*

  • {işine geldiğinde, ahlaksız medyanın ahlaki değerleri göz önünde tutuyormuşçasına davranması.}

    "ahlak nedir, ahlaksızlık nerede bulunur, ahlaki yaşayış zorunlu mudur, medyanın ahlaki davranması gerekli midir, ahlak gerekli midir?" sorularının peşisıra sorulabileceği bir ortamda, coğrafyada aslında çok da dikkat çekmiyormuş gibi görünen hadisedir bu. ama işin aslı bambaşka, tv ekranıyla uyuşmuş beyinlerin, futbol veyahut mankenlik müessesesinin oyunculukla alakası-alakasızlığı,diziler ve yaşantımıza kattığı renkler, 'belgesel izlerim bol bol vs.' cümlelerinin bol bol sarfedildiği ama nerede ağalı, mafyalı, aşiretli, salak saçma aşk - son zamanlarda bu akılalmaz gümbürtüye türk yunan dostluğu ve çingeneler zamanı mevzusu da eklendi. ki o kişilerin ne türk yunan dostluğuyla alakalı ne de çingenelerle ilgili zerre tasarrufu veya fikri yoktur.- ve gündemi takip eden yoğur kaymağı milliyetçi, dinci diziler -ki komedilerden biri de budur; hacı dizisinin hacı karakteri şarap içiyormuş günlük hayatında deyu, bir anahaber bülteni buna şaşırmış..- varsa, reyting ölçümlerinde tavan yapması işin trajik yönüdür de, kabul edilen eş zamanda, bir medya grubu diğer medya grubunun -kendince- ahlaksız bulduğu yönünü -bir dizisinin karakterinin yasak aşk yaşaması, bir kaç defa tespit edilmiş örnektir.- eleştire eleştire, medyanin maymun ettigi insanlar başlığına malzeme yarattığı aşikardır. ayrıca bilinir ki; money talks, para kapıları açar, ahlak duvarlarını kırar geçer zira aynı medya grubu gider, bir zamanlar deliler gibi yerin dibine soktuğu programı, diziyi kendi bünyesine katar, uyuşan beyinler için birşey değişmemiştir, zira onlar başkalarının cebine reklamlar aracılığıyla para girerken, uyuşmuş olmanın verdiği etkiyle, sadece tv karşısına mıhlanmış durumda bitkisel hayatlarının tadını çıkarırlar, ne dert kalmıştır çekilecek ne de ahlak adı konacak, sınırları çizilecek.

    bir programcı eleştirilir rakip medya grubunun gazeteleri tarafından, sırf aşk görüntüleri medyaya sızdığında tepki verdi diye, ardından o programcı benzer bir ahlaküstü çabayı programında dile getirir, eyleme döker o medya grubunu yerin dibine sokar, uyuşmuş beyinler için bu bir hakkaniyet savaşıdır, her iki tarafı da dinlemelidir tv başında, oysa farkında değiller ki hayat akıyor, ne katıyorlar hayatın özüne, ne katmıyorlar acaba, hiç merak etmiyorlar da, her suçu medyaya atmaktan öte başka birşeyin altını çizmek istiyorum;

    medya grupları daha fazla para kazanabilmek için halkın ahlaki duyarlılıklarının hepsini suistimal etmiştir. milli, dini, atatürkçü her türlü hissi ve belki de eğitimin gerektirdiği zorunlu kabul edişlerin hepsi ihlal kurbanıdır, medya kırmızı çizgiler çizdirtir başbakana ama kırmızı çizgilerin ihlali için her türlü zemini de yine kendi hazırlar, kim diyebilir ki medya samimidir, kimse samimi değil, rafa kaldırılmış samimiyet, yalan dolan, uyuşuk beyinler için kaç kere yasaklar delinse, ülke bombalansa hiç umrunda mı?

    uyuşmuş beyinler için "radyo eksen dinlerim cnbce izlerim" lafı da kurtuluş değildir, zira sırf diğer uyuşuklardan farklı görünebilmek için fark yaratmak lazım, yanıbaşınızda insanlar açlıktan ölürken, "oh ben doydum" demekten öte, sosis, sucuk reklamlarıyla bir yeri şiştiği için şikayetçi olanların biraz da kafa kafaya verip, uyuşma nedenleri üzerine şikayetçi olmaları gerkemez mi, zira ahlaksız medyanın neye ve kime göre ahlaksız olduğunun bile hiç önemi yok artık.
hesabın var mı? giriş yap