• paso baskasinin fikirlerini ve ayardimini alarak yasamak.biriyle ayni goruste olmasa bile bunu o kisiye soyleyememek,guvensizlik ve kisisel eziklik nedeniyle isleri planlari hayata gecirememek bundan korkmak,
    yalniz basina cok caresiz hissetmek ve baskalarindan yardim almak icin olmadik seyler yapmak,bir gun yalniz ve kimsesiz birakilacagina dair yogun endise duymak gibi hisleri icerir.

    adi ustunde baskalarina bagimli bir hayat anlamina gelir.
  • (bkz: junkie)
  • yaygın bir kişilik durumu, kadınlarda daha baskın olduğunu düşünüyorum.
    suçluluk duygusunun da bu kişilik yapısında etkin bir rolü vardır. ilişkilerimizde eğer yolunda gitmeyen bir şey varsa, kendini suçlamak o ilişkideki umudu besler. misal, bir romantik ilişkinin önündeki tek engel ben isem, ben düzelirsem ilişki düzelir gibi. zaten istismar ilişkisi olan evlilikler, ilişkiler, arkadaşlıklar ve iş ilişkilerinin bu denli uzun sürmesinin nedeni de budur.
    kendini suçlarsan, umut beslersin, ilişki devam eder, bağımlı olursun.
    ikinci bir seçenek ise hep dediğim gibi ''benden bu kadar'' diyebilmek. bunu demek de , kırk fırın ekmek ister; o ayrı.

    ekşi sözlük psikoterapi timi gururla sundu.
  • libidinal yatırımlarını başka kişilere yapan kişilerdir.

    narsisistler hiç kaçırmaz bunları. bağımlı kişiler narsisist kişilerle, narsisistler ise bağımlı kişiliklerle olmayı çok severler. bir çeşit patolojik simbiyoz diyebiliriz buna.

    bizim kültürümüzde bağımlı kişiliklerin oluşmasında en temel sebep annelerdir. bakın ebeveyn demiyorum, anne diyorum. burada çocuk bakmak kadının işidir gibi cinsiyetçi bir algıyla yaklaşmıyorum yanlış anlamayın.

    anneler de libidinal yatırımını büyük oranda evlatlarına yaptıkları için evlatlar yuvadan uçsun gitsin istemiyor. kendisine bağımlı yetiştiriyor. bu şekilde büyüyen çocuk ikili ilişkilerde hep bu anne-çocuk ilişkisini arıyor.
hesabın var mı? giriş yap