balyoz

• cekicin büyüğü, devi... taş kırmak, kazık çakmak, ew yıkmak için kullanılır, cinayet için kullanılırsa oluşan manzara tiksindirici olabilir hatta olabilir değil olur.
• "kalınkafa"lı, anlamaz-bilmez veya esnemeyen insanlara da söylersem darılmasınlar [yoq ya...]
• bakalım: balyoz kopekbaligi.
• unutulmaya yüz tutmuş alkollü bi kokteyl adı. adının hakkını veren bi etki yapar. 90lı yılların başında modayken sonraları tahtını sex on the beache kaptırmıştır. son zamanlarda rastlanan formülü ise şöyledir: votka, cin, konyak^* ile herhangi bir meyve suyu karıştırılır. buz eklenir.
• kuvvetli yumrukları benzetmek için en çok kullanılan nesne..
• ne zaman vodkayı fazla kaçırsam kafama vuran kötü kalpli şey
• bir misket türü. normalin 3 katı büyüklüğündedir.
  (bkz: kemik)
• içimi çok kolay olan fakat adamın kafasına balyoz gibi vuran karışım..
• hayattan ve kadınlardan yedikleri balyozları kaldıramıyan genclerin ve gencliklerine inancını kaybetmis kazanmaya calısıp calısmadıgından habersiz kaybetmenin tanımını merak eden gencler grubu olarak tanımlanabilecek 6 gencin dramatik hayatta kalma surecinianlatan korku ask ve teror dolu bir thriller....
• küçükken seyrettiğim bir kısa film. bir tavuk yemi üretme fabrikasında geçer. başrolde ise yem olmamak için çırpınan bir siyah civciv vardır. bir sürü sarı civciv arasında dikkat çeker ve ezilmemek için tüm gücüyle mücadele verirdi. en sonunda ise kendisini kurtarmıştı yanlış hatırlamıyorsam. ^*