• "the truly free woman is one who knows how to decline a dinner invitation without giving an excuse" demiştir atalarımız bu kadınla ilgili.
  • bekir coskun un hurriyet gazetesinde 13 temmuz 2004 tarihinde cıkan yazısında tarifini cok guzel bir $ekilde yaptigi kadin turu..$oyledir ki;

    gerici, özgür kadını istemez.

    çünkü özgür kadın onun sonudur.

    özgür kadın kültür demektir.

    özgür kadın; sanat, resim, edebiyat, kitap, dergi, gazete, heykel, sinema, tiyatro, müzik demektir.

    *

    özgür kadın; akıl demektir...

    öyle şeyh-meyh uçmaz...

    özgür kadın dürüsttür.

    şeyh uçmadığı zaman zaten ‘hani uçmadı... niye uçtu diyecek mişim?...’ der özgür kadın.

    *

    özgür kadın; modern yaşamdır.

    çatal-bıçak demektir.

    çağdaş kadın için; insanın karnında zikir edecek diye her gün bulgur yenilmez.

    ne de sadece erkeğin canının istediği bir cuma gecesi sevişmenin kerameti vardır.

    *

    özgür kadın temizdir.

    öyle kirli çorapları, kokan ayakları, tıraşsız yüzü, gülyağından parfümü olan erkeği sokmaz yatağına.

    *

    özgür kadın demokrasidir.

    köle olmaz.

    mirasını ister, birey olarak tanınmak ister, söz hakkı ister, eşitlik ister.

    dayak yiyip, aşağılanıp, itilip-kakılmak istemez.

    *

    özgür kadın çağdaşlıktır.

    çünkü özgür kadının doğurup büyüttüğü çocuklar gericiye asla ümmet olmazlar.

    ne dergahlara müşteri çıkar özgür kadının yetiştirdiği çocuklardan, ne tarikatlara mürit, ne de gericiye oy verecek saflar...

    *

    bu yüzden; gerici özgür kadını sevmez.

    kadın özgür olsun istemez.

    ve onu örtmek, kapatmak, susturmak, bastırmak için çarşafa-türbana sarmak ister.

    ‘türban’ diye tutturmaları bu yüzdendir.

    gericinin sonudur özgür kadın...
  • unlu bir yazarin; "ozgur kadin bir erkegin her seyini alir hayat kadini ise sadece parasini" diyerek belki de horladigi(kimbilir!) kadindir.
  • özgür kadın -tabii önceleri kızdı bu- dağ tepe gezen, sonra da gidip bir albüm çıkaran, tek taşını da kendisi alan kadındır.
  • zihnini her türlü kalıplaşmış, hazır fikirden arındırabilen kadındır.

    yaşadığı toplumun dayatmalarına huzurunun bozulması pahasına karşı gelebilendir. onur, haysiyet sahibidir. kadınlığını istediklerini elde etmek uğruna bir koz olarak kullanmaz. kadından önce birey olduğunun farkındadır. kocasından ya da sevgilisinden aldıklarıyla alışverişe çıkıp çılgınca harcamak yerine, kazandığı parayla aldığı en ufak eşya ile mutlu olabilendir.
    hayattaki amacı kendi kendine yetebilmektir, kimseye muhtaç olmamaktır.

    doğumundan beri ona ikinci sınıf vatandaş sıfatını yapıştırmaya çalışanlara en güzel cevabı okuyarak, kendini geliştirerek, kültür ve bilgi birikimiyle donatarak verendir.
    bu konuda işinin erkeklere göre daha da zor olduğunu kabul etmek gerekir. bizimki gibi toplumlarda kadın sıfırdan degil eksiden başlar hayata.

    evvela ailesindeki erkek çocuklara yapılan kayırmalardan rahatsızlık duyar ve geleceğin özgür kadınları o zamandan başlar bu fikirleri törpülemeye,babasından başlar, ağabeylerinden başlar. çünkü biliyordur ki bir kere boyun eğdi mi, hayatına boynu bükük devam edebilmesi için gerekli şartlar hep mevcuttur.
    özgür kadın, üzerinde egemenlik kurulmasına karşı çıkan kadındır. hakkının yenildiği fark ettiği anda işte patronuna, okulda hocasına ve gerekirse ailesine çıkışır.

    özgür kadın en çok da yobaz kafalarca sevilmez, göze batar. çünkü o amenna demez. gerekli gördüğü anda “kral çıplak” diye bağırır ki örümcek kafalıların en büyük düşmanıdır, gerçekleri söylemekten çekinmeyenler.
    kadın itaat etmeyi reddederse, yarın öbür gün mirastan hakkını isterse, gözü açılır da kocasının pis sakalına, ter kokusuna, hacı yağına itiraz ederse ne olur o yobaz yiğit(!)lerin hali.

    ***

    özgür kadın sosyal hayatında da bir çok zorlukla karşılaşır. etrafında dolaşan sırtlanların hakkından gelebilmelidir. kendini savunur, sadece o istediği zaman, değer göreceğini hissettiği ve değer verdiği kişi ile beraber olur. diğer öküzlerin bir şeyler bekler tavırlarına hakkettikleri muameleyi göstermekten çekinmez.

    hareketlerini kısıtlamaz…
    canı gece dışarı mı cıkmak istedi, lokantaya, bara, diskoya mı gitmek istedi, gider gönlünce eğlenir ama bu eğlencesini bozmaya meyilli birinin en ufak bir ters hareketini gördüğü anda lafla, ya da hangi dilden anlıyorsa gerekirse elindeki bira şişesiyle o sırtlanın alnını bir güzel yararak verir dersini.
    canı istediği gibi giyinir, çıkar sokağa.hemcinsleri tarafından bile taciz edilir ama altındaki son model metal yığınına güvenip laf atan conconlara orta parmağını göstermekten tarif edilemez bir haz duyar.

    tüm arzularını tatmin eder. hayatı değerlidir çünkü sadece bir tektir ve sadece ona aittir. seçicidir, kullanıldığını fark ettiği andan siktiri çeker.
    aklına, mantığına ve gönlüne hoş gelen adama karşı ise utanması sıkılması yoktur. gider açılır, seviyorum der,istiyorum der, kazanmaya çalışır. içinden nasıl geliyorsa oyle davranır. bastırılmış duyguları yoktur. isterse sevgilisini kıstırır tenhada poposunu avuçlar kime ne?

