• süper bir western drama filmi.
  • filmin en güzel repliği vurulan adamın barsağından mermiyi çıkarırken doktora

    sen ne biçim bir doktorsun böyle demesi üzerine

    doktorun bir kereliğine olsun bir hastayla konuşuyor olmak güzel bir şey bir şey demesi.

    o sırada kamera duvarda at ve köpek iç organlarının resmini gösteriyor.

    filmde doktora şiddet konusuna da bir atıf var. hanesine rahat 8 10 puan daha koyar bu duyarlılık.
  • kaliteli bir akış ve mantık örgüsü, karakterlerde tutarlılık arayan sinemaseverlerin beğenmeyeceği bir film. filmin tek tutarlı karakteri “ charlie prince”.
    bale ve crowe parası neyse verip filmin tüm kopyalarını bulup yakarsa ancak şanları kurtulur. yüzkarası.
  • kanaatimce sinema tarihinin en muazzam itiraf sahnesini barındıran film. dönüm noktası mı denir, kırılma noktası mı bilemiyorum ama o unutulmaz sahnede paragraflar dolusu alt metin yazdıracak derinlikte birkaç söz sarf ediliyor dan evans tarafından.

    --- spoiler ---

    "ben hiçbir zaman kahraman olmadım, wade. savaşı ancak geri çekilirken gördüm. ayağımı kendi adamlarımdan biri vurmuştu. oğluna bu hikayeyi anlatır mıydın? sana nasıl bakardı söylesene"

    --- spoiler ---

    emine ışınsu'nun canbaz romanında bahsettiği gibi, herkesin hayat ipinde yürürken düşmemek için bir sopaya ihtiyacı var. para, güç, güzellik... bunlar da yoksa hiç değilse iyi bir hikayesi olmalı. dan evans da "savaş kahramanı" ünvanına sığınmış, ailesi nazarında itibarını bu sayede bir nebze muhafaza edebilmiş.

    karakterlerde tutarsızlık olarak görünen değişkenlik aslında gerçek yaşamın beyaz perdeye en hakikate yakın yansıması bana göre. çünkü 100 yıllık sinema tarihinde çatışma içeren hemen her filmde iyiyle kötünün, güzelle çirkinin, siyahla beyazın savaşını izledik. 3 10 to yuma gibi ender yapımlarda ise bu zıt kavramların iç içe geçtiği kahramanlar boy gösteriyor. pek çok sebepten ötürü benim için özel bir filmdir. elbette bir filmin, kitabın veya sanat eserinin özel olması insanın kendinden bir şeyler bulması ile mümkündür.
  • yuma treni'nin 1957 yapımını yeni izledim. 2007 yapımını da 2-3 kere izlemişimdir. şahsi oyum 2007 yapımınadır.

    2007 yılında çekilen film western film döneminin bitmesinden sonra çekilen ender iyi yapımlardan biridir. günümüz sinema tekniğine göre aksiyonu daha bol, draması daha fazladır. ayrıca vermek istediği mesaj da değişmiştir.

    amerika film sektörüne devletin tavsiyelerini 2007 tarihli filmde de görebiliriz. amerika'da yalnız yaşayanların çoğalması ve aile kavramının unutulmaya başlaması sonucunda özellikle 2000'lerden sonra ailenin önemini vurgulayan filmler ağırlık kazanmaya başlamıştır. ortalık yalnız yaşayan ve hiç yenilmeyen süper kahraman filmleriyle dolu. oysa gerçek hayat böyle değil. bir süper kahramanın yenildiği tek konu eş ve çocuklardan oluşan bir aile ortamıdır. öyleyse aile yüceltilmelidir.

    2007 yılındaki yapımda kanun kaçağı rolünü oynayan ben wade ( russell crowe) süper kahramandır. para, şan şöhret fazlasıyla vardır. hatta kanun adamları bile birer birer kendisinden kaçar. fakat o babasız ve annesiz büyümenin ve hayat şartlarının kendisini kötü adam olmaya itmesinin etkisiyle olsa gerek topal, looser, fakir bir aile babasına saygı duyar ve çetesini yok etmek pahasına olsa da bu sıradan adamı kahraman yapmaya çalışır. belki de kendi babasının da böyle biri olduğunu hayal eder.

