• yer ve dekorasyon dışında kayda değer bir mekan değil. yemekler ortalamanın altında, fiyatlar ortalamanın üstünde, servis kategori dışı özensizlikte. 9 tl'lik şarap hesaba 15 tl yazılır, farketmezseniz yutturulur. istemediğiniz halde bir de karides tempura gelir masaya, geri gönderirsiniz, garson gelip 'efendim ben şimdi onu silmiim hesaptan, size iki kahve ikram (!) edeyim ödeşiriz' der. teklifini kabul etmeyince bozulur trip atar gider, sonra hesapta bir bakarsınız tempura aynen durmakta. hesabın istedikten 15 dk sonra gelmesi, düzeltmeleri için geri yolladığınızda yine bir 15 dakika kadar bekletilmeniz de cabası. yanında mis gibi otto dururken bir daha tamiraneye gidilir mi? yok ya!
  • güzel ambiyans, kötü (ama çok kötü) yemekler.

    edit: yemekler düzelmiş diyorlar.
    bi daha edit: başkasının demesine bakmayıp kendim gittim de yok yahu düzeldiği falan. çok kötü değilse bile en fazla vasat denebilir.
  • dekorasyon, ambiyans ve konsept olarak (bütün şekilli kelimeler) hemen karşısındaki otto santral'in eline verebilecek güzellikte, sırf içinde çalan müziklerle ve ışıklandırmayla haplanmış gibi kafa yapabileceğiniz güzellikte bir mekan.

    ateş var mı dediğinizde verdikleri kibritte yazan kelimeler konsepti özetliyor:

    jazzy, raw, drysdale, jujube,bottle, electricity, hammer, high, illumination, black, industrial, iron, repair, yourself, music, nu, lime, risotto, tremens, sweet, long island.

    bu arada tamirane.com internet sitesindeki harika şarkılar mekanın müzik anlayışını özetliyor. yaklaşık beş metrelik kitaplığı, kusursuz lounge ortamı, çatal çekiçli logosu ve göte giren fiyatlarıyla tamirane bienal takipçisi modern sanat aşığı zengin entel populasyondan rezervasyonsuz masa bulabilirseniz sizleri 7 liradan 33'lük efes bira içmek için bekliyor. altlı üstlü iki sandal manzarası da bu fiyatın içinde..
  • pancake tabağı istediğinizde üç santime beş santim ve dört eşit parçaya bölünmüş, pudra şekerli bir şeyi önünüze koyan mekan. 'bu tabak bu paraya çok gariban görünüyor, iptal edelim' diyip geri gönderdiğinizde ağzınıza çarpacak gibi bakan garsonların neşesi de cabası. zaten garsonların hepsinde 'aslında daha önemli işlerim var ama hadi sana da bi çay getiriim içeri gitmişken' tavrı hakim.

    ezcümle, hiç sinir sahibi olmayın, otto'ya oturun.
  • maslak uniq istanbul'da müdavimi olmak için çok çaba harcadığımız, ancak işletme anlayışıyla izin vermeyen mekan. "happy hour" olmasına rağmen indirim uygulanmadan gelen hesapları düzeltilmesi için defalarca geri gönderdiğim, bir pazar günü akşam saat 6 civarı akşam yemeği için gittiğimde "kapatıyoruz!" cevabıyla kapıdan çevrildiğim, hafta içi bir akşam üstü ise reklam çekimi olduğu için hesabı istemek zorunda bırakıldığım ve masadan kaldırıldığım güzide restoran. kusura bakma tamirane bu iş böyle yürümez. benden buraya kadar.
  • yemekleri ile ilgili sözlüktegüzelleme(!) leri okuduktan sonra, başka bir yerde yemek yeyip, başka bir cafeden içecek alıp tam karşısındaki çimenlerin üzerine kurularak dünyaca ünlü jazz sanatçılarını beleş tepe havasında dinlediğimiz mekan.

