umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları

• sevgilinin aramasını, her dakika daha da kederlenerek beklerken saatler sonra telefonun kapalı olduğunu farketmek. telefonu açınca, bir de sevgilinin yoğun tribine maruz kalmak.
• herhangi bir lafa daha başlar başlamaz karşıdaki kişinin gözlerini kısmaya başlaması.dur daha lafı anlatmadım niye kısıyosun gözlerini.nefret ederim,mutsuzlanırım
• sabah kalkıp ender gelişen ataklardan birini yapıp bir önceki banliyö trenine kıl payı yetişerek kendini şanslı hissetmenin, 20 dakika sonra olan arkadaki trenin sizin inmenizden 2-3 dakika sonra gelmesiyle sabah sabah taşağa alınmış hissine dönüşmesidir.
• hazır çorbaya su koyarken kaçıncı bardakta olduğunu unutmak.
• "şunu da yiyeyim, daha yemeyeceğim" denilerek yenen son kuru yemişin, tadının acı olması. bozulan ağız tadını düzeltmek için de, kuru yemiş yemeye devam edilmesi.
• gömmeli batak oynarken, yerden yere gömülen kağıtlardan daha beterinin gelmesi.
  3 5 8 oynarken değiştirmek için verilen kağıdın aynen iade olması.
• iş yerinin sağolsun sanki üç ayrı maaş verecekmiş gibi çalışanına üç ayrı maaş hesabı açması. buna rağmen kişinin kendisi için açılan bu üç hesaptan haberi olmaması ve tek bir bankamatik kartına sahip olması. maaş yatırıldı talimatı geldikten sonra koşa koşa ilk bankamatiğe koşan bünyenin hesabını boş görmesi ve ertesi gün maaşın yatırılmadığına dair itiraz etmesinden sonra "hayır maaşın yatırıldı." cevabını alıp bünyenin çileden çıkması. en sonunda ise gerçeğin ortaya çıkması ve bir sonraki maaş zamanı doğru hesaba maaş yatırılacağına dair teyit alınmasına ve hesap numarası muhasenin kafasına vura vura elli kere tekrar edilmesine rağmen bir sonraki maaşın yine farklı bir hesaba yatması.
• yanında mütemadiyen konuşan biri olunca, ne söyleyeceğini unutmak.
• zeytinyağı tenekesi vb. ürünleri açarken parmağınızı geçirdiğiniz o yuvarlak plastiğin kopması.
• hoşlanılan kişiyi görüp, konuşma hayalleri kurmak. akabinde dışarı çıkınca yolda görmek ama çok uzakta olduğu için konuşamamak ve sadece görmüş olmakla yetinmek.