    1957 yılı yapımında ise kanun ve adaletin üstünlüğü vurgulanmıştır. kanun kaçağı rolündeki glenn ford, kendisini trene bindirmeye çalışan fakir adama yardım etme sebebini kimseye borçlu kalmak istemem diye açıklar.
  • 3:10 to yuma (1957)

    8,1 / 10

    delmer daves imzalı, glenn ford ve van heflin'in döktürdüğü, kült diye nitelendirebileceğimiz bir western filmi 3:10 to yuma. her şeyden önce, film gerçekten oyunculuk filmi, oyunculuklar almış götürmüş filmi. glenn ford, ben wade rolüyle en sevdiğim kötü adamlardan biri oldu. ben wade karakteri itibariyle kötü gibi görünen, ama salt kötü olmayan bir adam ve bu rolün hakkını gerçekten vermiş glenn ford. alaycı, soğukkanlı ve kendinden emin kişiliğiyle sinemanın en orjinal kötü adamlarından biri olmuş. filmin sonunu mantığa oturtamayanlar veya anlamayanlar var. ben wade at arabasını soyarken, kendilerine silah doğrultan, adamını rehin alan şoförü öldürüyor. onun oğlu da ben wade'i odada kelepçeli halde öldürecekken, dan üzerine atlayıp ben wade'in hayatını kurtarıyor. yani istasyonda ben wade'in dan'i kurtarmasının sebebi bu, ona bir can borcu var. zaten ben wade alaycı kişiliğine rağmen, dan'e ve ailesine olan hayranlığını da gizlemiyor. onun ailesine imrenerek bakıyor. hatta bunu dile de getiriyor. ben wade kendi kuralları olan bir kötü adam. esasında, ben wade için kötü adam demek bile doğru olmayabilir, çünkü yönetmen karakteri o kadar güzel betimlemiş ki, ben wade'i kötü yapan şeyin şartlar ve çocukluğunda yaşadıkları ve yaşadığı hayatı seçmesinde tercih hakkının olmadığını anlıyoruz. van heflin de dan karakteriyle çaresiz ama değer yargıları olan ve kendisini ailesine ispat etmek isteyen gergin adamı harika oynamış. dediğim gibi, bu film iyi oyunculukların örnek olarak gösterileceği bir film ve ben çok beğendim. russel crowe'lu versiyonunu da izleyeceğim. western severlere kesinlikle tavsiye ederim.
  • 3:10 to yuma (2007)

    7,4 / 10

    ilk yayınlandığında arkadaşım sonunu söylediği için, izlemeyi çok uzun süredir ertelediğim bir filmdi 3:10 to yuma . 1957 versiyonunu izlemeseydim, muhtemelen daha fazla puan verebilirdim filme. öncelikle, klasik western ağırlığı ayarı tam tutturulamamış ve biraz fazla aksiyon kaktırılmış filme. c. bale çok iyi oynamış olsa da, dan evans karakteri gereksiz fazla eziklenmiş. bacağının sakat olması, filmin başında itilip kakılması, üstüne çocuklarından ve eşinden sürekli yediği tripler vs karakter özünden çıkmış. kurgusal olarak filmin değişmesini yadırgamadım bu arada, ilk yayınlanan versiyonun aynısı olmalı gibi bir beklentim yoktu zaten. ilk yayınlanan versiyonun sonu tatmin etmemişti pek, bu filmin sonu gerçekten etkileyici. daha kaliteli ve etkileyici bir son çekildiği aşikar. bu arada filmin en orjinal karakteri charlie prince rolüyle ben foster olmuş. harika oynamış, bu filmde russel crowe'dan da c. bale'den de daha iyi oynamış rolünü. yarattığı gerginlik, kullandığı jest/mimik çok başarılı. bir yan karakter nasıl oynamalı ve o karakter nasıl betimlenmeli, charlie prince bunun en güzel örneklerinden biri olmuş. filmin en güzel yanı ne diye sorsalar, ben foster ve filmin sonu derim. çok daha güzel bir film olabilirdi diye düşünsem de, her şeye rağmen günümüzde çekilmiş güzel western örneklerinden biri.
  • 2007 yapımını seneler evvel izlemiştim ve western filmlerine merakımı artırmıştı. döngü içerisinde yuvarlanırken önüme 1957 yapımı çıktı, madem öyle yapıştırayım dedim.