    (bkz: sağolun biz yedik de geldik)
  • ilginç sayılabilecek konsepte sahip ancak müşteriyi ağırlama ve konuşma adabından nasibini almamış, sorulan sorulara gereksiz ukala bir tavırla cevap verip sonrasında komik duruma düşen çalışanlarının olduğu, onlarca farklı alternatifi varken adım atılmaması gereken işletme. yemeklerine gelince, ortalama üstü fiyatlara rağmen tam anlamıyla fiyasko.

    konsept dediğin eskimiş binayı renöve edip alttan müziği vermekle olmuyor maalesef. "yemekler berbat, çalışanlar kötü, manzara sıfır ama ortam, müzik güzel yeae" kafasında iseniz ideal bir mekan olabilir belki lakin ben almayayım bir daha.
  • ne yazık ki değişen santralistanbul'un bezdirerek kaçırdığı harika mekandı:

    sevgili dostlarımız,

    30 aralık 2012 tarihi itibarıyla 4 yıldır faaliyet gösterdiğimiz santralistanbul’daki güzel mekanımıza veda ediyoruz.

    bu vedanın nedeni; bir kültür-sanat-eğlence ve eğitim alanı olarak kurgulanan ve 2007 yılında kent hayatına katılan santralistanbul’un geçtiğimiz aylarda yapılan yeni düzenlemeler sonucunda tamamıyla bir üniversite kampüsüne dönüşmüş olması.

    her ne kadar halen verimli ve özel bir alan olsa da, gelinen noktada santralistanbul ve tamirane arasındaki içerik uyumunun giderek yok olmuş olması ve kendi markamızın ruhu bu veda kararını bizim için kaçınılmaz kıldı.

    4 yıllık maceramızda bize destek veren, heyecanımızı ve hayallerimizi paylaşan, özenle ve dikkatle var etmeye çalıştığımız içerikleri aynı dikkat ve ilgiyle takip eden herkese çok teşekkür ediyoruz.

    kemerburgaz’da 2 yıldır faaliyette olan tamirane express quality food, tamirane hissini ve lezzetlerini sunmaya devam ediyor olacak. bir yandan da, kendi istediğimiz ve seçtiğimiz içerikleri gönül rahatlığıyla üretip, sizlerle paylaşabileceğimiz yepyeni bir mekanın da hazırlıklarını sürdürüyoruz.

    bizden haberler şimdilik bu kadar.
    tüm sevdiklerimize harika bir yeni yıl dileriz.
    tekrar görüşmek üzere.

    tamirane
  • cumartesi gecesi jaga jazzist konserinde yaşanan güvenlik skandalından sonra daha da anlamsız ve antipatik olan mekandir. yemek yenilen mekan ile konser mekanın icice olması, hiç de ihtiyacları olmayan maddi gereksinmeler yüzünden (genel olarak yemek ve icecek fiyatlari dusunuldugunde) mekanı gereğinden fazla doldurmaları ve bunun sorumluluğunu da üzerlerine alamamaları sonucunda insanların 45-50 lira verip yıllardır dinlemeyi beklediği grupları dinlemeye çalıştıkları, onlara göre özel geceyi hastanelerde yaralı bir sekilde bitirmelerine yol açan santralistanbul içerisinde varlığını sürdüren rezil mekandir.
    bu arada eleştiriye de kesinlikle gelemeyen bir mekandir. twitter'da yazılan beğenmedikleri yorumları da hemen silerler.

    gece yaşananlar için: http://palomagrace.tumblr.com/…bir-konser-mekan-nda
    http://every-day-is-exactly-the-same.tumblr.com/…wl
  • dün geceki jaga jazzist konseriyle de gördük ki, artık mental bir tamire girmesi gereken mekandır. bu tip ilgi gören her konserde insanları-sanatçıları bu kadar zor durumlarda bırakmaya kimsenin hakkı yok diye düşünüyorum. kaldı ki öğrenci biri olarak yıllardır beklediğim gruplar- sanatçılar geldiğinde benim için haftalık hatırı sayılır paralar olan 45-50 liraları onları izlemek için veriyorum (vereceğim de), sizin bozuk-çarpık mekan işletmeciliğinize ve organizasyonlarınıza maruz kalmak için değil.

    densizler hep olacak-oluyor. bu insanlara yerinde ve zamanında müdahale etmeniz gerekir, tıpkı konser biletlerinde belirtildiği gibi : '' organizasyon şirketi konserin düzgün bir şekilde izlenilmesine mani olan kişileri etkinlik dışını çıkarma hakkına sahiptir.''. aslında bu tip olaylarla hiç bir alakası olmayan arkadaşlarımızın, bu tip densiz insanlara müdahale etmek zorunda kaldığı anda, insanların kafası gözü açıldıktan sonra, olaya müdahale etmeniz hiçbir anlam taşımıyor, bu bir organizasyon rezilliği oluyor. yeri gelince bir birayı 15-20 liraya satmayı biliyorsunuz. kontrol edemeyeceğiniz işleri yapmayın, yapabilenler muhakkak çıkar.
hesabın var mı? giriş yap