• 1. kişi: arkadaşlar, ben şu telefonda tartıştığım taksicinin durağına gidiyorum. derdi neymiş bi bakayım.
    2. kişi: olur mu ya? yalnız taş duvar olmaz. biz de gelelim.
    3. kişi: tabi ya. birlikten kuvvet doğar. yalnız gitme oraya.
    4. kişi: di mi ya? nerde çokluk, orda bokluk. gelelim yanında.
    5. kişi: bir elin nesi var, iki elin sesi var. bu arada 4. kişinin söylediğini duydunuz mu?
    6. kişi: el el ile, değirmen yel ile hareket eder. duymaz mıyım? illa her muhabetin içine bi bok sokacak pezeveng.
    7. kişi: anca beraber kanca beraber. sırf dikkat çekmek için yapıyor dallama.
    8. kişi: ya hep beraber, ya hiç birimiz. yok ya, komik olduğunu sanıyor.
    9. kişi: nerde dirlik, orda birlik. .rospu çocuuu.
    4. kişi: asalet, grup seks'te değil, otuzbirdedir. zktirin gidin lan, öğlen geçtim ben o duraktan, en az 50 kişiler.
  • yolun ortasında, karşıya geçmek ile geriye dönmek arasında kalan orta yaşlı abinin yanından son sürat bir kamyonet geçer. sonrasında şoka uğramış adamı karşıya geçirmek için yanına giderim.

    - abi gel karşıya geçelim.

    + ankara plaka, topraam ya.

    - gel bi su iç abi.

    ne ara gördün plakayı be abi.
  • o zamanlar on yedi on sekiz yaşındayım. babamın amcası, seksen yaşını geçkin mehmet dede vefat etti. oğlu sadık abi'ye baş sağlığı için herkes sıraya geçti. işte sırası gelen "başın sağ olsun sadık abi, mekanı cennet olsun, kalanlara allah sabır versin." falan diyodu. bizim dayıoğlunun, engin'in de o aralar kafası dalgın, iflas bayrağını çekmiş, ne dediğinden bi haber, pejmürde bi haldeydi. bi de bunun kardeşi var murat, bir iki yaş küçük ama fırlama ama ne fırlama tillahı, öyle. şöyle bi diyalog gerçekleşti:

    misafir: allah rahmet eylesin...
    sadık abi: allah razı olsun. sağool... sağol...
    misafir: allah sabır versin...
    sadık abi: sağolasıın...
    engin: (el sıkma kucaklaşma) hayırlı olsuun.
    sadık abi: tövbe yarebbim!
    murat: çık lan, öyle mi denir!(el sıkma) darısı başınıza!
    sadık abi: lan sittirin gidin şuradan!!
  • ahmet çakar: özhan canaydın gibi başkanın ellerini değil, başka yerlerini de öperim.

    rok:her yerinden öpüyorum gibi bir şey oldu bu.

    ertem şener: rasim ne alakası var ya?
  • geçenlerde arkadaşım sevgilisinin arkadaşı ile bir kavga yaşamış,kızın ilişkilerine fitne fesat karıştırdığını anlatıyor bana.

    -olm sema çok haspa laan.
    -nasıl yani?
    -laan bildiğin kızı bana karşı doldurmuş.ama o orospu daha tanımıyor beni,ben 15 yaşına kadar kadınlar hamamına gittim fitnenin içinde büyüdüm ağzına sıçacam onun
    -hahahaha
    -sana noluyor laan?
    -hahhahaha olm bu nasıl atar lan 15 yaşına kadar kadınlar hamamına mı gittin amk ?
    -hee yaa çok zor günler geçirdim amk.
  • 4 adet iç mimarlık öğrencisi kızımız, aydınlatma dersine ödev hazırlamak amacıyla bir gece kulübünde fotoğraf çekmek için kapıdaki görevliye yanaşır:

    - pardon, ödev için kulüp iyice kalabalıklaşmadan aydınlatma elemanlarının fotoğraflarını çekebilir miyiz?

    (görevli elini çenesine koyar, sağa sola bakınır, kafasını kaşır.)
    +aydınlatma elemanıı, aydınlatma elemanıı... vallahi burda öyle biri yok, burda benden başka eleman yook.

    kızlar sessizce uzaklaşır. 3 adım sonra herkes yerlerde.
    aydınlatma elemanıymış, sen lamba desene şuna.
  • öğretmenler günü.

    annem dikiş kursuna gidiyor, kursun öğretmeni işe gelirken okul öğretmenlerinin etrafını saran mini mini öğrencileri görünce çok duygulanmış, hissettiklerini anlatıyor. annem gibi kurs öğrencisi olan bir teyze de; -kursun yaş ortalaması rahat 45 vardır- "bazı öğretmenlerin minik sevimli öğrencileri var, bazılarının da menapozu atlamaya çalışan öğrencileri" şekliden bir cümle kuruyor. neyse ki menapozlu teyzeler de öğretmenlerini unutmayıp, hediye almayı ihmal etmemişler.
  • tur rehberi bir kiliseyi anlatıyor; kızlardan biri rehbere yanaşıp soru soruyor.
    rehberin mikrofon açık ve her şeyi 200 kişi duyuyor.

    - peki kilisenin üstündeki saatin 10.20'yi göstermesi neyi ifade ediyor?
    + saat 10.20 şu anda.

    kızı turun kalanında görmüyoruz.
  • kardeşim 82 yaşındaki anneanneme sorar,
    -anneanne telif ne demek?
    anneannemden gelen cevap,
    + philip ingiltere veliahtıdır.
  • markette alışveriş halindeki iki kişiye kulak misafiri olunmuştur.

    -bu sinbo aslında var bak çok iyi marka.

    -biliyorum biliyorum, ucuz mucuz; ama sinbo'dan şaşmayacaksın.

    - ben sana bir şey diyeyim; bu sinbo'nun arabası olsa binerim ben. harbiden çok beğeniyorum.

    benim iç sesim : oha a.q
hesabın var mı? giriş yap