• ilk kurulduğu sene genelevin karşısında olduğu doğrudur, ancak daha sonra genelev yıkılıp başka bir yere taşınmıştır. 1997 yılında kurulmuş olmasına rağmen fen liseleri başarı sıralamasında kendisine üst sıralarda bir yer bulmuştur. tabi bunun bir sebebinin de diğer fen liseleri gibi 96 kişi değil de, yatakhane kapasitesinin yetersizliğinden dolayı 48 kişi alması olduğunu belirtmek gerek. yatakhanesinin yapılış amacı aydınspor'a tesis (veya aydınsporla ilgili ona benzer bişey) kazandırmak olduğu için şartları diğer birçok fen lisesi yatakhanesinden daha iyidir. kızların tamamının kaldığı 3. kat ve erkeklerin bir kısmının kaldığı 2. katta her odada banyo, tuvalet bulunmakta, bu da öğrenciye bir hayli konfor sağlamaktadır. önceleri çok çorak bir arazi üzerine kurulmuş olmasına rağmen, şu an mezun olan öğrencilerinin de katılımıyla ağaçlandırılmış ve nihayet şu sıralar daha yeşil bir görünüme kavuşmuştur. aydın fen lisesi ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak için:
    www.aydinfenlisesi.k12.tr (resmi site)
    www.aydinfenlisesi.com (genellikle 3. mezunları ile ilgili, ancak okulla ilgili yararlı bilgilere de sahip olan bir site)
  • mezun olduğum, mezun olmak için oldukça çaba gösterdiğim, psikolojimi buruşturup çöpe attığım ama buna rağmen iyi ki gitmişim dediğim, bana sağlam dostlar ve yarı sağlam bir bünye kazandırmış aydın'ın en mor lisesi.

    edit: benden sonra yazılanları okuyorum ve yine derinden bir ah çekiyorum...
  • aydın merkez ilçe milli eğitim müdürlüğü'ne bağlı bir okuldur.

    bağlı olduğu kurum: milli eğitim bakanlığı
    bulunduğu yer: aydin / merkez
    adı: aydin fen lisesi
    adresi: girnemah. 2203 sk. no:4 aydin
    telefon numarası: 2562191498
    faks numarası: 2562192366
  • koskoca bir hayal kırıklığı. daha insan olmayı bile becerememiş bir okul müdürüne, öğrencilerin dedikodusunu yapmaktan başka bir işe yaramayan hocalara sahip okuldur. kendileri hiçbir şey bilmeyen insanların saçma sapan sınavlarında boğulursunuz. özel derslere ve dershanelere muhtaç kalırsınız. ders çalışmak ygs lysye hazırlanmak dışında her şeyle de uğraştırır sizi bu insanlar.

    tabi güzel yanları yok mu var elbette. isterse aranızda 11 sene olsun her zaman bir afl'li diğerine sahip çıkar,elinden tutar, yol gösterir. ayrıca burada çok güzel sosyal etkinliklere imza atar, kendinizi çok geliştirirsiniz. amma velakin kötü yanları çok daha fazla.
  • kesinliği belli olmamakla birlikte,yeni sistem ile proje okul kategorisine geçmesi dolayısıyla ekolünü oluşturan,kurulduğu günden beri çalışan öğretmenlerini gelecek eğitim yılıyla beraber kaybetme riski olan okuldur.
  • bu entry'i yazmak için çok düşündüm ve nihayet yazmaya karar verdim. çünkü internette bu okulu arayan, bu okulu isteyen veya düşünen küçük dostlarıma bir nebze yardımım dokunsun benim gibi başka mağdurlar olmasın istiyorum.( bu entry'deki her şey benim kendi kişisel düşüncemdir) ben zamanında bakmıştım konuya, kayıt olmadan önce ama eskiden genelevin karşısında olmasından başka bilgi bulamamıştım çok da gerekli bilgi sanki, yazsana işe yarar bir şey...

    öncelikle aydın'da yaşıyorsan güzel bir derece yaptıysan o sınavda (artık adı ne bilmiyorum) etrafındakiler aydın fen lisesini yaz vb. diyecekler sanki iyi bir okulmuş gibi sana lanse edeceklerdir. sakın onlara kulak asma eğer proje okul olmadıysa hala, ki bunu araştır. veya yurdu kapatılmadıysa (çok zor) asla ama asla bu okulu tercih etme, bu riski sakın alma okulun şuanki kadrosu berbat ve yetersiz. belki küçük bir ihtimal dönemin güzel gelirse yaşlı ve ders anlatamayan öğretmenlere rağmen sevebilirsin okulu ama küçük bir ihtimaldir bu, zaten çok geçmeden birçok arkadaşının okulu sevmediğini diğerlerinin ise seviyormuş gibi yaptığını fark edeceksin. aydın'da yaşıyorsan diğer alternatifleri değerlendir, lise çok çok önemli. puanın çok yüksekse kesinlikle kendi ekolu olan liseleri değerlendir. robert, koç, iel, kel, galatasaray gibi liselerin yanından bile geçemez afl. benim gibi ömrünüz boyunca pişmanlık yaşamak istiyorsanız afl'yi de tercih edebilirsiniz tabii.

