• "çok okumuş ukala kadın" anlamında bir kelimedir. kökeni, 1750'li yıllarda, elizabeth montagu tarafından londra'da açılan ve kağıt oyunları yerine edebi tartışmaların yapıldığı, süslü gece kıyafetleri yerine, basit giysiler ile gidilen bir mekana dayanır. özellikle, erkeklerin, siyah ipek takımlarla boy göstermesi yerine, benjamin stillingfleet gibi mavi-gri esnaf pantalonlar ile gitmeleri üzerine, ilk kez amiral boscawen tarafından kullanılmış bir kelimedir; yoksa, kelimenin çağrıştırdığı gibi mavi jartiyer çorabı giyen herhangi bir hanıma atıf yapılmamaktadır.
  • snob bir sinop ludur.

    lale müldür den gelsin;

    seni ilk gördüğüm gün, sonbaharın yabanıl
    kahverengi geyiği benim için olduğunu
    anlamıştım. boynuzların iletken elektrodlar
    gibi, tuzumsu bir karla kaplanmıştı.
    ağaçların etrafında yavaşça dolaşan
    buğuların ve serpiştiren buzdan iğnelerin
    arasında mor'u tanıdım.

    omurganda yanan ışıkla oryantal ikonların
    karanlık gölgeleri ardında kırmızı ve
    maviyi karıştırıp moru elde ediyordun:
    gizin rengini.

    beni ilk gördüğün gün senin için
    olduğumu anlamış mıydın? bal peteklerinden
    bir yağmur yağıyordu. defne ormanlarının
    arasında oranj'ı tanıdın. ikimiz de
    duruyorduk öyle kolera çarpmış gibi
    sersemlemiş, büyülenmiş, buğuların üstünde.
    hiçbir şey değişmedi yine de çünkü "aşk
    likid korku dolu bir kadehtir."

    budist rahiplerin safran giysileri
    yanıyordu havada. birisi yerde
    mor giysisiyle yatıyordu. sana
    yalan söylemek istemiyordum. oranj
    olmadığımı, mor olduğumu benim de,
    hatta hileli bir "deeper blue"
    olduğumu... birbirine zıt iki renk...
    anlamıyordun... kadın yogilerin
    cinselliğini arttırdığı söylenen
    mor bir ışıkta beni oranj sanıyordun.

    oranj değilim ben, yasın belirtisiyim,
    morum, safranım belki ama oranj
    değilim. mutluluk çıkmaz benden.
    benim turunçgillerim yapraklarını ağlar.
    yine de senin için tuhaf şövalyem,
    incelikli zulmün için, kalbimin
    morluklarını unutup oranj olmayı deneyebilirim.

    "o, omega, gözlerinin mor ışığı."
  • bugün, birbirimizi dünya gözüyle ilk defa görmemizin üçüncü yıldönümüdür. hayatımın kilo aldırmayan çikolatalı suflesidir. murakami yi her okuduğunda aşağıdaki cümleyi düşünmesi, aşağıdaki cümleyi her düşündüğünde de beni düşünmesi dileğiyle....

    "isterim ki beni hep hatırlayasın. benim yaşadığımı ve böyle, senin yanında olduğumu hiç unutma isterim" h.m
  • kökeni 18. yüzyıla dayanan lakap/deyim. aslen günümüzde hala entelektüel kadınları betimlemek amacıyla kullanılır. fakat benim buraya geliş amacım çok farklı. momus'un 1991 tarihli hippopotamomus albümünden bir parça kendisi. momus mahlaslı abimiz entelektüel bir kadına duyduğu hayranlığın üstüne yazmış bu şarkıyı. şarkının üzerine kurulduğu sample'ı da doğru tahmin ettiniz, time of the season!*

    ve o sözler:

    i love you, you're so well read
    blue stockings well spread
    your carnal knowledge knocks me dead

    i love you, you're so well read
    bluestocking give head
    i love you, you've read:

    ovid, anaïs nin
    the song of solomon
    the perfumed garden and georges bataille's the story of the eye
    the petronius satyricon
    the arabian nights*, the decameron
    the marquis de sade's 120 days*
    and serge gainsbourg singing songs to sweet jane b*

    i love you, you're so well read
    blue stockings well spread
    your carnal knowledge knocks me dead

    i love you, you're so well read
    bluestocking give head
    i love you, you've read:

    sacher masoch and dhl
    portnoy's complaint and mine as well
    frank harris, the life and loves
    lusts of a moron, wings of a dove
    the latins of the silver age
    the triolets of paul verlaine
    lautreamont and g. cabrera infante
    mishima yukio and sweet jane b

    i love you, you're so well read
    bluestocking give head
    whisper what they said:

    "le silence de la chambre est profond
    aucun bruit n'arrive plus
    ni des routes, ni de la ville, ni de la mere
    la nuit est a son terme, partout limpide et noir
    la lune a disparu
    ils ont peur
    il ecoute, les yeux au sol
    son silence effrayante
    il parle de sa beaute
    les yeux fermees
    il peut revoir encore l'image dans sa perfection"
  • şen büfe müdavimi . sırf burda hamburger yemek için ne kurgular yapar ne dolambaçlı yollara düşer. spinoza, doktora, kitapçılar vs bahanedir. hayatı şen büfe de hamburger yemek üzerine kuruludur. niyetini direk söylemeyişine ve bir ömrü bir kurguya çevirmesine alet olmayan tek şey tespihidir.
  • 26 ekim itibarı ile artık nişanlım olan insan, akıllı olsun.
  • 14 haziran itibarı ile nikahıma aldığım adam.
hesabın var mı? giriş yap