• bazılarınca sadece askeri vesayet rejimiolarak da tanımlanmaktadır..

    sivil toplum kuruluşlarına varana kadar militarize olmuş bir askeri sivil toplumun ortaya çıkması bu rejimin eseridir..
  • türkiye'de şeriat ya da sosyalizme karşı yürürlüğe giren rejim. bana şey gibi geliyor böyle. küçük çocuklar bahçede kavga ediyor. biri ötekini noel babaya inanmak için zorluyor, diğeri yılbaşında ötekine gelen hediyede hak iddia ediyor. sonra bahçeye bir adam geliyor. kafalarına vuruyor ikisinin de. "kendi işinize baksanıza ulen" diyor. çocukların ikisi de nefret ediyor bu adamdan.
  • türkiye'de bahane edilecek görüş veya örgüt yokken kendi kendine poposundan vaka uydurup yürürlüğe girdiği zannedilen rejim. üstelik işin kötü yanı askerler bu durumda oligarşinin adresi olarak gösterilir sıklıkla. çoğunluk sermayenin arkada ne işler karıştırdığının farkında değildir.
  • bir kısmı 1826'da diğer kısmı da 1876'da kaldırılmış fakat ikisi birden 1960 civarlarında tekrar hortlamıştır.
  • patagonya isimli uzak ülkede her dönem bir gulyabani bulup patagonyalılar'ın ensesinde sürekli boza pişiren, "ahan işte öcü geliyor, ahan da geldi" diye herkesi susturan, korkutan, sindiren, bu arada kendisi de misler gibi geçinip giden güruhun favorisi olan rejimdir.

    (bkz: beyim bahçede gulyabani var)
  • 4 haftada 11 kilo verdiriyormuş, pilates ile desteklendiğinde ise vücut form tutuyormuş hemencecik.

    (bkz: serbest çağrışım)
    (bkz: tövbeler tövbesi)
  • öğretilmiş cehalet ve öğretilmiş fakirlik gibi kavramlarla bekası sağlamlaştırılan bir rejimdir.
  • rejim sınıfsal bağlamından kopararak tanımlandığında, ona verilen ad. evet türkiye'de askerlerin ve bürokrasinin devletin kurucusu olmalarından kaynaklı bir politik ağırlığı var fakat bu politik ağırlık onların salt asker olmalarıyla ilgili değil. bu ülkedeki bütün darbeler, emperyalizmle girilen bağımlılık ilişkileri çerçevesinde gelişen kapitalizmin hakim sınıfı olan yerli tekelci burjuvazinin ve onun bir parçası olduğu emperyalist kapitalist sistemin ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirildi.

    yani askeri darbeler sinirli paşaların sabah uyanıp canları sıkıldığı için yaptığı bir şey değil. doğal olarak sistemi askeri vesayet rejimi olarak tanımladığınızda sınıfsal bağlamından kopuk, ayakları yere basmayan, metafizik bir noktadan türkiye'ye bakmış oluyorsunuz. bir liberalin rejimi bu şekilde tanımlamasını anlaşılabilir bir şey ; ama kendisini solda tanımlayan birinin sistemi askeri vesayet rejimi olarak tanımlaması her şeyden önce kendini reddetmesidir. askeri vesayet rejimi olarak tanımlanmış bir sistemde doğal olarak o rejimi gerilettiğini iddia eden akp gibi neoliberal partilerin politikaları da desteklenir hale gelebiliyor. oysaki bir solcunun karşısında durduğu her şeyden önce sermayenin vesayetidir. bu vesayetin apoletlerle, tanklarla veya cemaatlerle, siyasal islamcı partilerce gerçekleştirilmesi sadece bir ayrıntı. bugün 12 eylül darbesinin yarattığı en antidemokratik kurumlardan biri olan yök'ü elinde tutan neoliberal, siyasal islamcı akp yarın aynı şekilde ordunun da denetimini tamamen ele geçirebilir. burada emperyalist kapitalist sistemin bir parçası olan nato ordusundan bahsediyoruz. bu ordunun abd'nin ortadoğu politikalarının dışında bir adım atması zaten mümkün değil. darbe marbe de yapamaz korkmayın zira küresel kapitalizmin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir iktidar var. bu iktidara karşı bir darbe yapabilmek için, ondan daha kapitalist, ondan daha ılımlı islamcı, ondan daha emek karşıtı olmak gerekiyor.
  • ne hikmetse bir türlü bitmiyor bu.

    bir siyasi parti 16 yıldır yerel yönetimlerde, 8 yıldır merkezi yönetimde iktidarda; bu bitmiyor.
    o siyasi parti en alttakinden en üstekine kadar istediğini istediği kadroya atabiliyor; bu bitmiyor.
    o siyasi parti yök'ü tamamen kontrolüne aldı; bu bitmedi.
    3-5 oy alan adamları rektör atadılar; bu bitmedi.
    abdullah gül cumhurbaşkanı oldu, bu bitmedi.
    dolmabahçe mutabakatı oldu, bu bitmedi.
    yaş'ta istedikleri paşayı terfi ettiriyorlar; bu bitmiyor.
    her gün istedikleri ihaleyi istediklerine veriyorlar; bu bitmiyor.
    toki istedikleri adamlara milyarlarca lira kaynak aktardı; bu bitmedi.
    kamu kurumlarının çoğunda ramazan'da yemek çıkmıyor; bu bitmiyor.
    taraf yeni rejimin cumhuriyet'i oldu, bu bitmedi.
    savcıları istedikleri kişiyi o saat içeri tıkıyor; bu bitmiyor.
    ahmet insel vesayet rejimi bitti diye yazdı (adamın gol diyor);bu bitmiyor.

    bitince haber verin de bunların neoliberalizmine, sünni dayatmacılığına, milliyetçiliğine, kadın düşmanlığına, militarizmine, kişi kültüne... karşı mücadele edelim.
hesabın var mı? giriş yap