    yurtlular ve çoğu öğretmen her zaman gündüzlüleri dışlar afl'li olarak görmezler (yurtta kalmayıp gündüzleri gelenlere gündüzlü denir) bazı dönemler yurt içinde veya dışında alt dönemlere ağır zorbalıklar yapabilir, altınsoy ve diğer öğretmenler falan çok güzel bir şekilde göz yumarlar buna, ondan sonra hak hukuk adalet derler, komiksin altınsoy. yeni geldiğiniz için size çöm derler aşağılarlar yemek sırasında önünüze geçerler. 18 yaşındaki birinin 14 yaşındaki çocuğu rezil etmesini izlemek kadar alçak bir hareket yok bu arada bunu da belirteyim. yeni geldiysen kimseye kendini ezdirmeyeceksin git en ufak şeyde ailene şikayet et hiçbir şey yapamazlar.

    zorbalık demişken kendimi üst dönemlere hiç ezdirmedim, her konuda dik duruşluydum bu yüzden de çokça hedef seçildim gerek öğretmenler gerek üst dönemler tarafından. şimdiki aklım olsa gider aileme söylerdim her şeyi, olanları içime attım bu da benim hatamdı.
    cesur üst dönemlerim tehdit etmeye bile sürüce gelirdi. okul çıkışında 5-6 kişi beklemeler falan, 9. sınıf bir şeyim zaten siz 17-18 yaşında adamlarsınız bu kadar mı yüreksizdiniz ? tuvalette sıkıştırmalar falan, ama dışarıda yalnız kalınca da yusuf yusuf oluyordunuz. o yaşta bile benden sayıca ve güç olarak üstün üst dönemlerime karşı geldim, dönemimden bir tane adam bile çıkıp "ulan çocuğa bak tek başına haksızlıklara kafa tutuyor arkasında dursak neler yapar" demedi, tabi bazı şeyler insanın içinde olacak, o zamanlar göze battığım için pişman olmuştum şimdi ise keşke daha fazlasını yapsaydım diyorum. ah o 14 yaşımı geri verseler, yapmadıklarım için pişmanım diyelim ve noktalayalım.

    gündüzlüysen ve sayıca yurtlular size eşitse veya fazlaysalar iki şansın var ya ikinci plana atılmayı kabul edip yurtlularla arkadaş ol ya da paşa paşa gündüzlü arkadaşlarınla takıl. benim dönemimde yurtlular yurt banyosunda ***** bile içiyorlardı isimleri de verirdim de, şimdi dönemim belli olmasın yoksa acımam, ayrıca alkol sigara hak getire zaten yurtta su gibi içilir almış başına gitmiş okul gezilerinde herkes çantasına alkol atar falan, sözde seçilmiş öğrenciler garibim öğretmenler de güveniyor...

    spor salonu tuvaleti ve yurdun arkasında sigara içilir (asla sigaraya başlamayın) kopya çekme işleri değişir bazısı telefondan bakar kelebek sistemi vardı bizde alt dönemle üst dönem yanyana oturuyor ve sınav kağıtları farklı oluyor. ben şahsen kağıtla veya telefonla kopya çekmeyi tavsiye etmiyorum yakalanırsanız kopya kağıdı direkt kanıt olur, telefonu ben beceremiyordum ama bakanlar vardı, çokça yakalanan da oluyordu. kopyayı sıraya yazabilirsiniz, destan gibi yazmazsanız sorun olmaz. sayısal ve açık uçlu yazılı ise bir şey yapamadıysanız mutlaka bir şeyler karalayın kağıtları verilirken curcuna olur eğer sınıfta sizle aynı dönemde biri varsa kargaşadan yararlanıp hızlıca 3-4 soru geçirebilirsiniz. bazen yufka yürekli üst döneminiz size yardım etmek isteyebilir bazı öğretmenler kopyayı insanlık suçu olarak gördükleri için bu zordur biraz. zaten çok geçmeden hangi öğretmenin kopyaya izin verip vermediğini öğrenirsiniz şimdi ben isimleri unuttum. kopya çekerken yakalanmak sıkıntı çünkü kopyacı yaftası yiyorsunuz, sınav esnasında öğretmenler size ekstra dikkat edip sürekli kontrol ediyorlar, kopya çekmezken bile kopya çekiyor muamelesi yiyebilirsiniz. bazı hocalar kopyayı bayağı ciddiye alıyor, sanki ösym sınavı yapıyorlar, o derece yani. nasıl bir kafa yapısı hiç anlamadım, özel okula giden elemanın tüm notları 100 hiç emek yok, bizim zavallılar 40 yerine 80 almak için kopya çekince savaş suçlusu muamelesi görüyorlar,