    dönemsel açıdan konuşmak gerekirse, filmin abd izleyicisi üzerindeki etkisi büyük. artık kovboy filmlerinin çoğu renkli çekilmektedir, hatta bu türe olan ilgi yavaştan azalmıştır. yönetmen delmer daves, filmin gergin tonunu daha iyi yansıtacağını düşünerek siyah-beyazda karar kılmış. iyi ki de bu tercihi kullanmış. filmin başından sonuna kadar, başka filmlere referans olmuş o kadar fazla çekim var ki hayrete düşersiniz. ayrıca 2007 yapımında russell crowe ve christian bale arasındaki uyumu çok beğenmiş ama burada glenn ford ve van heflin uyumu daha da güzelmiş. ford'un vurdumduymazlığı ama kendi kanunları olan bir adam olduğunu ilk dakikalardan anlıyorsunuz. crowe'un karakteri bize pislik olarak tanıtılmış ama sonrasında sevdirilmişti.

    sinemadaki ufak detaylardan keyif alan, özellikle western türüne gönül vermiş izleyicilerin mutlaka izlemesi gereken filmlerden biridir.
  • ilk açılış sahnesinde baya umutlu olduğum, birçok karakterle çok kolay empati kurabildiğim (kötü filmlerde bu olmaz) ama sonradan abuk subuk, ne olduğunu anlamdığım bir şeye dönüşmüş olan film.

    --- spoiler ---

    topal arkadaşımız, birkaç kanun adamı ve kanun kaçağı russel amca bir otelde mahsur kaldıklarında, russel amca(kötü adam)'ın müritleri gelip kasaba halkına diyor ki;
    -bre ağalar, nahanda şu binada bizim emirimiz var, polisin güçleri(zamanının) onu tutsak etmiş.kim ki onu bize getirirse kendisine hatırı sayılır bir meblağ vereceğiz.

    bizim saf arkadaşlar da otelin penceresinden mal mal olanları izliyorlar.
    yalnız şöyle bir saçmalık var. bu adamlar yamulmuyorsam ya üç, ya beş kişi. sözde konuştukları kasaba halkı da yeterince kalabalık. bu kötü adamlar atlarının üstünde, atların her binin heybesinde tomarla para var(ya da öyle bir şeydi). bizim oteldeki kanun adamları da bunun farkında. zaten atlı mürid çıkarıp parayı gösteriyor.

    oteldeki salaklar da pencereden çıkıp demiyor ki "bre ağalar, beyler benim size daha iyi bir teklifim var, nahanda şu eşkiyaları vurun, paralarını da alın sizin olsun. bırakın biz işimizi yapalım, şu hayın adamı adalete teslim edelim, siz de hem paranızı alırsınız hem de birkaç tane itten, serseriden kurtulmuş olursunuz." ama yoooğ, russel amca kahraman olacak, topal batman-christian bale- abimiz oğluna örnek olacak. hiç olur mu öyle şey! baya sinirimi bozan bir filmdi, bu sahnede iyice patladım! yav böyle bir saçmalık görmedim ben arkadaş. hayatta saçma şeyler hep olur, farkında olmadığımız dinamikler hep vardır ama bu bana kabul edilemez gibi geldi. aptal plot twistlere bile göz yumabiliriz ama bu olmadı be. olamaz yani.
    --- spoiler ---
  • kaliteli aktörleri ve prodüksiyonu akıllara zarar mantık hatalarıyla heba etmiş bir modern western. ilk filmini izlemedim belki de bu remake aynı şekilde işlenmiş olabilir ancak beklentim daha akla yatkın bir işlenişti. filmi finale taşımak adına zorlama kararlar almak yerine akılcı bir yürütmeyle basit bir sona ulaşmak bir westernden tek beklenti olmalı. oysa bu film maalesef karakterlerini fazlasıyla kahramanlaştırıp yüceltmeyi görev edinip gerçekçi olmayan olaylarla hikayeyi sürükleyip finali büyük oynamak isteyerek çuvallıyor. yine de üzerine çok düşünmeden izlenip vakit geçirilebilir. 6/10
hesabın var mı? giriş yap