    ***
    mutlu olmayı hak eder özgür kadın. ön yargılar ya da baskılar onu çizdiği yoldan caydıramaz.
  • duygu asena'nın kaleminden özgür kadın:

    çoğumuz, özgür olmak için evleniyoruz. kız-erkek arkadaşlığının bile yasak sayıldığı bir toplumda, sevgilini koluna takıp baba evine gitmekten daha büyük bir özgürlük olur mu? yaşınız kaç olursa olsun, sevişemiyorsunuz, sokaklarda özgürce el ele, sarmaş dolaş yürüyemiyorsunuz, akşam geç saatlerde eve gelemiyorsunuz, sevgilinizle yolculuğa çıkamıyor, tatile gidemiyorsunuz... yapamayacağınız öyle çok şey var ki, işte bütün bu şeyleri yapmak özgürlük oluyor, evleniyorsunuz.

    neyi yasaklarsanız, onu elde etmek özgürlük sanılır. bir kız için gençlik yıllarında en önemli görünen özgürlük, bir erkekle rahatça gezmek ve sevişebilmektir. bunu da ancak imza atarak yapabilirsiniz.

    oysa imzayı attınız mı artık siz "evli bir kadın"'sınızdır. evli bir kadının yapacakları ve yapamayacakları, hem yasalarla hem yazısız toplum kurallarıyla sınırlandırılmıştır. çalışan, özgür bir kadın bile artık bir iş arkadaşıyla bir iş yemeğine çıkarken huzursuz olur... o artık "evli bir kadın" dır.

    evet, bir iş yemeği çok doğal bir durum ama görenler ne der? ya kocasının arkadaşlarından bir gören olursa, ya kocasını aldattığını zannederlerse?

    eşit koşullar ve kurallarla, eşit değer yargılarıyla bir evlilik... neden olmasın? olursa da hoş olur herhalde. bir süre sonra yine özgürlük çanları çalar. eve kapatılmışsınızdır, kocanız dışarıda özgürce gezerken, siz dört duvar arasında sıkıntıdan patlarsınız. maça gider, akşamlan barlara uğrar, iş yolculuklarına çıkar, arada çapkınlıklarını yapar, parasını istediği gibi savurur, harcar... size sevgi, şefkat göstermez olur... siz de en doğal durumları yaşamak istersiniz, özgür olmanız gerekir... boşanırsınız.

    artık özgürsünüzdür. bir iş bulur, minik bir ev tutarsınız. ya da baba evine dönersiniz. para sıkıntınız vardır, ama önemli değildir. dilediğiniz gibi yaşayacaksınızdır... üç beş gün sonra anneniz şöyle der: "kızım sen spiral taktırmamış miydin, artık gerek yok nasıl olsa, doktora gidelim de çıkart onu."

    anneniz size çaktırmadan, şöyle demektedir, "evli olmadığına göre, bir sevgilin de olmayacak ve elbette evlenene dek kimseyle sevişmeyeceksin."

    bir de küçük çocuğunuz vardır. çocuğun hastalığı ile; bakımı, okulu ile hep siz uğraşırsınız. babası bir gün bile çocuğum hasta diye işinden izin almaz. siz işteyken çocuğunuza anneniz bakıyorsa, zaten artık annenize esir olmuşsunuz demektir. evli, sahipli kızının çocuklarına hiç yüksünmeden bakan anneler, boşanmış kızlarının çocuklarına karşı daha isteksizdirler nedense. "aptal kızları, yuvasını bozmuştur. tek başına kalmıştır. deli gibi çalışıp, boşu boşuna kendisini hırpalamaktadır. rahat batmıştır ona, rahat!"

    anneler torunlarını okul çıkışında alırlar. ama işten çıkar çıkmaz eve dönmeniz gerekir. birkaç gece eve dönmezseniz, anneler ve babalar aynı genç kızlığınızdaki gibi sinirlenirler. "çocuklu bir kadınsın sen, yoksa bir sevgilin mi var!" anneler ve babalar, kızları 30'unu aşmış bile olsalar, evli değilseler, bir başka erkeğe asla tahammül edemezler.

    anneler- babalar, kızlarını yaşatmazlar.

    çevremde o kadar çok boşanmış kadın var ki, hele çocukları da varsa, üçüncü esaret hayatlarını yaşıyorlar. anneler, kızları başında şeffaf hareleri ile, kutsal bakire olarak, televizyonun karşısında otursun, orada ikinci bir beyaz atlı prensi beklesin istiyorlar. hiç psikiyatrlara danıştınız mı, depresyon geçiren genç kadınların sayısı ne diye...
  • en sevilen kadın. kendini hiç kimseye bir şey anlatmak zorunda hissetmeyen, dürüst, cesur yürekli. o kadın ne güzel kadın.
hesabın var mı? giriş yap