    bazı hocalar galiba kafalarında bir ütopya oluşturmuş ve herkesin o ütopyaya uygun yaşamasını istiyordu, o hocalarla hiç muhatap olmamaya çalıştım derslerinde uyudum ve hiç konuşmadım. maalesef "köprüyü geçerken ayıya dayı demelisin" cümlesini afl'de bolca işiteceksiniz, birkaç defa sesimi çıkardım hocalara baktım bir faydası olmadığı gibi zararı oldu, sınıftakiler de bön bön izledi herzamanki gibi. sustum ben de konuşmadım bir daha. nedense sustukça, diğerlerine benzedikçe öğretmenler beni daha çok sevip benimsedi.

    okul herhangi bir sosyal faaliyet için son derece yetersizdir, zaten kimsenin sosyal bir faaliyet yapma derdi yok neredeyse herkes "ders çalışam 1. olam" mottosunda ilerliyor, benim dönemim bence afl tarihinin en berbat dönemlerinden biriydi her anlamda. insanların ne kadar kişiliksiz olabileceğini öğrendim o açıdan iyiydi. dönemde 2-3 tane zeki adam vardı hepsi de dışlandı. diğerleri salak ama çalışıyor tayfaydı bir kısmı çalışmıyordu da. kimse kimseyi sevmiyordu, o aradaki samimiyetsizlik ve gerginlik hissediliyordu, gruplaşmalar çoktu, yurtlular yurtta yaşanan yurtta kalır derlerdi ama ne hikmetse yaşananları bilmeyen yoktu. yurtlular, kimse sizin içip mescitte sızma anılarınızı merak falan etmiyor veya yurttan nasıl kaçtığınızı falan. boşa kastınız yani, gizli bir örgütmüş gibi tribe girerlerdi bunlar bir de.

    yazılılar gereksiz zordur, hoca size derste ne anlatıyorsa 10 kat zoru gelir, eski olimpiyat soruları kitaplarından falan alınma çoğu. yazılı haftaları okulu kasvet kaplar (okul adeta shawshank hapishanesine döner) sınavlardan 40-50 falan almak normal karşılanır. öğrenciler derslerde genellikle uyurlar çünkü öğretmenlerin ders anlatma beceriksizliğinden ötürü uyuyup hem vaktin geçişini hızlandırıp beyinlerini dinlendirmek daha iyi bir tercihtir.

    öğretmenler de verdikleri eğitimin kalitesizliğinin farkındadır ama 3 maymunu oynamayı yeğlerler nasıl olsa zeki çocuklar bir şekilde hallederler düşüncesi hakim çoğunda. bunlar bir de eskiden şöyleydi böyleydi diye anlatırlar. hayır arkadaşım ! öğrenci aynı öğrenci ama verilen eğitim aynı eğitim değil, boşuna kendi başarısızlığınızı öğrencilerin üstüne yığmayın. eski kadrodakilerin çoğu öğretmen değil de memur kafasıyla düşünüyor, öğrencilerin geneli sessiz sakin uslu çocuklar, baş ağrıtmıyorlar. hem uzun süredir orda olduklarından idareyle de problem yaşamıyorlar, al sana her ay kolay yoldan binlerce lira. bakın isim vermeyeceğim şuan hala çalışan öğretmenlerden biri bizzat derste kendisi, biliyorum ders anlatamıyorum ama emekli olup evde oturmaktansa buraya gelir paramı kazanırım minvalinde bir şey söylemişti. 25 yıldır aynı yerde çalışıyorlar neredeyse, onlardan iyi birçok öğretmenin hakkını yemekle kalmıyor aynı zamanda 100'lerce yüksek potansiyelli öğrenciyi ziyan ediyorlar. bu çocuklar türkiye'nin geleceği yahu ! yazık ki ne yazık...

    benim afl deneyimimi özetlemek gerekirse: öğretmenlerin öğrenciye olan vurdumduymaz davranışları, yetersiz eğitim aldığınız kadar zor sınavlar, dönemdeki embesil kendini bir şey zanneden tipler, sürekli lan ben ne yapıyorum burada hissi, kendinden düşük zekalılarla aynı yerde eğitim almanın verdiği demoralizasyon onu takip eden depresyon ve beraberinde tükenmişlik sendromu, travmalar... uzayıp gider.

