızda bilen biri yoksa, ilk zirveden inişiniz ise gerekirse bilen birinin size eşilk etmesini isteyin. bugüne kadar yardım sever olmayan bir boardcu görmedim. çok az istisnalar kaideyi bozmaz.

    - t-bardan ilk çıkışınız ise bir kayakçı ile çıkın hafifçe onunla dengeleyerek çıkmayı öğrenirsiniz. tek çıkıyorsanız dizlerinizi 30-40 derece kadar kırın, barın bacak aranızda ki çekişi ile tırmanın. hatta t-bar ile çıkış en iyi öğretmenlerden biri olacaktır size.

    - zig zagları yaparken ayaklarınızı değil de daha çok bel üstü bedeninizi kullanarak yapmayı deneyin.

    toz kar ve off piste girerseniz, kara batmamak için ağırlığınızı hafif arkaya vererek ön burnu kaldırarak gidin. bir toz kar ve vadi sever olarak en kısa zamanda sizleri yanımıza bekliyor olacağız.
hesabın var mı? giriş yap