• ankara'da şinasi sahnesinin kurulduğu yıl (yanılıyorsam 1988 ya da 1989) devlet tiyatroları tarafından anılar adıyla sahnelenen, neil simon oyununun tam adıdır.
  • afişini yıllarca tavanımda yapışık tuttuğum, çağdaş terminoloji ile, "romantik komedi" diyebileceğimiz bir tiyatro eseridir.
    yanılmıyorsam olaylar ellili yıllarda geçmektedir ve ana kurgu amerika'ya yerleşmiş yahudi bir ailenin çektiği sosyal, ekonomik ve geleneksel sıkıntılar ile oluşturulmuştur. gayet anaç bir anne, fedakar bir baba, eugene (evin yaramaz oğlu), teyze ve onun iki kızı, bir de eugene'in ağabeyi ile yedi kişilik bir oyundur.
    eugene rolünü sabri özmener oynamış, golf pantolonu, baklavalı diz altı çorapları, yan taktığı kasketi ve beyzbol sopası ile yaramaz çocuk olduğu bu oyundan itibaren yaptığı tüm işleri izlememe neden olmuştur. özlem ersönmez'in eugene'in aşık olduğu kuzinini sahnede gerçekleştirikenki doğallığı, o yıllarda da öyle düşünmüştüm, hala da düşünüyorum ki, devlet tiyatrolarında meslek içi eğitim seminerlerinde falan gösterilmeli, kokona tiyatroculara öğretilmelidir.
  • fedakar babayı erdal küçükkömürcü'nün oynadığı oyundur.
  • oyunda eugene'in ciger yemekten nefret ettigi ve ailece yemek yenirken "bu cok kilcikli" deyip masadan kalktigi, annesinin once duruma ayilmayip, sonra "ama oglum bi ciger, kilcigi olmaz kiiii" diye isyan ettigi aklimda kalmis.

    brighton beach anilari ayni zamanda sozlukteki tiyatro sever ankaralilari ortaya cikaran bir baslik galiba.
  • (bkz: brighton)
  • korktum da giremedim, denize. 14 yaşındaydım.
    taşlar vardı kumların içinde.güzel taşlar.
    bir de iskele altında uyuyan bi kız tanırım.
    şimdi istanbul sokaklarında dolaşan.
  • bu ay trabzon devlet tiyatrosunda oynanan biraz fazla uzun (3 saat) ama eğlenceli bir oyun. hele hikayeyi anlatan ergeni canlandıran rami çakır harika bir oyunculuk sergiledi. o nasıl bir hiperaktiflik, tüm salona hakimiyet fazlasıyla başarılıydı. oyunda özellikle sigara içilirken yapılan zekiceydi. salonu belkide en fazla güldüren yer ise muhtemelen bel altı muhabbetten rahatsız olan, cemaatçi tipli kişinin çıkarken sendeleyip düşmesiydi.
  • şinasi sahnesinin ve akün sinema/sahnesinin satılması bir kez daha gündeme gelince hatırladığım oyun, yıllarca afişi duvarımda durmuştur. 1989 senesiydi ve gülmekten koltuktan düşülen bir oyundu. bu sebeple çocukluk anıları silmek isteyenlere şinasi yi satmayın diyip bugün saılmaya gidiyoruz.
hesabın var mı? giriş yap