• "türk sinemasında her zaman zengin kız fakir oğlan (ya da fakir oğlan zengin kız) konuları işlenmiyor" kanısına varmaya neden olan bir yapım.
    "bütün alamancılar bi taraflarına altın bilmemne takmıyorlarmış, hatta almanyayı göremeyen almancılar da varmış" sonucuna da insanları vardıran film.

    film nasıldı? dilerseniz oraya geçelim..
    film basit bir konuyu işliyordu. manyağın teki karısını almanyaya götürüyor, ama alamanya yüzü göstertmiyordu ona. bizimkiler dizisindeki nazanın kardeşini oynayan herif oynuyodu başrolde. adamın adını hatırlayamayacayim şimci. hatun gırk meterkareden herifi ölmeden önce gurtulamadıydı.
    güzel filmdi vesselam. bayaa etkilenmiştim.
    allah kimsenin dünyasını m²'ler ile sınırlandırmasın. hem dış dünyasını, hem düş dünyasını, hem iç dünyasını...
  • basroldeki erkek oyuncu icin (bkz: yaman okay)
  • başrolünde yaman okay ın oynadığı bir türk filmi. tüm cinsel fantazisi karısı çamaşır yıkarken "çok canım çekti kız" demekti. o da içine girdiği küçük kaygan deliği yeni ve büyük bir dünya zannedenlerdendi. oysa tüm hareket alanı 40 metrekareydi.
  • yonetmenligini tevfik baser in, goruntu yonetmenligini ise yakin gecmiste kaybettigimiz izzet akay in yaptigi film.
  • başrollerini yaman okay ile özay fecht'in oynadığı, yönetmenine* locarno film festivalinde gümüş leopar kazandıran 1986 yapımı film. 18 sene sonra filmin konusuna benzer bir haberi görmek üzücü. http://www.sabah.com.tr/…p/gnc112-20040418-102.html
  • konusu itibariyle lilja 4-everi andıran film.
  • bir caz sanatcisi olan özay fecht'in de rol aldigi film. konusu, zaten adinda yatiyor. koskoca almanya'yi 40 m²den seyreden bir neslin tercümani oluyor film. gittim ve gördüm ki hakikaten almanya'da degil 40 daha ufak rakamli koguslarda almanya'yi seyredenler var. hatta birtek kelime ögrenmemis ve ihtiyac dahi hissetmemis alamancilar var. var yani..
  • 1986 yapımı 80 dakikalık ve 6 oyunculu***** bu film, tevfik başer'in ilk filmi ve de kült filmdir.* filmin başarısı, tek bir mekanda (zaten adı üstünde 40m2'de) ve iki oyuncuyla dram ve gerilimi birbiri içerisine geçirerek güçlü bir şekilde seyirciye aktarmasında. özellikle kameranın, flashbackler dışında mekanı asla terketmemesi, seyircinin tıpkı filmdeki turna karakteri gibi 40m2ye tıkılıp kaldığı hissini uyandırıyor. turna'nın*, kocası dursun'un* kendisini evden çıkıp gezmeye götüreceği umudu ve bu umudun gerçekleşmemesinin yarattığı depresif hava turna'yı oduğu kadar seyredeni de içine alıyor.

    bunun dışında filmin esas başarısı, özay fecht ve yaman okay'ın oyunculuklarında. özellikle yaman okay müthiş bir iş çıkarmış. fötr şapkanın çok yakıştığı rahmetlinin, filmdeki ölüm anı ve bu anın herhangi bir sansüre uğramaksızın bütün çıplaklığıyla (hem gerçek hem de mecazi anlamıyla çıplaklık) ve kameranın herhangi bir üçkağıtçılığa meyletmeksizin okay'ın bütün bedenine odaklanması filmin seyircide yarattığı gerilimi ve gerçeklik hissini doruğa ulaştırıyor. işte tam da bu katharsis anında

    --- spoiler ---

    dursun'un ölmesiyle turna'nın çilesi bitiyor. ancak ne yazık ki kamera yine dışarı çıkmıyor ve apartmanın giriş kapısında durup uzaklaşan turna'ya bakıyor. yani seyirci için mutlu bir son vadetmiyor bu film.

    --- spoiler ---

    40 m2lik daracık bir alanda ve az sayıdaki oyuncuyla bu kadar iyi iş bir çıkaran yönetmen, 1991 yapımı elveda yabancı'da ise bu sefer alabildiğinde geniş bir alanda ve zengin bir oyuncu kadrosuyla yine son derece iyi bir iş çıkarıyor. ancak yine de 40 m2 deutschland'ın seyirciyle kurduğu diyalogu yakalayamıyor.
  • ekşi sözlük vasıtasıyla tanıştığım, ilginç, güzel bir film, kesinlikle başarılı bir yapım. özellikle bitimindeki metafor (metafor mu deniyor?) çok hoş. azılı bir türk sineması karşıtı olan bana bile kendini beğendirmiştir.
hesabın var mı? giriş yap