    çoğu öğretmen ben dersimi anlatır geçerim yazılıyı okur puanını veririm kafasında hala. kaç yaşına gelmişsiniz, öğretmenlik öyle olmaz ! öğrencini biraz tanı ya, biraz kişiliği hakkında bilgin olsun, ailesi hakkında; illa babasının vali olması gerekmez umursaman için. derste sessiz üzgün gördüysen sor bir problem mi var diye, konuş onunla, en olmadı bir yere götür yemek ısmarla problemi neymiş öğren. her çocuk özeldir, çocukları deneme sıralamasına göre yargılama ! öğretmenler odasında bu iyi, bu kötü, bu tembel bu çalışkan diyeceğine bu çocuk hakkında neler yapılabilir de. notlara bakıp tembel demeyi herkes biliyor bunun için öğretmen olmaya gerek yok.

    aklıma daha fazla bir şey gelmiyor ama geldikçe editlerim. sorular için yazabilirsiniz her türlü yardımcı olurum. üstteki yazarın yazdığı gibi her afl'li diğerinin elinden tutmaz :) daha dönemimdeki adamlar okurken kazık atıyordu ama ben elimden geldiğince öğrencisi veya öğrencisi olmayı düşünenlere yardımcı olurum.

    sonradan gelen edit 1 : okumakta olan 3-4 arkadaş yazdı öğretmen kadrosunun ve idarenin yetersizliği konusunda hemfikirler, şuan yurtlu gündüzlü ayrımı pek yokmuş buna duyduğuma sevindim, ayrıca zararlı alışkanlıkların da eskisi gibi olmadığı söylendi çok daha azmış. dönemcilik de kalmamış. tabii dönemden döneme değişkenlik gösteren şeyler bunlar, yurtlu okulların genel sorunları hep ortaktır zaten bu sorunlar afl'ye has değil. gündüzlü olarak gidecekseniz ikinci plana atılmayı göze alın derim, döneminiz iyi gelirse sıkıntı yaşamazsınız diye düşünüyorum fakat benim zamanımda afl neredeyse tam puanla alıyordu şimdiler de bayağı düşmüş taban puanı, yani o açıdan öğrenci portföyü hakkında şuan kesin bir şey diyemem şans meselesi. benim zamanımda ders çalışmaktan başka vasfı olmayan, sosyal zekası sıfır, etrafa bön bön bakan, yaşamaktan soğutan insan sayısı çoktu artık kaldı mı o tiplerden bilemiyorum örneğin.

    sonradan gelen edit 2 : okuyan birisiyle yüzyüze görüştük aynı tas aynı hamam, çocuk öğretmen kadrosunu anlattı üstünden yıllar geçmesine rağmen hala aynı kafadalar. hani insan yaşlanınca değişir falan, yok. isim vermeden olayları anlattı çocuk, kimin yaptığını bildim o derece. yurtlulardaki alkol, sigara (ve fazlası) gündüzlü ayrımı falan da aynı devammış. en azından okulun ruhu devam ediyor bir de bu açıdan bakmak lazım.
  • şu an aydin sosyal bilimler muduru olarak gorev yapan, zamaninda aydin fen lisesi mudur yardimcisi ve yurt muduru olarak gorev yapan fatih akin, arkadasimin bana postaladigi mektubu okumustu. bana teslim etmeden once, basbaya zarfi acip okuyup 'kontrol etmis'ti. 2009 ya da 2010 yilinda oluyor bu olay.

    yonetmelik geregi boyle bir hakki var. simdi cikip 'kurallar izin veriyor' filan diyen ucuncu dunya vatandaslari olacaktir. ben sadece bu bok cukuru okulda nasil ozel alaniniza saygi duyulmadigina dair bir ornek vermek istedim.

    travmasin afl.
  • garip bi' çeşit okulumsu kurum, aslında 21-22 dönemleriyle birlikte yüzü biraz olsun gülmeye başladı. şu saatten sonra kötüye gider mi bilmiyorum, gidişatı iyi ancak çok eksiden başladığı için ne zaman puanının karşılığını tam anlamıyla verebilir ve okul statüsüne ulaşır muamma.

    çok ilginç bir yer gerçekten, içinde olmadan fark etmesi zor.
hesabın var mı? giriş yap